on günlerde
İsrail’in ilişkileri düzeltmek için yaptığı ‘şirinlikler’ arka arkaya geliyor. Önce İsrail Baş
bakanı
Netenyahu 12 Haziran Genel Seçimleri’ndeki başarısı nedeniyle
Başbakan Erdoğan’a bir
kutlama mesajı gönderdi ve “işbirliğimizi yeniden kuralım, dostluk ruhunu tazeleyelim” dedi. Aynı şekilde İsrail Parlamentosu adına Erdoğan’a mesaj gönderen Robert Tiviaev de “yakın geçmişin kinlerini gömelim, ilişkilerde yeni bir sayfa açalım” mesajını gönderdi. Bu mesajlarla eş zamanlı olarak
Tel Aviv yönetimi gazetelere Türk ve İsrailli yetkililerin gizlice görüştüğü, ABD’nin de bu gizli görüşmeleri desteklediği haberlerini sızdırmaya başladı.
İsrail, ataklarını
ülkeye davet ettiği bir grup Türk gazeteciye verdiği mesajlarla sürdürüyor. Mikrofon uzatılan her yetkili “gelin her şeyi unutalım” türünden mesajlar veriyor. Oysa ki arada kan var. Ağır
hakarete ve zarara uğrayan ülke İsrail değil
Türkiye. Burada
saldırgan olan, uluslararası sularda hiçbir yasal dayanağı olmaksızın
katliam yapan ülke de İsrail. Kısacası İsrailli yetkililerin gülümseyerek “gelin olanları unutalım” demeçleri ilişkilerin düzelmesine katkı sağlamaktan ziyade Türk tarafında sinirleri daha çok bozuyor.
Şaka gibi bir devlet
Hatırlarsınız, Türk-İsrail ilişkilerini dibe vurduran olaylardan biri de ‘Alçak Koltuk Krizi’ydi. Ocak 2010’da Türk Büyükelçisi Çelikkol’u makamına çağıran İsrail
Dışişleri Bakan Yardımcısı
Danny Ayalon Türk elçiyi kendisinden daha alçak seviyede bir koltuğa oturttu. Görüşme boyunca somurtan Ayalon gazetecilere
İbranice olarak “dikkat edin, o alçak
koltukta biz yüksekte oturuyoruz. Masada sadece İsrail bayrağı var ve gülümsemiyoruz” diyerek amacının Türkiye’ye hakaret olduğunu hiçbir şüpheye yer bırakmaksızın ilan etmişti. Tarihe Alçak Koltuk Krizi olarak geçen bu kepazeliğin diplomasi tarihinde çok örneği yoktur ve bir yönüyle İsrail’in kimlerin eline kaldığının da açık bir göstergesidir.
Türk-İsrail ilişkilerindeki en ağır krizlerden birine yol açan Ayalon önceki gün Türk basınına yeni bir demeç verdi ve “
alçak koltuk aslında
şakaydı” deyiverdi. Meğer Ayalon Türkiye’ye hakaret etmek istememiş. Garip olan ise Ayalon’un sözde gerçek niyetini hatırlamak için tam 1,5 yıla ihtiyaç duymuş olması. Garip değil mi, sanki devlet adamı değil de bir
karikatür figürü... Ayalon “
Ankara Hamas’ı barışa ikna etsin, her Türkün elini öperiz” de diyor. Her Türk elini Ayalon’a öptürmek ister mi, orası başka tabii.
İsrail bedel ödemeye hazır mı?
İsrail’in ‘şirinlikleri’ bundan sonra da devam edecektir. Çünkü Türkiye ile kötü ilişkiler İsrail’in meşruiyetini yerle bir ediyor. İsrail, Türkiye’yle barışmak zorunda. Ancak İsrail barışın bedelini ödemeye hazır değil. “Her şey bir şakaydı, hadi unutalım” diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışıyorlar. Mavi Marmara’da katledilen 9 Türk için ne bir özür var, ne de bir tazminat. Üstelik İsrailli generallerin ve siyasilerin Türkiye’ye
Kıbrıs,
Kürt sorunu ve
Ermeni meselesindeki hakaret ve iftiraları da
yerli yerinde duruyor.
PKK-İsrail ilişkilerindeki karanlık noktalar da cabası.
Peki, İsrail neden şimdi bir karşı atağa geçti? Bunun en önemli sebebi Ortadoğu’daki gelişmeler. Tel Aviv bir yandan yaşananlardan korkuyor ve rüzgârın kendi aleyhine dönmesinden çekiniyor. Diğer taraftan Türkiye-
Suriye ilişkilerinin kopma noktasına gelmesinden dolayı umutlanıyor. ‘Yalnız kalacak bir Türkiye’nin kendisine mahkûm olmasını umuyor ve Ankara’ya ‘
zeytin dalı’ uzatıyor. Fakat bu dal hala kanlı...