CHP'nin "
Meclis boykotu" karşısında
AK Parti'nin nasıl davranacağı, dün
Tayyip Erdoğan'ın grup konuşmasıyla ortaya çıktı. Erdoğan, CHP katılmasa dahi, hem komisyonların çalışacağını, hem Başkanlık Divanı'nın oluşacağını, toplantı ve karar yeter sayısının Genel Kurul'da kolayca sağlanacağını anlattı. "Milli irade üzerinde
vesayet kabul etmiyoruz" dedikten sonra, "Ancak" diye başlayan cümlesi, muhalefete
mesaj mahiyetindeydi. "Hukukun zorlanmasını, demokrasinin istismar edilmesini, dayatma ve tehditle netice alınmasını, Meclis'i boykot ederek, meşruiyetini tartışmaya açarak hedefe ulaşılmasını onaylamıyoruz. Bir yandan yargı siyasallaştı diyeceksiniz, bir yandan hukuka
siyasetin müdahale etmesini talep edeceksiniz.
Bu tutarsızlıktır.
Yargı kararından dolayı AK Parti'yi itham edenler, eski alışkanlıkları hatırlıyorlar.
Onların zamanında Yargı, Yürütme ve Yasama'dan talimat almış olabilir...
Başbakan bu işi çözsün!
Başbakan hâkimlere talimat mı verecek?
Türkiye muz cumhuriyeti değil. Nasıl olsa kanunları esnetiriz diye düşünüp, sonuçlarını bilerek
aday gösterenler, herkes kadar yargı kararına saygılı davranmak zorunda."
Anlaşılıyor ki, CHP, kendi kaderiyle baş başa bır
akılacak.
Ergenekon sanıklarını
tutukluluktan kurtarayım d
erken, ana muhalefet partisi boykot kararının tutuklusu haline geldi. İstenilen sonuç alınmadan boykottan vazgeçse olmaz...
CHP, boykotu sürdürüp, bu pozisyonunu korusa, bu defa da, kamuoyunun tepkisi büyüyecek. Çünkü 11 milyon oy alan ana muhalefet partisi, tamamen etkisiz halde kalacak. Belki bir sonraki seçimde, MHP, ana muhalefet partisi haline gelebilir.
Elma ile armut
Tayyip Erdoğan'ın "Başka aday bulamadılar mı?" sorusu üzerine, CHP'lilerin verdiği
cevap tam bir akıl tutulmasına işaret ediyor: "Biz o dönem, Tayyip Erdoğan'dan başka aday mı bulamadınız dememiştik."
Erdoğan, AK Parti'nin kurucu lideri; Genel Başkanı. Peki, Ergenekon tutukluları, CHP'nin vazgeçilmezleri mi? Aralarında koparılması mümkün olmayan nasıl bir göbek bağı var?
Bir atımlık barut
Kemal Kılıçdaroğlu bu yola çıkarken Meclis'i kilitleyebileceğini düşünmüş olabilir. Tayyip Erdoğan da, grup konuşmasında bunu ihsas etti. Ben de aynı fikirdeyim. Yoksa neye güvenerek boykot işine giriyor? TBMM'nin çalışması engellenebilseydi, o zaman elinde pazarlık gücü olacaktı. Oysa şimdi bir atımlık barutunu harcadı.
"Meclis'in meşruiyeti tartışılır" diyenler haklı. Ama bunun çözümü için ya AK Parti erken seçime giderse ne olacak? CHP, böyle bir seçimden güçlenerek mi çıkacak?
Cengiz Çandar'ın raporu
Olaylar o kadar üst üste geldi ki, Cengiz Çandar'ın
TESEV için hazırladığı, "Dağdan iniş:
PKK nasıl silâh bırakır?" isimli rapordan söz edemedim.
Etraf biraz yatışınca, daha derinlemesine konuya gireceğim.
Çünkü bu çalışma, önümüzdeki süreçte sık sık başvuracağımız bir bilgi birikimini ihtiva ediyor.
Şimdilik bazı satır başlarını vermekle yetineceğim.
PKK eylemlerine "
Kürt isyanı" başlığı altında bakarsak, uzlaşma daha kolay sağlanabilir.
Bütün dünyada, benzer vakalarda, "isyan liderleriyle" müzakere edilmiştir.
Terör algısı değiştirilmeli.
Öcalan 1999'dan beri devletle görüşüyor.
Asker,
sivil otoriteye tâbi oldukça çözüm kolaylaşır.
Öcalan, barış mesajı verse de, karşılığını görmeden silâh bırakmaz;
örgütten vazgeçmez.
"Dağda vuruşacağına siyaset yap" diyoruz.
Ama bunun güvencesinin verilmesi lâzım.
Aslında KCK, illegal bir örgüt olmakla birlikte, Kandil'in, siyasete geçiş yoluydu.
PKK yönetimi, devlete ve AK Parti'ye karşı güvensizlik duyuyor. Tasfiye korkusu var. "Türkiye'nin hedefi, PKK'yı
imha etmektir" düşüncesi hâkim.
KCK davası düşüp, tutuklular serbest bırakılmalı.
Şu anda 3 bine yakın BDP üyesi tutuklu.
Bu şekilde barış nasıl sağlanabilir?
Şöyle bir formül müzakere ediliyor: a) Anayasal teminat, b) Ana dilde eğitim, c) Öcalan'a
ev hapsi. Yönetici kadro için 5 yıllık süre sonunda siyaset yolunun açılması...
Habur bunun ilk adımıydı... Başarısızlıkla sonuçlandı. Habur'daki başarısızlıkta,
Karayılan, kendisinin bir dahli olmadığını söylüyor. Kürt halkı, "gerilla" ilk defa canlı olarak geri geldi sevincini yaşadı; bu yüzden kitleler sınıra koştular.
***
Biz, yeni bir anayasayı ve şiddeti sona erdirmeyi düşünürken, maalesef, bu hazırlığı yapacak olan Meclis
darbe aldı. Siyasi
iktidar, BDP'lileri Meclis'e sokacak yolu mutlaka açmalı.