Ülkemiz,
seçim tartışmalarına kilitlenmiş durumda…
Seçimler sonrası nasıl bir siyasi tablo oluşur, bilinmez ama ülkemizin önünde hallini bekleyen çok meseleler var.. Hakkı iade edilmesi gereken binlerce insan…
En başta yeni bir
Anayasa gerekiyor…
Akabinde de
mağduriyetleri giderici ve özgürlüğün, hakların önünü açıcı yan düzenlemeler..
Yazılarımızı takip edenler bilirler, TSK’dan bir şekilde uzaklaştırılan nice insanımızın sıkıntılarını sayfalara taşımaya çalışmış ve onların yıllar yılı süren bu çilelerine son verilmesi çağrısında bulunmuştuk.
Mesele belli bir noktaya kadar geldi ama kat edilecek daha çok mesafe var.
Zira TSK’dan uzaklaştırılanların durumları çeşitlilik arz ediyor. Sadece
YAŞ mağdurları yok. Hepsinin durumunu bilip ona göre bir telafi yoluna gitmeli…
Ordudan birçok insanımız re’sen
emekli edildi, sorgusuz sualsiz. Hiçbir devlet kurumunda böyle bir
uygulama zaten yok. Eğer ki herhangi bir neden ile bir suçtan
mahkemece yargılanır ve ceza alırsanız, aldığınız cezanın süre ve mahiyetine gör
e devlet memurluğundan ilişiğinizin kesilmesi hakkında ilgili
kanunlar uygulanır.
TSK'de
mahkeme kararı ile cezalandırıldıklarından dolayı tart ve
ihraç edilenlerin yanında, öyle bir kesim var ki TSK'de ne
sivil yargı, ne de askeri yargı kurumlarınca hiçbir yargı kararı olmadan işlerine son verildi.
Evet, ortada bir suç yok... Suç yok ama
disiplinsizlik gerekçe gösterilerek amirlerinin haklarında doldurdukları anlık sicil belgeleri ile nasıl ilişikleri kesiliverdi? Bu konuda da TSK farklı bir kaç yöntem ile bunu yapmakta...
Bu yöntemlerden birisi, kamuoyunun yakından da bildiği gibi, Yüksek Askeri
Şura(YAŞ) kararlarıdır. Bir başka yöntem ise
Milli Savunma Bakanı(MSB)'nın onayı ile yapılan üçlü
kararname...
Bu yöntemlerin uygulanmasıyla ilgili ne Askeri
Ceza Kanunu’nda, ne de iç hizmette bir esas var... İlgili kuvvet komutanlığı, ilişiğini kesmek istediği
personeli hakkında dosyasını hazırlıyor ve Genel Kurmay Başkanlığı (Gn.Kur.Bşk.)'na gönderiyor. Gen.Kur.Bşk.'lığı da; bu personellerden durumunun, YAŞ'da görüşülmesi istediklerini ayırıyor ve YAŞ'da görüşülmesini istemediklerini ise ilgili kuvvet komutanlığına geri gönderiyor.
Kuvvet komutanlığı da bu personeli ayırmak için bir
komisyon kuruyor. Komisyona, ilgili kuvvet komutanlığının daire başkanları (Personel Bşk.,
İstihbarat Bşk. vb.) katılıyor. Burada personel ile ilgili
oylama yapılıyor ve oy çokluğu sağlanırsa personelin ilişiği MSB'nı onayı ile kesiliveriyor. Bu kadar kolay ve
temiz iş..!
Ak Parti İktidarı, bu konu ile ilgili 22
Mart 2011
Tarih ve 27882 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 10.03.2011 Tarih ve 6191 Sayılı “SÖZLEŞMELİ ERBAŞ VE ER KANUNU” ile 926 Sayılı Kanuna eklenen GEÇİCİ MADDE: 32'yi kanunlaştırmıştır. Bu noktaya kadar her şey gayet demokratik ve -bir kalemde hakları ellerinden alınan TSK mağdurları için- her şey olması gerektiği gibidir. Fakat bu düzenlemelerde bütün TSK mağdurlarının değil, bir kısmının (sadece
YAŞ kararları ile ilişiği kesilenlerin) mağduriyetini giderilmiştir.
Çıkan kanunda yer alan "YARGI YOLUNA KAPALI İDARİ İŞLEMLER VEYA YÜKSEK ASKERÎ ŞÛRA (YAŞ) KARARLARI İLE TÜRK SİLÂHLI KUVVETLERİNDEN İLİŞİĞİ KESİLENLERE VEYA VEFATLARI HALİNDE KANUNİ MİRASÇILARI bu kanundan yararlanır” ibaresine dayanarak MSB'lığına başvuru yapan bazı mağdurlara MSB.lığından: "Kanun kapsamında olmadığınızdan başvurunuz RED edilmiştir." cevapları gelmeye başlamış. Bazılarını, yani re’sen emeklileri kanun kapsamına almama gerekçesi ise;
“Onların, YAŞ kararları ile ilişiği kesilenlerin sahip olmadıkları Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (
AYİM)'e
dava açma haklarının olması” olarak gösterilmiş... Yani, re’sen emekli edilerek ilişiklerinin kesilmesinde yargı denetimine açıklık olduğu ima ediliyor.
