Bu topraklarda en az 4.400 yıldır kütüphane olduğu kesin. Bu anlaşılabilir bir durum. Çünkü kütüphane demek,
medeniyet demektir. Bu nedenle dünyanın en eski kütüphanelerini arayanlar en büyük medeniyetlerin kalıntılarında, yani Anadolu’da kütüphane izlerini bulabilirler. Bugün için de aynısını söylemek mümkündür: Dünyanın en güçlü ve en gelişmiş
ülkelerini merak ediyorsanız dünyanın en büyük kütüphaneleri nerede oraya bakmalısınız.
İsrail’in bile gerisindeyiz
Dünyanın en büyük kütüphanesi ABD’dedir:
Kongre Kütüphanesi. Koleksiyonlarında yaklaşık 30 milyon cilt kitap barındırıyor. Britanya Kütüphanesi de (
İngiltere) fena değil, 14 milyon kitap, 150 milyon materyale ev sahipliği yapıyor.
Alman Milli Kütüphanesi’ndeki materyal sayısı 25.4 milyon.
Fransız Milli Kütüphanesi ise 30 milyon materyalin ve 14 milyon cilt kitabın sahibi. Fransızlar bu kütüphaneye her yıl 254 milyon eurodan fazla para ayırıyor.
Rusya Milli Kütüphanesi’nin materyal sayısı 35 milyonu, kitap sayısı ise 15 milyonu buluyor. Çin Milli Kütüphanesi’nin raflarını 24,1 milyon kitap süslüyor. Her açıdan küçücük İsrail’in
milli kütüphanesinde ise 5 milyondan fazla kitap var. Son yılların yükselen gücü Brezilya’nın merkez kütüphanesi de 9 milyondan fazla materyali bünyesinde barındırıyor.
Bizim milli kütüphanemizi soruyorsanız kitap sayısı tahminleri muhtelif. Kimi kaynaklarda 1 milyon geçiyor, kiminde 1,5 milyon. Toplam materyal sayısı ise 2 milyon civarında görünüyor. Anlayacağınız nüfus olarak 10 misli olduğumuz İsrail’in milli kütüphanesinin çeyreği kadar bile kitap koleksiyonuna sahip değiliz. Üstelik bizdeki milli kütüphane yukarıda saydıklarım arasında kullanımı en zor olanlardan. Aradığınız kitabı yerinde bulabilmek çok zor. Ayırdığımız
bütçe olarak da sonlardayız.
Üniversite kütüphaneleri
Milli kütüphanelerde durum böyle. Yani pek parlak değil. Sanmayın ki üniversite kütüphanelerinde daha iyi bir durumdayız.
Hayır, üniversite kütüphaneleri kategorisinde çok daha gerilerdeyiz. Anlayacağınız kitapsız üniversitecilik yapıyoruz (!)
Bizdeki üniversite kütüphanelerinde kitap sayısı ortalaması 100.000’i aşmaz. Yeni kurulanlarda durum daha fenadır. 50.000 kitabı olup, bunu övünerek internet sitelerine koyan kurumlarımız bile vardır. 100-150.000 kitabı olanlarda bile koleksiyonlar eskidir, yenilenmemiştir ve en kötüsü düzensizdir. Rastgele alımlar ve bazı istisnai bağışlarla şişen koleksiyonlar yüksek
lisans ve doktora araştırmalarına pek de izin vermez. Anlı şanlı diyebileceğimiz büyük kentlerdeki üniversite kütüphanelerinde ise 1 milyonu bulan kütüphane yok gibidir. Örneğin
ODTÜ ve
Bilkent kütüphanelerinde yaklaşık 400.000 kitap olduğu tahmin ediliyor. Beyazıd Kütüphanesi’nin koleksiyonu yaklaşık 500.000 kitabı barındırıyor.
Yukarıda verdiğim rakamlar ABD veya İngiltere’de bir üniversite için utanç verici rakamlardır. 1 milyon kitabın altında koleksiyonu olan üniversite kütüphanesine, eğer tek bir alanda uzmanlaşmayacaksa araştırma kütüphanesi demek zordur. ABD’de orta ve üzeri üniversite kütüphanelerinde kabul edilebilir taban 2 milyon cilttir.
Harvard Üniversitesi Kütüphanesi 16,5 milyon kitaba ev sahipliği yapar.
Yale Üniversitesi Kütüphanesi 12,5 milyon, İngiltere’de
Cambridge Üniversitesi 12 milyon,
Oxford Üniversitesi Kütüphanesi ise 9 milyondan fazla kitaba sahiptir. Kanada’nın Toronto Üniversitesi Kütüphanesi’nde ise 11,3 milyon kitabı bulabilirsiniz.
Kısacası ne üniversitelerimizde, ne milli kütüphanemizde yeterli sayıda kitap mevcut değildir.
Kitapsız düşünüyor, kitapsız konuşuyor, en kötüsü kitapsız kitap yazıyoruz. Bu tabloya bakıp da utanmamak, sıkılmamak mümkün değil. Belki içinizden bazıları “artık
elektronik kitaplar var” diyerek avunuyordur. Fakat ne yazık ki tablo orada da pek farklı değil. Çünkü kitabı sevmeyen, onun hiçbir türünde başarılı olamaz...