12
Eylül referandumunun yeni bir dönem başlatacağının ipuçları yeni yeni ortaya çıkıyor. Bir yandan
12 Eylül diktatörlüğünün güçlü generalleri Kenan
Evren ve
Tahsin Şahinkaya ifade veriyor, öte yandan Ergenekon'dan sonra
Susurluk'u yaratan 90'lı yıllar masaya yatırılıyor.
12 Eylül referandumu Türkiye'nin kirli geçmişiyle yüzleşmesinin yolunu açıyor.
Bu konuda eski Özel Harekâtçı polis Ayhan Çarkın'ın ifadeleri bir dönüm noktası olacak.
90'lı yıllarda
Kürt meselesini kanla bastırmak için yürütülen
faili meçhul cinayetlerin sırrı Çarkın'ın ifadelerinde saklı.
Bu işin bir ucunda
sivil asker bürokratlar, öteki ucunda siyasetçiler var. Bu yüzden önümüzdeki yaz çok sıcak geçecek...
Belki de birçok siyasetçi, asker, Kuşadası'nda Bodrum'da, Marmaris'te
tatil yapmayacak...
Çünkü Çarkın o döneme ilişkin çok çarpıcı bir tespit yapıyor: "Ölüm kararlarının MGK'da alındığı konuşulurdu..."
Yani bir devlet politikası gereği yapıldığını söylüyor. Zaten dönemin
Başbakan Tansu Çiller çıkıp açıklamıştı: "Elimizde teröre
destek veren Kürt işadamlarının listesi var."
İki gün sonra
Özgür Gündem gazetesi bombalanmış, ardından da Kürt işadamları öldürülmeye başlamıştı. O dönemde
JİTEM ve bazı devlet kurumları dışında faili meçhul cinayetlerde görev alan
mafya ve çete mensubu 17 kişinin kimler olduğunu sağır
sultan bile biliyordu. Yeraltı dünyasından
Kürşat Yılmaz dışında hepsi bu görevi üstlendi. O kadar pervasızdılar ki bunların listesi devletin kayıtlarında bile mevcut... Şimdi o dosyalar tek tek açılıyor.
Dahası var, Tunceli'de "
intihar etti" denilen
Albay Kazım Çiloğlu ve Albay
Rıdvan Özden gibi
şüpheli öldürülen askerlerin dosyası da yargının elinde... Soruşturmanın kapsama alanı giderek genişliyor.
Bu yaz gerçekten çok sıcak geçecek.
Susurluk kazasını soruşturan
Meclis Araştırma Komisyonu üyesi eski
Kültür Bakanı
Fikri Sağlar ve
Yüksekova Çetesi'ni çökerten
astsubay Hüseyin
Oğuz da yeniden ifade verdi.
Anlaşılan bu yaz o döneme damgasını vuran bazı siyasilere
zehir olacak.