İnsanların bir bölümü,
miraç gibi büyük bir yükselişin yıl dönümüne hazırlanırken, bir bölümü de olabilecek en süfli şeyler için bir araya geliyorlar.
Pazar günü epeyce bir kalabalık toplanacak. Sapmanın, insaniyetten istifanın, daha doğrusu kaybolmuşluğun deklarasyonunda bulunacaklar. Her sene tekrarlanan yürüyüş, bu sene miraç günlerinin öncesine tekabül etti.
Zamanın yakınlığı iki zıt
yolculuk arasında geçişleri getiriyor insanın aklına. Aynı caddede ters yöne giden yolcular gibiyiz. Öbür tarafa gidenlerin, kılık,
kıyafet, yürüyüş ve üslubuna bakınca, insan, "Bu çukurdan çıkıp da miraç gibi bir yüksekliğe nasıl ulaşılır?" sorusuna
cevap bulamıyor.
Allah inayet ederse insanlar kanatlanır uçar elbet ama bu konuda en
küçük bir bilgi de yok, irade belirtisi de. Belki de insanlar ne isteyeceklerini bilememenin boşluğunu yaşıyorlar.
Adı konulmamış bir tepki bu aslında. Modern hayat, eleştirisini yine hayatın içinde buluyor. İnsanlar kulaklarına, burunlarına, kaşlarına halkalar takıyordu. Şimdi dillerine de takıyorlar. Nasıl rahat ederler bu halde bilemiyorum.
Son zamanların modası vücuda
dövme yaptırmak. Öyle şeyler hak ediyorlar ki vücutlarına, tam bir görüntü kirliliği çıkıyor karşınıza. O güzelim insan vücudu üzerine spreylerle sloganlar yazılmış duvara dönüyor. Boydan
boya canavarca resimlerle boyanmış, insanın içini karartan vücutlar sergileniyor.
Birisine, neden ihtiyaç duyuyorsun böyle bir şeye, dedim. Düşünmeden ve bir çırpıda cevap verdi: "Dikkat çekebilmek için..."
İnsanlar seslerini duyuramamaktan şikâyetçi. "Ben de insanım ve varım" diyebilmek için olmadık yollara başvuruyorlar. Bataklığa gömülen birinin son çığlıkları gibi...
Bu sesi duyan var mı? Belki. Ama bir gerçek daha var. Cevap vermesi gerekenlerin de aynı hayat yükü altında ezildiği gerçeği... Daha süslü mekânlarda, daha güzel arabalarda, daha ağır kıyafetler giymiş ama kendi haline kaldığı zaman aynı boşlukta kıvranan büyükler, devletlûlar...
Geçmişe bakınca insanın içi iyice kararıyor. Pompei ve Sodom gibi yerler hak ile yeksan olarak
ödemiş yapılanların karşılığını.
Şili ve Avrupa'nın kuzeyinde harekete geçen yanardağlar insanı yeniden tarihin eski yapraklarına götürüyor.
Mevsim bahar.
Cemre havaya, suya ve toprağa düşeli çok olmuş. Uyanışlar uyanışları takip ediyor. Yeni ve cıvıl cıvıl insanlar geleceğin bambaşka dünyasını inşa etmek için var gücüyle çalışıyor. Yeniden ve topyekün bir yükselişin altyapısını inşa ediyorlar. O altyapının üstünde, Efendiler Efendisi (sas)'in ardından aynı yolu takip ederek miraca azm-i rah edecek ne yiğitler çıkacak. Bu konuda en küçük bir şüpheye yer yok.
Bu güzel dünya kurulurken kaldırılması icap eden enkazın yine insanlardan oluşması çok acı verici bir durum. Zamanında yetişilememiş, gözlerimizin önünde tefessüh edip gitmiş, saniye saniye eriyerek tükenmiş hemcinslerimiz onlar...
Kime tepki göstereceklerini bilememenin, karşılarında muhatap bulamamanın, dolayısıyla tekrar kendilerine dönüp, uyuşturucuyu daha rahat kullanmak, sapkınlıkları daha rahat yaşamak için sokaklarda yürüyüp, bağırmaya kalıyor iş.
Ve Müslümanlar miraç coşkusu yaşarken bu caddeler milyonlarca insanın daha fazla
zehir ve daha fazla çaresizlik talebine şahitlik edecek...