Yoğunlaşan
seçim tartışmaları nedeniyle
Yargıtay ve
Danıştay başkanlarının
emekliye ayrılmaları ve hatta yeni seçilen
Yargıtay Başkanı basınımızda pek konuşulmadı.
Yargıtay Başkanı Sayın Hasan
Gerçeker emekli oldu, yerine de Sayın
Nazım Kaynak seçildi.
Danıştay Başkanı Sayın
Mustafa Birden de emekli oldu ama yerine henüz kimse seçilmedi.
Yargıtay ve Danıştay,
Anayasa Mahkemesi ile birlikte, bir ülkenin en yüce hukuk kurumları.
Bu kurumların hukuk performansları yani kararlarının kalitesi, evrensel geçerlilikleri o ülkenin ne ölçüde gerçek bir hukuk devleti olduğunun da göstergeleri.
Türkiye gibi Kıta
Avrupası hukuku geleneğine,
sistem tercihine sahip ülkelerde bile artık hukukun yapıcısı yavaş yavaş parlamentolar olmaktan çıkıyor ve yargıçların yaptığı, yorumladığı hukuk devreye giriyor.
Bir dizi nedenden de bu çok hayırlı bir gelişme; 20. Yüzyılda yargıçların hukuk yaptıkları ülkeler, parlamentoların hukuk yaptıkları ülkelere oranla
ekonomik olarak çok daha hızlı büyümüşler zira yargıçların hukuk yapma geleneğinin olduğu ülkelerde hukuk güvenliği çok daha güçlü, buna bağlı olarak da temel haklar, mülkiyet hakları çok daha iyi korunuyor.
Bunun temel açıklaması da yargıçların popülist siyasal baskılara parlamentolara oranla çok daha kapalı olmaları.
Sayın
Hasan Gerçeker ve Sayın Mustafa Birden Türkiye’nin çok önemli iki kurumunun senelerce birinci yöneticisi oldular; görev sürelerinin hitamında keşke bu sürelere yönelik objektif değerlendirmeler yapılabilse idi, hatta bizzat kendileri yapabilseler idi.
Bir hukuk
üretim kurumunun objektif değerlendirilmesi nasıl olabilir diye bir soru yöneltilebilir, bu soruya bendenizin çok net bir yanıtı var; Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (
AİHM) yargı yetkisini tanımış olduğuna, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve AİHM içtihadı da Anayasamızın 90. Maddesine göre yasalarımızın üzerinde olduğuna göre, Yargıtay ve Danıştay’ın kararlarının AİHM’de gördüğü muamele aklımıza gelebilen en objektif değerlendirme.
Türkiye’den AİHM’in önüne gelen
yüksek yargı kararları, geçtiğimiz senelerde, maalesef, yüzde 95 gibi inanılmaz bir oranda AİHM tarafından AİHS’nin en azından bir maddesine aykırı bulunmuş.
Bu basit istatistiki ifadenin anlamı bizim yüksek yargı kurumlarımızın kararlarının Avrupa hukukuyla karşılaştığında bir anlam ifade etmediği; gümrük birliği öncesi Türkiye’de üretilen arabalara hiçbir avrupalının binmediği gibi.
Bu açıdan bakıldığında Sayın Gerçeker’in ve Sayın Birden’in başkanlıkları döneminde Yargıtay ve Danıştay yüksek yargı kurumları 1970’lerde üretilen Murat 124’ler düzeyinde kararlar üretmişler.
Yargıtay’ın yeni başkanı Sayın Nazım Kaynak’ın görev sürecinde umarım AİHM’de AİHS’ne aykırı bulunan kararların oranı çok azalır, hatta İnşallah sıfırlanır; bunun gerçekleşmesi de çok zor bir şey değil, yargıçlarımız bizim Anayasamızın 90. Maddesinin son paragrafını içlerine sindirsinler, uygulasınlar, yeter de artar bile.
Sayın Gerçeker’e, Sayın Birden’e emeklilikleri döneminde mutlu bir
yaşam diliyorum.
Yine İnşallah, Sayın Gerçeker’in rüyalarına, 9. Daire Başkanlığı döneminde bu Daire’nin aldığı bir karar nedeniyle sevgili Hrant Dink’in güleç yüzü pek girmez; aksi takdirde emekliliği kabusa dönüşebilir.
Hukukumuzun radikal bir gümrük birliğine, uluslararası rekabetin terbiyevi etkisine ihtiyacı var.