Her
seçimin bir, bazen birden fazla
sürprizi olur.
Bu seçimin birden fazla sürprizi var.
Birincisi seçim sonuçlarından önce, seçim sath-ı mailine dair. Seçimin bu kadar az kanla sona ermesi bir sürpriz.
PKK-
Ergenekon cephesinin taktik ve stratejik arayışlarını yakından takip edenler, şiddetin tırmanacağı endişesi içindeydi. Benim gibi, paniğe yol açmamak için bu endişeyi dile getirmeyenler çoğunluktaydı. İlk sürpriz: Beklenen olmadı.
Şiddet tırmanmadı. Toplumu karamsarlığa sürükleyecek kadar sansasyonel
eylem yapılmadı.
Kastamonu ve Silopi'de polislere yapılan saldırılar, Etiler'de patlayan
bomba ve
AK Parti seçim bürolarına yönelik sistemli saldırılar genel bir karamsarlığa yol açamadı.
Bu sürprizin iki sebebi var. Birincisi, PKK'nın uyguladığı ölçüsü kaçmış bir şiddetin BDP oylarına
darbe vuracağını fark etmesi. İkincisi Ergenekon'un organizasyon ve eylem yetersizliği. Ergenekon'un -beliren işaretlere göre- çok istemesine rağmen
kampanya döneminin kana bulanmaması, PKK'nın şiddet yöntemleriyle sürdürdüğü kampanyadaki oy
hesaplarıyla ilgiliydi. Bu hesapları belirleyen asıl hesap ise halkın hesabı. Şiddet, provokasyon 'seni görüyorum' ikazı ile durduruldu.
İkinci sürpriz, PKK-BDP cephesinin topuyla-tüfeğiyle sürdürdüğü seçim kampanyasına rağmen sandıktan istediğini bulamaması.
Kürt siyasal hareketinin sandıktan beklediği sonuç bu değildi. Onlar bu seçimi, Kürt ulusal hareketinin 'kendi kaderini
tayin hakkı'na ulaşmak adına nihaî
referandum olarak gördüler ve bu şekilde takdim ettiler. Oy oranları, Kürt vatandaşların bu ulusalcı maceraya sempati göstermediğini anlatıyor.
Bu sonucu,
Türkiye'nin birliği, bütünlüğü ve kardeşliği adına memnuniyetle karşılamamız gerekir.
Kürtler, Türkiye'nin bölünmesini istemiyor. Siyasî iradelerini Türkiye'nin geri kalanı ile bütünleşme yönünde kullanıyorlar.
Bu sonuçlar, Kürt sorununun çözüm menziline girmesini ve hemen seçimden sonra hızlı adımlar atılmasını kolaylaştıracak. Çünkü Kürt ulusalcıları Kürt sorununu çözmek yerine sömürerek, ulusalcı bir bilinç oluşturmaya çalışıyordu. PKK'nın silahlarıyla takviye edilen bu çaba, beklediği karşılığı göremeyince çözüm isteyenlerin önü açılmış oldu. Artık Kürt sorununu çözerken, Kürtlerin kendilerini bu ülkenin eşit ve onurlu vatandaşları haline gelmesi için gayret gösterirken, Kürt ulusalcılığının şişen egosu önümüze engel olarak çıkamayacak.
AK Parti'nin aldığı oy, bu seçim için bir sürpriz değil. Herkes üç aşağı beş yukarı bu sonucu bekliyordu. AK Parti, bu oyları, herkesin önceden teslim olduğu bir
zafer olarak aldı. Ancak bu seçim için şaşırtıcı olmayan bu zafer,
Cumhuriyet tarihinin en büyük sürprizi. Bir tek 1954 seçimlerinde
Demokrat Parti ikinci dönemine oylarını artırarak başlamıştı. Üçüncü dönemine bir önceki seçime göre oylarını artırarak giren yegane parti AK Parti oldu. Tarihçilerin özenle kaydedeceği sürpriz işte bu.
CHP'nin uğradığı hayal kırıklığı bir sürpriz mi? CHP, sandıkta yeni lideri ile aradığını bulamadı. Doğrusu sandıkta aradığını bulamayan CHP değil Ergenekon olmalı. Ergenekon, CHP üzerinden, kendisi için umutsuzca sürdürdüğü savaşın son muharebesine girdi. Ve kaybetti. CHP, sırtında taşıdığı Ergenekon'un ağırlığı altında ezildi ve yakın gelecek için umutlarını kaybetti.
Seçimin gerçek galibi sadece AK Parti değil.
Partizan olmayan sade vatandaşların, parti mensuplarından daha fazla seçime asılması. Bu göz kamaştırıcı zaferin asıl kahramanları
sivil inisiyatifler. Ev ev, birey birey dolaşarak AK Parti'den habersiz AK Parti'ye oy isteyenler.
AK Parti, bu muhteşem teveccühle çok ağır bir sorumluluğun altına girmiş oldu. Türkiye, yakın tarihin tehlikeli son dönemecini alnının akı ile geride bıraktı. Şimdi düz alandayız. Bu seçim zaferi, Türkiye'ye yeni bir anayasa armağan etmekle
mükellef.
Yeni anayasa, artık mümkün. Beklediğimiz sürpriz işte bu.