Başbakanın anasına
küfür ettiği için işinden kovulmuş bir adamı Sihirbaz Mandrake kılığında meclis kürsüsüne oturtunca mutlu olan Kılıçdaroğlu...
Bir
takım faşistleri bile bile
aday gösterdiği için başına ne tür bir bela almış olduğunu da belki zamanla anlayacaktır!
Fakat bu işin magazini de ilginçtir: Bu adamlar niçin silindir
şapka ve frakla dolanırlar,
karikatür gibi?
Atatürk devrinde moda bu olduğu için... "Batılı" görünmek için. Batılılara "bakın ne kadar size benzedik" diyebilmek için.
Oysa bugün nasıl fötr şapka giyilmiyorsa, frak da ancak konserlerde
orkestra şefi ve müzisyenler tarafından giyilir. (Buna muhalefet edenler de vardır. Örneğin ünlü besteci ve orkestra şefi Pierre Boulez, "ben
modern müzik yapıyorum" diyerek dinleyici karşısına hep takım elbiseyle çıkar.)
On dokuzuncu yüzyılın başlarında da frak törenlerde falan değil, gündelik hayatta giyilirdi! Yani
Fransız ya da
İngiliz burjuvası, sabah frakını giyer ve evinden çıkar gider tıngır mıngır
bakkal dükkânını açardı! (Daha sonra frak "gece davetlerine" bır
akıldı, gündüz gözüyle bugünkü ceketin atası olan redingot
tercih edildi.)
Demek ki zamanla değişiyor her şey.
Türkiye de değişiyor ama
bürokrasi değişmemekte direniyor.
Resmi törenlerden ve
meclis başkanlığı kürsüsünden şu frak saçmalığını artık kaldırmak kimsenin aklına gelemiyor...
Yemin töreni de böyle işte.
1920 yılında toplanan "asıl" Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nde
yemin töreni falan yoktu. 1921
Anayasası'nda da yoktu böyle bir şey.
Yemini, "çıkıntılardan arındırılmış" 1924 meclisine koydular, 1924 anayasa değişikliğiyle...
Ama o yemin de "vallahi" diye ediliyordu!
Sonra, her darbede, her anayasa değişikliğinde o yemin metni maşallah uzadıkça uzadı.
1961 meclisinin açılışında, seçilmişlerin yanısıra atanmışlar ve kendi kendilerini
senatör etmiş cunta üyeleri, "milletin kayıtsız şartsız egemenliğine bağlı kalacaklarına" yemin ettiler.
Kara mizahtı bu, kara mizah...
1982 yılında Kenan Paşa işin içine laikliği falan da kattırdı. (
Hani şu, birçok milletvekilinin "laayıklık" diye telaffuz ettiği
laiklik.) Yemin metnine, "toplumun huzuru" gibi bulanık ve abuk laflar da eklendi.
Yemin de, "büyük Türk milleti önünde" ediliyor. Küçük Fransız milleti duymasa da olur.
Bugün, milletvekillerimiz "Atatürk ilke ve inkılaplarına" bağlı kalacaklarına yemin ediyorlar.
Yani altı oktan biri olan "devletçilik" ilkesine, örneğin!
Ne güzel muhabbet bu yahu, AKP milletvekiline, ana muhalefet partisi CHP'nin ilkelerinden birine bağlı kalmaya zorla yemin ettiriyorlar!
Yaaa, bu hiç aklınıza gelmemişti, değil mi?
Yeni anayasada gereksiz bir "81. Madde" olmasın. Yemin kaldırılsın. Böylece kimse maraza da çıkaramaz meclis açılışlarında.
Aha da size reform tasarısı ve de önerisi!