STOCKHOLM SENDROMU VAR MI BİZDE?


Seçimde umduğunu bulamayan CHP'de geçtiğimiz hafta yaptığı MYK (Merkez Yürütme Kurulu) toplantısında "Stockholm Sendromu"nu ele almış… Sendromu, toplantıda gündeme getiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin başarısını buna bağlamış ve mutsuz olmasına rağmen AKP'ye oy verenleri "Bizi kurtarmayın" diye polise direnen rehinelere benzetmiş… (Halkı “kötü benzetmek” CHP’lilerin adeti zaten; Kılıçdaroğlu’un selefi Baykal da halkı/ Ak Parti’ye oy verenleri suda kaynatılan kurbağalara benzetmişti. CHP’li gazeteciler ise ağızlarına ne geldiyse halkı ona benzetiyorlar zaten; göbeğini kaşıyan, bidon kafa, koyun, aptal… Halk da sandıkta o benzetenleri iyi benzetiyor ama.. Geçelim mevzuya.) Çark yapmalarıyla tarihe geçmiş olsan CHP lideri Cumhuriyet Gazetesi'ne konuşmuş ve gelen tepkiler üzerine ağız değiştirmiş… Kılıçdaroğlu, 'AKP'ye oy verenler için "Stockholm Sendromu" ifadesini kullanmadım' demiş… Demiş mi dememiş mi bilmem ama yıllarca Stockholm’de yaşamış birisi olarak bu Stockholm Sendromu hakkında birkaç kelam etme ihtiyacı hissettim… STOCKHOLM SENDROMU NEDİR? 1973 yılında Stockholm'de Kreditbanken adlı bankaya giren soyguncular, polis tarafından kuşatılınca dört banka çalışanını rehin alarak, altı gün boyunca direnmiş. Altıncı günün sonunda polis, operasyon yaptığında ise beklenmedik bir durumla karşılaşmış. Rehineler, kurtarılmaya aktif biçimde direnmişler. Kurtarılan rehineler, mahkemede soyguncu aleyhine ifade vermekten kaçımış hatta aralarında para toplayıp soyguncuların savunmasına yardımcı olmuşlar.. Kurbanın kendisini, baskıcının yerine koyup olayları onun gözünden görmesini anlatan Stockholm Sendromu, bugün tarikat üyeleri, savaş esirleri, aile içi şiddet mağdurları gibi farklı durumlarda bir anahtar kavram olarak kullanılıyor. Bu olayı işleyen bir de film var: Al Pacino'nun başrolünü oynadığı 1975 yapımı Dog Day Afternoon (Köpeklerin Günü) filminde, banka soygununun Brooklyn versiyonu ortaya konulmuştu. BİZDE VAR MI STOCKHOLM SENDROMU? Sahiden, bizde de var mı, Kılıçdaroğlu’nun ileri sürdüğü gibi ‘Stockholm Sendromu’..? Bizde, kendisini esir alan, rehin alan kimselere meftunluk… Onun elinde esir kalma, esir alana körü körüne bağlı kalma… Kesinlikle inanmıyorum… O kadar Stockholm Sendromu hefeslisi olsaydı bu millet; O kadar cana mal olan Çanakkale Savaşını ve de Milli Mücadeleyi yapmazdı.. Kendisini işgale gelen İngilize, Yunan’a, Fransız’a, Rus’a kuzu kuzu teslim olur, onların kolları arasında yaşardı..! Öyle mi oldu ki? Böyle bir iddia, bu millete yapılmış en büyük hakaretlerdendir…! … Evet, eğer olsaydı; CHP; Cumhuriyet’in kurulduğu günden itibaren sürekli olarak iktidar olurdu ve birileri onu iktidardan uzaklaştırsa bile halk yine onu zorla başa getirirdi. Ama bizde hep tam tersi oldu. Formül hep, Ordu + CHP: iktidar olarak işledi. Ama denklemi hep halk çözdü ve kendisini özgür kılmak iddiasıyla ileri çıkanları iktidara taşıdı: 1950-60 arasında Menderes ve DP’si vardı. 1980-90 arasında Özal ve ANAP’ı vardı.. 2000 sonrasında da Erdoğan ve Ak Partisi var.. Eğer Erdoğan ve partisi bu iddiasını kaybederse, zinde güçlerle uzlaşma yolunu tercih etmeye kalkarsa da, boyunduruğu sevmeyen, kendisini esir almak isteyen derin güçlere tepkili olan halkımız, kendi içinden yeni alternatifler üretecektir. Evet; Cumhuriyet’in kurulduğu ilk anda itibaren iktidarı eline geçiren ve danışıklı dahi olsa muhalefet partilerin kurulmasına müsaade etmeyip kapattıran CHP; 1950’lere kadar zorla iktidarı, hükümeti elinde tuttu. Resmen, zorla esir aldı milleti. Eğer bu millette Stockholm Sendromu’ marazı olsaydı, Bu millet; ömrübillah CHP’yi başından eksik etmezdi. Tek parti döneminde bile formalite olsun diye açılmış olan Terekkiperver Cumhuriyet Fırkası’na ve Serbest Cumhuriyet Fırkası’na bile halk akın etmişti, yeter ki kendisini esir alan tek partiden kurtulalım diye… … ASIL SENDROM CHP’DE İlle bir sendrom mu arıyor CHP, Yine İsveç taraflarından bir sendrom diyeyim: Sjogren-Larsson Sendromu (SLS) Pururutis hastalığın en belirgin özelliklerinden biridir. Hastalığın başlıca göz bulguları retinada pigmenter değişiklikler, retinal birikimler, görme keskinliğinde kısıtlılık, nistagmus, myopi, astigmatizma oluşabilmektedir. Evet efendim; ben CHP ve Kılıçdaroğlu’nda; Sjogren-Larsson Sendromu görüyorum. Yani görme ve algılama problemi. Bizim başka sendrom tespitlerimiz olsa da, İsveç bağlantılı sendromu ön plana çıkarmış olduk, trende uygun olsun diye.. Başka sendrom tanısı olanlar yazsın, paylaşalım. www.kerpeten.biz [email protected]
<< Önceki Haber STOCKHOLM SENDROMU VAR MI BİZDE? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER