CHP‘den iki saygın
hukukçu dostum,
Rıza Türmen ve
Şahin Mengü dün
telefon ettiler. Her ikisiyle de anlaşamadığımız konular vardır ama dostluğumuz da iyidir.
Tartışmalarımız olur, dostluğumuz zedelenmez.
Bunları niye yazıyorum; siyasi ve felsefi görüş ayrılıkları dostluklara engel olmamalı diye yazıyorum. Zira, görüşlerin zıtlaştığı noktada dostluklar pencere açabilir...
Rıza Türmen’in sözleri açıklama niteliğindeydi:
- Evet ben sorunu yargının çözmesini savunuyordum ve umuyordum ama çözmedi. Bu durumda sorun yasama yoluyla çözülmeli...
Şahin Mengü ise ‘
Yargıtay formülü’nü anlattı:
- Tutuklamaya itirazın reddedilmesi yönündeki
mahkeme kararlarını Adalet Bakanlığı’nın Yargıtay’a götürmesi fikri bana aittir. Kanun maddeleri özgürlükçü gözle yorumlanırsa bu mümkün.
Bu iki görüşme üzerine
kanun kitaplarına tekrar baktım...
Yargıtay yolunu açmak
Süheyl Batum’un “
Adalet Bakanı hâkimlere
genelge yayınlasın!” önerisi
akıl almaz derecede saçmaydı. CHP’de de eleştirildiğini biliyorum. Şahin Mengü’nün konuyu Adalet Bakanı’nın Yargıtay’a götürmesi önerisine ise saçma denilemez, ama bana göre zorlama bir yorum olur. Emsali de yok.
Mengü’yle konuştuktan sonra kanun maddelerini daha bir dikkatle okuduğumda şöyle düşündüm:
“Tutuklu bir kimse yasalara uygun olarak milletvekili seçilirse, hakkındaki tutuklama kararına itirazlar ‘üst mahkeme’ tarafından reddedildiği takdirde, son merci olarak Yargıtay’a başvurulabileceği yolunda CMK’ya bir madde konulabilir!”
Bu bir çözüm olabilir mi?
CHP’liler Yargıtay’a güveniyor, onun için dosyanın Yargıtay’a gitmesini istiyorlar zaten. Yargıtay’ın vereceği karar
tahliye de olsa
tutukluluğun devamı da olsa artık CHP’nin söyleyeceği söz kalmaz.
Nihai kararı Yargıtay vereceği için, “ya
Karayılan, yahut
Ogün Samast ya da bir
mafya milyarderi seçilirse” gibi marjinal örneklerle endişelenmeye de gerek kalmaz.
Partilerin birbirini suçlayacağı bir durum da olmaz.
Anayasa yapmak!
Benim bu konuyu bu kadar önemsememin sebebi, yeni anayasayı ancak Ak Parti ile CHP ekseninin yapabileceğine inanmamdır.
“
Tutukluluk” sorunu yüzünden iktidarla ana muhalefet yeni anayasa yapamaz hale gelmemelidir.
Bu hayati konuyu Sayın Başbakan’ın da dikkatine sunuyorum.
TBMM Başkanlığı’na
aday olan
Cemil Çiçek dün yaptığı açıklamada CHP’nin “Cumhuriyet’i kuran parti” olduğunu hatırlattı, Meclis’e gelip,
yemin ederek hep birlikte “beyaz sayfa açmaya” davet etti.
Kılıçdaroğlu da Atina’da yaptığı açıklamada Çiçek hakkında olumlu sözler söyledi.
CHP bu durumu vesile saymalı,
pazartesi günü yemin ederek Meclis’e katılmalıdır.
Kafa kafaya verince çözüm bulunur.
CMK’ya bir cümle ekleyerek Yargıtay yolunun açılması için CHP
kanun teklifi verdiğinde AKP’nin buna karşı çıkacağını sanmıyorum. Karşı çıkarsa hem anayasa yapımını zorlaştırmış, hem yaşanmakta olan krizi sürdürmüş olur.
“Alçaklık etti!”
Hayatımda bu söz kalemimden çıkmadı, hiç kimseye böyle hitap etmedim.
Bu seviyesiz sözü söyleyen, hem de
Diyanet İşleri Başkanı Muhterem
Mehmet Görmez hakkında söyleyen densiz, ‘bağımsız’ vekillerden
Altan Tan’dır!
Diyarbakır’daki
Kutlu Doğum töreninde Mehmet Görmez Hoca bir ayırım ifadesinde bulunmadan bütün “şehitler” için saygı duruşunda bulunmuş, “
Kürdistan şehitlerinden” bahsetmeyerek “alçaklık etmiş!”
Karadenizli olan Mehmet Görmez Hoca “fındık kadar akıl” taşıyormuş! “Karpuz kadar akıllı
Kürtler”e bir Laz ne diyebilirmiş!
Dün Star‘da sevgili
Elif Çakır çok güzel bir yazı yazdı. Ben fazla bir şey yazmayacağım.
Altan Tan, kitabında
PKK hakkında neler yazmıştı! Şimdi bu hezeyanları kusuyor! Kendisinin “ettiği” şeyin ne olduğunu insaf ve izan sahibi insanların takdirine bırakmakla yetiniyorum.