Büyük çekişmelere sahne olan
12 Haziran seçimleri nihayet neticelendi. Siyasetçiler diyeceklerini dediler, eteklerindeki taşları döktüler ve en sonunda da
halk diyeceğini dedi. Seçmenin ne dediğini, ne demek istediğini de iyi okumak gerekiyor. İnsanımız, istikrar kavramı üzerinde durmuş oldu öncelikle; bir zamanın
koalisyon hükümetlerinde yaşadığı acılardan sonra, dumanlı havaları seven zinde güçlerin o dönemlerde
ülkenin başına neler ördüğünü gördüğünden...
Ve halk;
ucuz, seviyesiz siyasete artık pirim vermediğini, siyaseti dizayn çalışmalarına sıcak bakmadığını gösterdi ayrıca...
Halkın diğer bir vurgusu da, yeni ve
sivil bir anayasanın yapılabilmesi için gereken aritmetiği sağlama çabasıydı...
Ayakta alkışı hak edenler ise, ülke içinde
hasta yatağından da olsa
sandık başına gelen ve de dünyanın dört bir yanından gelip bu önemli seçimde oylarını kullananlar idi.. Evet, bu ülke insanıydı seçimlerin galibi ve dolayısıyla da bu
demokrasi bilinçleriyle her türlü övgüyü hak ediyorlardı..
Halkın ekserisinin teveccühüne mazhar olan Sayın Erdoğan da bu çabayı görenlerin başındaydı ve
balkon konuşmasının en başında bu özveriyi gösterenlere teşekkürlerini sunmayı
ihmal etmemişti.
…
Seçimler sonrası için partilerin mesaisi belli oldu gibi… Oyların yarısını almış olan Ak Parti, öncelikle seçimler öncesinde sözünü verdiği yeni-sivil anayasa için çalışmalarına başlayacak.
MHP ve
CHP’de ise sular tekrar kaynayacak, kurultaylar birbirini izleyecek, parti içi dizaynlar,
AK Parti’ye karşı yeni mevzilendirmeler, görevlendirmeler hız kazanacak.
BDP ise bu iki blok arasında gidip gelecek gibi.
Bağımsız adaylarla girdiği mecliste bu sefer olsun ülke geneli insanımızın ihtiyaçlarına
cevap verecek bir adım atabilecek mi acaba? Ülke insanı hayrına mı çalışacak, yoksa İmralı’daki mahkûmun daha rahat etmesi için mi? Geçtik bütün ülke genelini düşünerek hareket etmeyi, oyunu aldığı
bölge insanının beklentilerini karşılamak için dahi olsa kımıldasa, o bile çok şeyleri değiştirecektir. İşte o zaman bu yeni anayasa arayışlarında bir umut doğacaktır. Zira parçalar da bütünün habercisidir…
Meclise giremeyen ve hatta çoğu yüzde birlerin altında kalan partilerin de halkın mesajını okumalarında fayda var ve çoğunun da artık bir sivil
toplum kuruluşuna dönüşerek, o sahada çalışmalarına devam etmesinde yarar var gibi…
Bu seçim ile ilgili iyimser bir yaklaşım da;
darbeyle değil, CHP ve MHP desteğiyle de olsa, seçim yoluyla meclise girmiş olan Ergenekoncular.. Dokunulmazlık zırhı arayışından da olsa, demokrasiye
ısınma turlarındalar, bu da iyi…
…
Teşekkür konuşmasında
Başbakan, herkesin anayasasını yapma sözünü verdi. Zaten seçim öncesinde halk, sivil insiyatifler yeni anayasa için beklentilerini sıralamış ve yeni anayasa taslağını ortaya koymuştu. Meclisteki
vekillere düşen ise, asıllar olan halkın bu beklentilerine cevap vermektir. İşi referanduma götürmek için de gereken çoğunluk her halükarda sağlanacaktır. Bu sorumluluktan kaçan partiler ve vekiller olursa da, artık bilinçli hale geçmiş olan seçmenleri gereken tepkiyi onlara sunacaktır. Zira insanlarımız onları, vekil maaşı alsınlar, Ankara’nın tadını çıkarsınlar diye oralara yollamadı..!
Evet, Başbakan yeni anayasanın kimlerin anayasası olacağını sıraladı.. Biz, onların üzerine sıralamaya devam edelim;
Avrupa’da, Amerika’da ya da gelişmiş başka ülkelerde halklara tanınan ne haklar varsa, kendilerine aynısının tanınmasını isteyenlerin de anayasası…
YAŞ Kararları, üçlü kararnamelerle ya da re’sen
emekli edilerek TSK’dan uzaklaştırılanların ve haklarının verilmesini isteyenlerin de, bu kurumda çalışmaya zorlanıp da firar etmek zorunda kalanların da anayasası…
Yıllar yılıdır öz vatanında parya muamelesi gören, inançlarından dolayı başını örttü diye her türlü baskıyı görmüş olan başörtülülerin de anayasası…
Endişeleri izale edilmiş endişeli modernlerin de anayasası..
Bütün haklarının ve beklentilerinin gözetilmesinin isteyen emekçilerin de, işverenin de anayasası…
Listeyi çok uzatmaya gerek yok; yamalarla idare edilmeye çalışılan darbe anayasası değil de, sil baştan sivil ve evrensel bir anayasa!
Bu arada, güçlü bir yürütmenin olması noktasında
başkanlık ya da yarı başkanlık sistemine geçiş de üzerinde durulması gereken diğer önemli bit husus.
Evet, açık ve seçik olarak halk diyeceğini dedi;
Anayasayı yap,
Kürt sorununu çöz, Ergenekonu bitir…
Şimdi söz siyasilerde… (13.06.2011)
AV.RAMAZAN KERPETEN (www.kerpeten.biz ,
[email protected] )