Tamâ (açgözlülük, tamahkârlık) yüzünden çoklarını avlıyorlar. Kur'an-ı Hakîm'in apaçık âyetlerinden feyizlendiğimiz kat'î delillerle çok Risalelerde isbat etmişiz ki, meşrû rızık,
iktidar ve iradenin derecesine göre değil; belki âcizlik ve fakirliğin nisbetinde geliyor.
Bu hakikati gösteren hadsiz işaretler, emâreler (belirtiler), deliller vardır. Bu cümleden olarak:
Bir nevî canlılar ve rızka muhtaç olan ağaçlar, yerinde durup, onların rızıkları onlara koşup geliyor. Hayvanlar, hırs ile rızıklarının peşinde koştuklarından, ağaçlar gibi mükemmel beslenmiyorlar. Hem hayvanlar nevinden balıkların en aptal, iktidarsız ve kum içinde bulunduğu halde mükemmel beslenmesi ve umumiyetle semiz olarak görünmesi;
maymun ve
tilki gibi zeki muktedir hayvanatın kötü beslenmesinden dolayı aliz (cılız) ve zayıf olması gösteriyor ki; rızık vasıtası, iktidar değil, fakirlik ve muhtaçlıktır.
Hem insanî olsun, hayvanî olsun bütün yavruların güzel ve iyi beslenmesi, süt gibi rahmet hazinesinin en lâtîf ve hoş bir hediyesinin, umulmadık bir tarzda onlara zayıflıklarına ve âcizliklerine
şefkat edilerek ihsan edilmesi ve vahşî canavarlarının geçim ve beslenme sıkıntıları da gösteriyor ki, helâl rızkın vesîlesi âcizlik ve muhtaçlıktır; zekâ ve iktidar değildir.
Hem dünyada, milletler içinde şiddetli hırs ile meşhur olan Yahudî milletinden daha ziyade rızık peşinde koşan olmuyor. Halbuki zillet ve sefâlet içinde en ziyade kötü beslenmeye onlar maruz oluyorlar. Onların zenginleri de süflî yaşıyorlar. Zâten fâiz gibi gayr-i meşrû yollarla kazandıkları mal helâl rızık değil ki, meselemizi çürütsün.
Hem çok ediblerin ve çok ulemanın fakirlik hali, çok aptalların servet ve zenginliği de gösteriyor ki; rızık elde etmenin vesilesi, zekâ ve iktidar değildir; belki âcizlik ve fakirliktir, tevekkül-vârî bir teslimdir, hem söz ve hem hal diliyle hem de fiilî dil ile bir duadır.
İşte bu hakikati ilan eden "Bütün mahlukların rızıklarını veren, kâmil kuvvet ve tam iktidar sâhibi olan Allahu Tealâ'dır." (Zâriyat Sûresi, 51/58) âyeti, bu davamıza o kadar kavi ve metin bir delildir ki; bütün bitkilerin, hayvanların ve çocukların diliyle okunuyor.
Madem rızık mukadderdir ve ihsan ediliyor ve veren de Cenab-ı Hak'tır; o hem Rahim, hem Kerîm'dir. O'nun rahmetini itham etmek derecesinde ve keremini küçümser bir sûrette gayr-i meşru bir tarzda yüz suyu dökmekle vicdanını belki bazı mukaddesatını rüşvet verip uğursuz, bereketsiz
haram bir malı kabul eden düşünsün ki, ne kadar katmerli bir divaneliktir.
Evet ehl-i dünya, bilhassa ehl-i dalâlet; parasını
ucuz vermez, pek pa
halı satar. Bir senelik dünya hayatına bir derece
yardım edecek bir mala mukabil, hadsiz ebedî bir hayatı tahrip etmeye bazan vesile olur. O pis hırs ile Allah'ın gazabını kendine çeker ve ehl-i dalâletin hoşnutluğunu elde etmeye çalışır.
Ey kardeşlerim! Eğer ehl-i dünyanın dalkavukları ve ehl-i dalâletin münafıkları, sizin insaniyetin şu zayıf damarı olan tamâh yüzünden yakalasalar, geçen hakikati düşünüp, bu fakir kardeşinizi numûne-i imtisal (örnek,
model) ediniz. Sizi bütün kuvvetimle temin ederim ki:
Kanaat ve iktisat,
maaştan ziyade sizin hayatınızı devam ettirir ve rızkınızı temin eder. Bilhassa size verilen o gayr-i meşrû para, sizden ona mukabil bin kat fazla
fiyat isteyecek. Hem her saati size ebedî bir hazineyi açabilir olan Kur'an hizmetine set çekebilir veya fütur (bezginlik, bıkkınlık) verir. Bu öyle bir zarar ve boşluktur ki, her ay binler maaş verilse, yerini dolduramaz.
İhtar: Ehl-i dalâlet, Kur'an-ı Ha-kim'den alıp neşrettiğimiz iman ve Kur'an hakikatlerine karşı müdafaa ve mukabele elinden gelmediği için, münafıkça ve
hilekârca, kandırma, aldatma ve hile tuzağını kullanıyor. Dostlarımı makam sevgisi, tamâh ve korku ile aldatmak ve beni bazı isnadlarla çürütmek istiyorlar. Biz, kudsî hizmetimizde daima müsbet hareket ediyoruz. Fakat maalesef, her bir hayırlı iş içinde bulunan engelleri def etmek vazifesi bizi, bazan menfi (olumsuz) harekete sevk ediyor.
İşte bunun içindir ki; ehl-i nifakın hilekârca propagandasına karşı, kardeşlerimi geçen üç nokta ile ikaz ediyorum. Onlara gelen hücumu def etmeye çalışıyorum.