Bana e-
posta gönderip habire, neyi bilip neyi bilmediğimi, neden anlayıp neden anlamadığımı yazıyorsun! Ders veriyorsun aklınca. Ama sütununda tek kelime etmiyorsun. Bu yüzden adını açıklamıyorum. Ama oturup sana uzun uzun e-posta yazacak ne zamanım var ne de sabrım. Onun için bu köşeden sana ilk ve son kez
cevap vereceğim.
Bak canım kardeşim,
Atatürk bugün sağ olsaydı,
12 Haziran seçimleri sonrasında, senin öngördüğün gibi,
AK Parti’yi kapatmak şöyle dursun, başarısına alkış tutardı! Çünkü ülkeyi çağdaş uygarlık düzeyine taşımaya çalışan, halkın “makus talihini” yenebilmek için uğraşanlara omuz verirdi
Mustafa Kemal. Otur
TBMM ve
İzmir İktisat Kongresi tutanaklarını oku biraz! Unutmadan, AK Parti’yle Terrakiperver
Cumhuriyet Fırkası’nı değil, 12
Ağustos 1930’da Fethi Bey’in kurduğu Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı karşılaştıracaksın eğer sentez yapmaksa niyetin, şaşkın! Ayrıca, Mustafa Kemal, “ölünceye kadar CHP’li” kalmadı. Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak’a, “Bunalıyorum çocuk, büyük bir ıstırap içinde bunalıyorum. Her gittiğimiz yerde yalnız dert ve şikayet dinliyoruz. Her taraf derin
bir yokluk, maddi manevi perişanlık içinde!” demesinin ardından en yakın arkadaşı Fethi Okyar’dan muhalefet partisini kurmasını istedi! Neden? CHP’yi pek bir beğendiğinden mi?
Laikliğe gelince! Sen laik olduğunu söylüyorsun iki cümlede bir. Hayatında bir kez olsun Allah’a şükrettin mi? Hamdolsun, dedin mi? Allah’a dua ettin mi? Cevabın evetse, sen Allah’a inanıyorsun demektir. O zaman laik olamazsın. Zaten inanan insan laik olmaz! Bireylerin laik olmasını da kimse beklemez. Devletlerdir laik olan!
Uzun lafın kısası sen ne Atatürk’ü tanıyorsun, ne
laiklik konusunda, elle tutulur bir fikrin var. Sen bayrağı kapar “cumhuriyet elden gidiyor” diye bir avaz bağırırsın sokaklarda, tıpkı 12 Mart’ta, 12 Eylül’de yaptığın gibi! Seçim öncesi mangalda kül bırakmaz “AKP’nin sonu geldi” gibisinden yazılar döşenir, seçimden sonra da kendin gibi yarı aydınlarla birlikte şaşkın şaşkın bakar, kafanı -afe
dersin- göbeğini kaşırsın!
Kılıçdaroğlu oyunu AKP’ye vermiş
Kültür ve
Turizm Bakanı
Ertuğrul Günay, seçimlerde, iki kişiden birinin oyunu AK Parti’ye verdiğini göz önüne alarak, “Ya Kılıçdaroğlu ya da Devlet Bahçeli’den birinin bize oy vermiş olması gerek. Bence bu kişi Kılıçdaroğlu’dur” demiş. Doğru söylemiş, bana göre de.
Kemal Bey, partisinin seçimden birinci sırada çıkacağını savunmuştu ya son dakikaya kadar. Oy pusulasını eline alınca,
doğal olarak, mühürü birinci sıradaki partiye basmıştır. Keşke biri oyunu atmadan uyarsaydı: “Abi birinci sırada AK Parti var. Sen ikinci sıradasın.
Hani üzerinde altı ok olan... Hah işte o! Mühürü onun üzerine basacaksın!”