Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (
TİKA) yalnızca 2009 yılında, 707 milyon $'ı resmi, toplamda 1,5 milyar $'ın üzerinde hibe,
kalkınma yardımı ve
destek gerçekleştirmiş.
Bu, bölgesinde etkin aktör olma iddiasındaki bir
ülke için "olmazsa olmaz" kabilinden bir girişim. Değişen
zihin yapımızın da bir göstergesi. Çok değil bundan 20 yıl öncesine dek benzer girişimleri "
Türkiye tanıtımı" adı altında harcıyor, "
aile fotoğrafına" girebilen reklamcılara veya "eşe dosta" dağıtıyorduk. Şimdi gerek büyükelçiliklerimiz gerek Tİ- KA ve benzeri kurumlar üzerinden, amacı net, proje odaklı ve bir faydaya
hizmet eden hibe ve yardımlar söz konusu...
Komşularla sıfır sorun siyaseti, "gerekli" bir şeydir. Ancak bölgesinde etkin bir Türkiye iddiasının "yeterliliği",
Belgrad yönetimine Morava
Havalimanına 10 milyon euro benzeri hibelerle gerçekleşiyor.
Benzer bir girişimi Batum'da gerçekleştirmiş ve
Gürcistan ile
Artvin, "kazan/kazan" düsturuyla ortaya, birlikte kullandığımız harika bir havalimanı çıkarmıştı.
Bana göre bölgemizde benzer girişimleri, farklı bir zenginlik üzerinden genişletmemiz söz konusu olabilir. İçeride "bir şekilde" oluşturduğumuz sağlık, eğitim gibi "uzmanlık merkezleri", şimdi etrafımızdaki coğrafyanın "cazibe unsuru" durumunda. Benzer potansiyellerimizden birini ben
bilişim uzmanlarımızda görüyorum. Bugün kamu, bilişim konusunda özel sektörün fersah fersah ilerisinde... AB,
Amerika ayarında uzmanlıklar ile çözüm ve yaratıcılık sunabiliyoruz. Fakat 40 bini bilgisayar mühendisi düzeyinde, 150 bini aşan uzmanlığımızı, etrafımızdaki ülkelerin "dijital dönüşümü" için kullanma imkanını aklımıza getiremiyoruz.
Suriye,
Irak,
Azerbaycan,
Ermenistan,
Ürdün,
Lübnan, Suudi
Arabistan,
Katar,
Yemen, Umman, Emirlikler,
İran, Gürcistan ve diğerleri... Buralara bilişim uzmanlığı hibeleri yaparak, bir yandan yeni pazarlar açar öte yandan farklı bir alanda uzmanlık merkezi haline gelebiliriz.