Bürokratik
siyaset, klasik tavrıyla
Türkiye'yi Meclis'teki
yemin kriziyle içine kapatırken,
sivil toplum Türkiye'yi dünyayla buluşturmaya devam ediyor. O buluşmalardan biri
İstanbul'daydı.
Ankara'nın insanı boğan kasvetli havasından kaçıp, İstanbul'daki
Türkçe Olimpiyatları'nın
finaline katılıyorum. İstanbul Ataköy'deki
Sinan Erdem Spor Salonu
renkli ve coşkulu bir kalabalığı ağırlıyor.O kalabalık, dünyanın 130 ülkesinden gelen, Türkçe şarkılar, şiirler okuyan ve
halk oyunları gösterisi yapan dünya
gençlerini izleyecek.
Salon tıklım tıklım... Bu kez
Başbakan Erdoğan ve eşi
Emine Erdoğan da katılacak. Daha önce katıldı mı bilmiyorum ama Başbakan Erdoğan'ın bu finale katılması büyük bir heyecanla bekleniyor. Çevreme bakıyorum, iş dünyasından, medyadan da çok sayıda isim var. Geceye Doğan Grubu'ndan Mehmet Ali Yalçındağ ve eşi Arzuhan Doğan Yalçındağ'ın katılması bir hayli ilgi çekiyor.
Bir süre sonra,
seçimlerde yüzde 50 oy alarak üçüncü iktidarına hazırlanan Başbakan Erdoğan ve eşi salona giriyor. Eski
Devlet Bakanı Egemen Bağış ve Mehmet Sağlam ile birlikte salonu selamlarken müthiş alkış alıyor. Yerine oturduğunda ise gözler sahnedeki gençlere çevriliyor. Başbakan Erdoğan ve eşi, Gürcistanlı genç kızın Mehmet Akif'ten okuduğu şiiri hayranlıkla izlerken, Ganalı gençlerin
Trabzon Akçaabat halk oyunları gösterisi karşısında dayanamıyor ve sahneye çıkarak o siyahî gençlerin başarısını kutluyor.
Ama coşkulu final gecesini kahkaha tufanına dönüştüren Romanyalı gencin Mars'tan geliş öyküsünün de hakkını vermek gerekiyor. Doğrusu Cem Yılmaz'ı aratmadı.
Türkçe olimpiyatları finalinin sunuculuğunu yapan Samanyolu Tv'nin Anchorman'i Kemal
Gülen, gençleri sunarken arada bir ilginç bilgiler de verdi. O bilgiler arasında olimpiyatları düzenleyen TürkçeDer'in yeni bir uygulaması dikkat çekiciydi. Dünya çapında her yıl 50 bin gencin katıldığı yeni bir sınav sisteminden söz etti. Uluslararası Türkçe Test (UTT). Bir anlamda İngilizcedeki TOEFL sistemi artık Türkçe için uygulanacak.
Nerden nereye...
AK Parti'nin seçim sloganı "Hayaldi gerçek oldu" sözünde olduğu gibi, 1990'lı yıllarda başlayan Türk Okulları serüveni, 20 yıl içinde dünyanın dört bir yanına yayılarak Türkiye insanının evrensel başarıyı nasıl yakalayabileceğini gösterdi.
Bu yıl 9'uncusu yapılan Türkçe Olimpiyatları bu başarının sadece bir parçası. Asıl başarı o okullarda yetişen gençlerin Türkiye ile kurduğu gönül bağında saklı.
Dünyanın onlarca ülkesinde okullar açan, binlerce farklı renk, dil ve dinlerden öğrencileri evrensel değerler ışığında Türkiye'yle buluşturan akla hayranlık duymamak mümkün mü?