Başbakan Erdoğan barışı sağlayıp tarihe geçebilir


Başbakan Erdoğan liderliğindeki Adalet ve Kalkınma Partisi 12 Haziran'da tarihi bir seçim zaferi kazandı. Çok-partili düzen tarihimizde üçüncü kez oylarını arttırarak seçim kazanan ilk parti oldu. Başbakan, seçim kampanyasını "Türkiye hazır, hedef 2023" sloganı üzerine kurdu. Önüne, Cumhuriyet'in 100. kuruluş yıldönümünde Türkiye'yi dünyanın en ileri demokrasilerinden ve en gelişmiş on ekonomisinden biri yapma hedefini koydu. Bu hedef kesinlikle başarılabilir, ama ne yazık ki, Türkiye buna henüz hazır değil, çünkü temel sorunu, Kürt sorunu çözüm bekliyor. Evet, Kürtleri inkâr bitti; ama ne Kürtlerin demokratik talepleri karşılandı, ne de PKK silah bıraktı. Bunları başarmadan Türkiye, Sayın Başbakan'ın gönül verdiği hedeflere asla ulaşamaz. 12 Haziran'da hemen her kesimden Türkiye halkı, Başbakan Erdoğan'a ve AKP hükümetine 2023 hedeflerine ulaşılması için, demokrasilerde pek az iktidara nasip olan çok güçlü bir destek verdi. Şimdi karşılığını bekliyor. Başbakan'ın önünde tarihi bir fırsat var: Türkiye halkı, bu seçimde hükümetin elini tutacak, çelme takacak askeri-bürokratik vesayete, otoriter Kemalizm'e "Kesinlikle hayır!" dedi. Ama ezici çoğunluk Sayın Başbakan'ın 12 Haziran gecesi yaptığı "balkon konuşması"nda söylediklerine, yani 1919-1923 arasında "Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları"nın izledikleri "Cumhuriyet'in kuruluş felsefesi"ne sadık yeni bir Cumhuriyet'e destek vermeye hazır. Bu seçimde açıkça görüldüğü üzere, birlikte yaşamayı reddeden, Kürtlere Türk kimliğini zorla kabul ettirmek isteyen Türk milliyetçileri de, ayrı bir devlet peşinde olan Kürt milliyetçileri de Türkiye toplumunun ancak çok küçük bir bölümü. Türkiye halkının ezici çoğunluğu barış içinde özgürleşmek ve zenginleşmekten yana. Kemal Kılıçdaroğlu liderliğindeki kadro ana muhalefet partisi CHP'nin askeri-bürokratik vesayetçilikten kurtulması, özgürlükçü ve çoğulcu demokrasi ilkelerine bağlanması için çaba harcıyor. Sayın Kılıçdaroğlu Diyarbakır'da, "Kürt sorunu vardır ve bu sorunu kardeşiniz Kemal çözecek... Bedeli ne olursa olsun barışı getireceğiz..." dedi. PKK'nın silah bırakması karşılığında genel siyasi af ilanını dahi telaffuz etti. Yeni TBMM'de Kürt sorununun çözümü için, konuyu politik çekişme malzemesi yapmayacak, bütün partilerden akil adamlardan oluşan bir komisyonun kurulmasını, bu komisyonun ihtiyaç duyarsa Abdullah Öcalan'la da konuşmasını önerdi. Böylesine büyük bir fikri yenilenme yapmasına rağmen Kılıçdaroğlu önderliğindeki CHP, seçmenden tasvip gördü, oylarını arttırdı. Kılıçdaroğlu, seçim sonrasında "helalleşmeye" hazır; Başbakan'a "kapım açık" diyor. Ergenekon sanıklarını aday göstermek gibi bir yanlışa düşmeseydi belki daha da çok oy alacaktı. BDP eski genel başkanı Selahattin Demirtaş, 13 Haziran'da şunları söylüyor: "Artık barışa giden yolları açabiliriz. Bunun için anayasal bütün tartışmalarda, bütün çözümlerde muhatap bizleriz, seçilmiş siyasetçilerdir... Bu savaşın durması için Sayın Öcalan ile yürüyen müzakere devam etmeli, bu savaşın bir tarafı olan PKK ile doğrudan görüşmeler yapılmalıdır. Hükümet bundan kaçınmamalıdır. Bizler de siyasetçiler olarak buna destek olmaya hazırız." (Zaman, 14 Haziran) PKK lideri Abdullah Öcalan, Kürt sorununu "Cumhuriyet'in başlangıcındaki kuruluş felsefesinden uzaklaşmaya" bağlıyor. "Türkiye Cumhuriyeti anayasası bütün kültürlerin demokratik bir şekilde varlığını ve kendini ifade etmesini kabul eder... Bu cümleyi anayasaya koysunlar, iki ay içinde PKK silah bırakır" diyor. (Bkz. Yıldıray Oğur, Taraf, 14 Haziran.) Başbakan Erdoğan'ın önünde tarihi bir fırsat var: Bütün taraflarla konuşarak-uzlaşarak, 12 Haziran'da balkondan vaadettiği "Türk'ün, Kürd'ün, Zaza'nın, Arab'ın, Çerkes'in, Roman'ın, Alevi'nin, Sünni'nin, azınlıkların, yani 74 milyonun" anayasasını yaparak Türkiye'yi barış ve huzura kavuşturan lider olarak tarihe geçebilir.
<< Önceki Haber Başbakan Erdoğan barışı sağlayıp tarihe geçebilir Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER