Seçim ufkuna iyice yaklaştık.
İnsan hayatı da
seçimlerden ibaret değil mi?
Propagandalarla, molotoflarla, ilginç siyasal yakınlaşmalarla yürüdük
Türkiye'nin en önemli ufkuna.
Derinlerin ve berrak Anadolu'nun istikbal mücadelesindeki en önemli ve en tehlikeli virajdayız.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli seçimi bu.
Zira ilk kez
sivil demokratik bir anayasanın inşa edileceği siyasal döneme gireceğiz.
Ve ilk sivil demokratik anayasayı inşa edecek siyasal aktörler tarih sahnesinde boy gösterecekler.
İlk sivil demokratik anayasayı yapacak parlamento profilini göreceğiz.
CHP, MHP ve BDP için amaç
iktidar değil,
AK Parti'yi "bir şekilde" alaşağı etmek.
Her şeye rağmen AK Parti'nin seçimlerden tek parti iktidarı olarak çıkacağı kesin görünüyor.
Türkiye'deki istatistikler bir tarafa, Financial
Times bile AK Parti oylarını %50, CHP oylarını %28 olarak takdir ediyor.
Merak edilen, AK Parti'nin lider olup olmayacağı değil, AK Parti liderliğinin hangi oy potansiyelinde tecelli edeceği.
12 Haziran gecesi oylar sayılırken iki mihenk taşı söz konusu.
Biri
İzmir diğeri ise
Güneydoğu.
Kanaatimce İzmir ve Güneydoğu seçim sonuçları, memleket efkâr-ı umumiyesini gösterecek.
İzmir sonuçları, CHP oylarının yükselme veya düşme trendini gösteren en önemli parametre olacak.
İzmir'de AK Parti'nin oylarını artırması, paralel olarak sahildeki CHP hâkimiyetinin de erimesine işaret edecek.
Güneydoğu'daki seçim sonuçları ise
Kürt sorununun istikbalini belirleyecek.
Kürt kardeşlerimiz, namazın tiyatro sayıldığı,
Kürtçe ezanların okunduğu, cami ve ibadetlerin ayrıldığı, çocukların yakılmaya teşebbüs edildiği bir siyasal çizgiyi değerlendirecek.
İslam'ın aziz Peygamberinin emriyle Bilal-i Habeşi'nin okuduğu ezan ortada.
Öcalan'ın emriyle okutulan
Kürtçe ezan da ortada.
Ezan, bu ülkede dayatmayla
Türkçe okunurken nasıl zulüm olarak algılandıysa, Kürtçe okunurken de aynı zulüm söz konusudur.
Merhum
Menderes özellikle ezanı orijinal haline iade etmekle milletin maşeri vicdanında makes bulmuş, 18 yıl sonra ezanın
Arapça okunması millet nezdinde sevinç gözyaşlarıyla karşılanmıştır.
Bu sefer de namaza evrensel
çağrı olan ezana Zerdüştlüğün gölgesi düştü.
Kürt kardeşlerimizin, İslam'ı hakikatinden saptırarak teşkil edilen yeni "Kürt dini"ne siyasal tepkileri nasıl olacak göreceğiz.
BDP'nin oylarında kayda değer bir artış olursa, uçurumun kenarındaki Kürt sorununda "makul çözüm" zorlaşacak.
Kazancakis'in dediği gibi "İnsan uçurumun kenarına varmadan kanatlanmaz."
Uçurumun kenarındaki Kürt sorununda, kanatlanacak mıyız, yoksa düşecek miyiz?
Bu seçimde
halk BDP-CHP yakınlaşmasını da oylayacak.
Kılıçdaroğlu'nun CHP Genel Başkanlığı'nı oylayacak.
"Yeni CHP"nin ikna edici bir gerçeklik olup olmadığını oylayacak.
MHP'nin
ülkücü profilini oylayacak.
Kasetlerdeki görüntü ve konuşmaların ülkücükle ne derece bağdaştığını oylayacak.
Türkiye'nin
2023 vizyonunu oylayacak.
Vesayet ve demokrasiyi oylayacak.
Yeni sivil anayasa iradesini oylayacak.
İşte Türk demokrasisinde asıl dönüşüm bu noktada olacak.
21. yüzyıl Türkiye'si bu anayasayla şekillenecek.
Seçim sonucunda AK Parti tek başına anayasa yapma yeterliliğini elde etse bile "geniş bir toplumsal mutabakat" ve demokratik meşruiyet adına yeni anayasanın referanduma götürülmesi gerektiği kanaatindeyim.
Eski Yunan'da Thucydides bile
Atina politikasının tartışılarak belirlenmesini istemiştir.
Mutabakat konusunda kuşkuları bertaraf eden nihai mercii ise referandumla tecelli edecek millet iradesidir.