Ancak, 1602 sayılı kanunda, AYİM Madde 21'de İdari işlem ve
eylemlerin hukuka uygunluğunun denetimi sınırlıdır. Yerindelik denetimi yapamaz. Yürütme görevi, kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak tarzda kullanılamaz ve idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez.
Bu kanuna göre zaten idare tarafından verilmiş takdir yetkisini kaldıracak bir yetkiye AYİM yetkili değil; sadece, ayırma işleminin usule uygun yapılıp yapılmadığını denetlemektedir. Dolayısıyla da resen emeklilerin, TSK'dan ilişiklerinin kesilmiş olmasına
itiraz ve iptal etme yetkisi AYİM'de dahi yoktur. Dolayısı ile re'sen emeklilerde de yargı denetimi kapalıdır ve kanun kapsamında olmaları gerekmektedir.
Ancak MSB'lığının bu konuyla ilgili oluşturduğu komisyon, 1602 sayılı AYİM Kanunu Md.21'den habersizmiş gibi "RED" cevabı vermektedir. YAŞ Mağdurları dışındakilerinin bu kanun kapsamında olduğunun netleştirilebilmesi için kanundaki "yargı denetimine kapalı kararlar" ibaresinin kaldırılması veya
Kanun Hükmünde Kararname ile bu kanun kapsamına diğerlerinin de alınması gerekmektedir; EŞİTSİZLİĞİN ortadan kalkması ve adaletin gerçekten mağdur olan herkes için tecelli edebilmesi amacıyla..
Bu noktada, bu mağduriyetlerinin giderilmesi için bize e-
mail atan TSK'dan Re'sen Emekli Astsubaylardan Engin HELVACI’nın çağrısına
kulak verilmesini istiyorum.
Hava Kuvvetleri'nde 7 yıl bir fiil görev yaptıktan sonra 2006
Ağustos ayında özel hayatındaki bir konu yüzünden TSK'dan ilişiği kesilmiş olan Helvacı:
“Bizlerin hiç biri; devletin bütünlüğüne, Anayasaya karşı suçtan veya yüz kızartıcı herhangi bir suç nedeni ile TSK'dan uzaklaştırılmadı. Hepimizin ilişiğinin kesilme nedeni "Disiplinsizlik!" Fakat durum öyle ki; içimizde kimimiz, amirlerince dosyası kabartılmak için verilen cezalarla doldurulmuş arkadaşlar, kimimizde hakkında hiç bir disiplin cezası olmadığı gibi, aksine dosyası amirlerinden son ana kadar aldığı yüksek sicil ve takdirler ile dikkat çeken personelden oluşuyor. Hiç bir mahkeme kararı olmadan tamamen amirlerinin insiyatifi ile oluşturulmuş sicil belgeleri ile devlet memurluğundan ilişiği kesilen başka bir kurum daha yoktur zaten.
YAŞ kararları ile ilişiği kesilmiş arkadaşlarımız kadar bizler de mağduruz. Çünkü mağduriyetimizi giderecek hiç bir kurum, merci ve yargı organı zaten T.C. sınırları içinde yoktur. Bu kanun, ANAYASA'nın 10. Maddesinde düzenlenen EŞİTLİK'e de aykırıdır. En son çıkan haberlerden, Avustralya'daki Yüksek Mahkeme'nin askeri mahkemeleri kapatmak konusundaki kararını biliyorsunuzdur…”
Bu konuda birçok basın kuruluşuna mailler gönderdiklerini,
telefon görüşmeleri yaptıklarını aktaran Sayın Helvacı; bu konuyu köşesinde yazan Sayın Can ATAKLI'yı M.S.B. Vecdi Gönül’ün arayarak, “Bu RED cevabı verdiklerimiz, TSK'dan yüz kızartıcı nedenlerle ilişiği kesilenlerdir” dediğini iletiyor.
Helvacı: “Hâlbuki yüz kızartıcı bir nedenle ilişiği kesilen personel, mahkemelerce suçlu bulunup cezalandırılarak, TSK'dan tart ve ihraç edilerek uzaklaştırılmışlardır. Bizler ise hakkımızda hiç bir mahkeme (Sivil veya askeri) kararı olmadan TSK'dan -usulüne uydurularak-, amirlerimizin, 1.2.3. sicil amirlerimizin hakkımızda doldurdukları sicil belgeleri ile mağdur edildik. MSB'nın bizleri ima eden bu sözü ise bize RED cevabı gelmesinden sonra çevremizdeki insanların, “Bu kanundan siz neden yararlanamadınız, sizin yüz kızartıcı suçunuz mu vardı?’ demesine mahal vermiştir. Zaten TSK'dan ilişiği kesilen insanlar olarak
toplum içinde yeterince dışlanmış ve bunun acısını yıllarca yaşamış kişiler olarak mağduriyetimiz artarak devam etmektedir.” şeklind
e mailini bitirmekte…
Yeni kurulacak hükümette ve dahi MSB’da, meselenin daha sağduyu ile ele alınması temennileriyle…