Eski çoktan gitti Sayın
Baykal ve Baykalcılar! 'Yeni' henüz şekillenebilmiş değil ama bu, gerçeği değiştirmiyor.
CHP’li değilim. Çocukluğum ve ilkgençliğim hariç hiç CHP’li olmadım. Ancak CHP’yi Türkiye’nin temel meselelerinin çözümündeki rolü bağlamında her zaman önemsemişimdir.
Baykal uzun zamandan beri Kılıçdaroğlu’nun izlediği siyasi çizgiye ses çıkarmıyordu. Şimdi ise sahneye çıktı ve konuşmaya başladı: “CHP’nin yıllardır ısrarla terk etmediği bir duruşu vardı. Bu, insanlara güven sağlıyordu. Şimdi bu kayboldu ve CHP’lilerin kafasında tereddüt oluştu. Bu da sandıklara olumsuz yansıdı.” Seçim sonuçlarının ardından harekete geçen Deniz Baykal’ın niyeti kurultayı toplamak ve Kılıçdaroğlu’nu devirerek yeniden genel
başkanlık koltuğuna oturmak. Bu tarz ‘hamle’leri birçok kez sonuca ulaştırabilmiş olan Baykal bu kez de şansını deniyor.
Baykal’ın ve Baykalcıların duruşu
Baykal’ın sözünü ettiği ‘ısrarla terk edilmeyen duruş’u hepimiz biliyor olsak da bir kez daha kısaca hatırlamaktan zarar gelmez... “İhtilali yaparsın. İdamı göze alırsın.
Anayasa toptan yenilenir...” (27
Nisan muhtırası için) “Genelkurmay’ın tespitleri bizim tespitlerimizden farklı değildir. Altına imzamızı atarız.” “
Dersim harekâtı bölgeyi uygarlaştırma operasyonudur.” “Devlet
Kürtçe televizyon kuramaz” gibi flaş cümleler üzerinden özetlenebilecek bir duruş bu…
Kuzey Irak’a yapılan başarısız askeri operasyonun ardından TSK’nın geri çekilmesini
eleştiri amacıyla kullanılan, “Neden hepsini öldürmediniz?” anlamını taşıyan ve militarist literatürün tarihine geçecek “Neden içeride parça bıraktınız?” ifadesi de bu duruşun ‘eşsiz’ bir bileşenidir.
Bu ‘duruş’un kendi içinde bir tutarlılığı olduğunu kabul ediyorum. Nedir bu tutarlılık? Bu tutarlılığın özü, bir ‘
insan hakları ve bireysel haklar karşıtlığı’dır. Demokrasiye ve ‘halkın
seçimi’ne duyulan sürekli bir güvensizliktir. Kaskatı bir yapıya sahip bir ‘devletçi-bürokratik-milliyetçilik’tir.
Kılıçdaroğlu’nu Kürt sorununda yaptığı
açılım nedeniyle eleştiren Baykal, bu tutumun oy kaybettirdiğini de iddia ediyor: “CHP, bir doğrultu sorunu yaşıyor. Yeni CHP denilerek yola çıkıldı. Bazı yeni söylem ve politikalar geliştirildi. Örneğin Kürt
açılımı, yeni Kürt söylemi denildi ve bunun oy artışı sağlayacağı savunuldu. Ancak bu yaklaşım oy artışı getirmediği gibi CHP’nin önemli oy merkezlerinde erozyona neden oldu. CHP’ye güven sarsıldı.”
Baykal geri gelemez
Baykal döneminin isimlerinin kaybettikleri ‘sahne’lerini yeniden elde etme girişimlerini anlayışla karşılıyorum. Ancak -ki ilk
kaset olayı patlak verdiğinde de bunu dile getirmiştim- Baykal ve çevresinin hiçbir şansının olmadığını düşünmeyi sürdürüyorum.
Bu çevre, sosyolojik değişimi
analiz edemedi. Militarizmin, ulusalcılığın, statükoculuğun, elitizmin devrini tamamladığını, bu kavramların kitlelere cazip gelmediğini anlayamadı. Toplumun entelektüel vizyonunun gerisinde kaldı.
Baykal’la aynı paralelde duran çevrelerin
siyaset tablosundaki yeri, örneğin ‘
Cumhuriyet Güçbirliği’ adaylarının aldığı oy ortada. Toplam oyları bir
vekil çıkarmaya bile yeterli değil.
Kılıçdaroğlu’na soldan eleştiri anlamlı
CHP örgütü, Kılıçdaroğlu’nun bazı siyasetlerini tartışabilir. Örneğin
Haberal ve
Aygün gibi sosyal demokrasiyle hiçbir ilgisi olmayan isimlerin milletvekilliği eleştirilebilir. Anayasayı Süheyl Batum’un eline bırakmanın yol açabileceği sonuçlar, masaya yatırılabilir. CHP’nin bugünkü yönetimine ‘sol’ cepheden veya ‘
özgürlükler’ cephesinden yapılabilecek birçok anlamlı eleştiri olabilir. Düpedüz sağdan ve ‘özgürlük karşıtı cephe’den eleştiri yapan Baykal ise partiyi ‘eski duruş’na çekebileceği ve ‘kaybedilen koltuğa dönüş’ fırsatının doğabileceği yönündeki umudunu sürdürüyor.
“Eski sürüldü gitti, geldi yenisi yetti” diye hoş bir deyim vardır. Eski çoktan gitti Sayın Baykal ve Baykacılar! ‘Yeni’ henüz şekillenebilmiş değil ama bu, ‘eski’nin kesin bir şekilde sona ermiş olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Onların dün hiç şansları yoktu, yarın da olması mümkün değil...