Gözlerimi sınırlarımızın ötesine çevirdim ve
CHP'nin derdinin ne olduğunu keşfettim: Rejimi kuran ve dengeleri sürekli
iktidarda kalmak üzere oluşan partilerin sıkıntısını yaşıyor CHP...
CHP bir hafta önce yaşanan
seçimden asla 'hezimet' sayılamayacak bir sonuçla çıktı. Yine de parti-içi muhalefet hareketlendi; yeni bir kurultaya gitme çağrıları yükseliyor. Genel başkan yerinde kalacakmış, ama Parti Meclisi üyeleri değişmeliymiş...
Parti Meclisi üyeleriyle birlikte genel başkan da değişse ne olacak ki? CHP içinde ipleri ele almaya çalışanlar, yakın geçmişte hem büyük bir hezimet (1999), hem de sürekli başarısızlık yaşamış bir kadro çünkü...
Anamuhalefet partisinin esas derdi, kişiler veya kadrolar değil; esas dert, iktidar yıpranmışlığı...
Biliyorum, biliyorum; anamuhalefet partisinden bahsederken 'iktidar yıpranmışlığı' kavramını kullanmak kulağa hayli ters geliyor. Kavramın anlamı açık: İktidar partileri bıktırır ve yıpranır; onların bu durumundan muhalefet yararlanır ve iktidar olur...
Oysa bizde muhalefet bir türlü iktidar olamıyor. Darbeler sonrasında, karşısına AP çıkıyor CHP'yi alaşağı ediyor,
ANAP çıkıyor CHP'yi alaşağı ediyor; şimdilerde de aynı âkıbet Ak Parti yüzünden başına geliyor.
Seçimlerde yenilen hep CHP oluyor...
Öteki demokratik
ülkelerde iktidarlar günü geldiğinde yenilir ve yerini muhalefet partisine terk ederken, bizde CHP'nin kaderi hiç değişmiyor. Başına kim gelirse gelsin...
Acaba oy verenler CHP'yi 'muhalefet partisi' olarak mı görmüyorlar?
Hemen yanı başımızdaki coğrafyada yaşananlara bakarak soruyorum bu soruyu...
CHP Cumhuriyet'i kuran kadronun partisiydi, ama ilk demokratik seçimde yerini rakibine bıraktı. Bizdeki bu zahmetsiz geçiş yanı başımızdaki ülkelerde yaşanamıyor.
Hüsnü Mübarek ile özdeşleşen iktidar partisi (NDP) Mısır'da direnince
Tahrir Meydanı'nı dolduranlar tarafından
sistem-dışına itildi. Suriye'de Beşşar
Esad'ın sıkıntısı, arkasındaki gerçek güç olan
Baas Partisi'nin iktidarı bırakmak istememesi... Giderse, Baas'la arasına mesafe koyamadığı için gidecek Esad...
Tarihimizde övüneceğimiz dönüm noktalarından biri, iktidarın seçimle ilk kez el değiştirdiği 1950 seçimiydi; CHP yerini DP iktidarına bıraktı... CHP iktidarı bıraktı, ama iktidarı bırakmak zorunda kalmasının sebebini üzerinden atmadı. 'Kurucu parti' imajını hep korudu, bunun için olağanüstü çaba gösterdi...
Anamuhalefet partisinin sorunu, geçmişe bu denli bağlılık duyması olmasın? "CHP" denildiğinde seçmenlerin aklına onun uzun sürmüş 1950 öncesi iktidarı geliyor ve bundan dolayı kaybeden de sürekli CHP mi oluyor?
DP'den Ak Parti'ye yenileniyor karşısındaki partiler, CHP ise hep aynı kalıyor...
Seçim CHP açısından da bir dönüm noktası olabilir aslında. Geçmişe takılı kalmış bir parti görüntüsünden, geleceği kollayan ve Türkiye'yi dünyadaki dönüşümden en fazla yararlanacak ülke haline getirme misyonunun sahibi bir parti halini alarak...
Kurultay da toplasa CHP'liler, başlarına yeni lider de getirseler, bu gerçeği keşfedemezlerse, yenilgiden kurtulamazlar.