Seçimlerden sonra hareket etmesi planlanan İHH önderliğindeki Gazze'ye 2. Özgürlük
Filosu'nun Gazze'ye ulaşmasını ne pahasına olursa olsun engellemek için
İsrail konuyla ilgili
hazırlıklarına hız vermiş bulunuyor.
İsrail ilk elde Batılı müttefik ve dostlarının desteğiyle Filo'nun önce diplomatik yollardan engellenmesini
hedefliyor ve bu konuda çeşitli mahfillerde çaba gösteriyor. Bu bağlamda
Amerika, AB ve diğerlerinden
yardım arıyor, bekliyor. Nitekim,
Başbakan Netanyahu da önce diplomatik yolu
tercih etiklerini; ancak gerektiği takdirde 'İsrail donanmasının, emirlerini dinlemeyip Gazze'ye doğru yola devam etmeyi tercih edeceklere karşı kuvvet kullanılacağını' iki gün önce ifade etmiş bulunuyor. Başka İsrailli yetkililer de benzer beyanlarda bulunuyorlar.
Diğer yandan hükümetin donanmaya her duruma karşı şimdiden hazırlık yapılmasını emrettiği ve donanmanın da bu amaçla birkaç haftadır çeşitli tatbikatlar icra etmekte olduğu bildiriliyor. Bu tatbikatların İsrail hava kuvvetleri ile koordinasyon halinde gerçekleştirildiği, yakında polis ve hapishanelerle ilgili birimlerinde bu tatbikatlara katılacağı söyleniyor. Bunlara ek olarak
denizde yapılan
komando operasyonlarını yürüten Şaayet-13 adlı özel komando birliğinin de eğitimlerini artırdığı, çeşitli tatbikatlarda yer aldığı da haberlerde yer alıyor. Bu
hazırlıklar ve tatbikatlar İsrail açısından normalde yapılması gerekenler. Ne var ki, bunlara ilaveten İsrail'in Filo'yu engellemek ve durdurmak için birtakım sürprizler hazırladığı da söyleniyor. Nitekim iki gün önce bir İsrail gazetesine açıklama yapan bir İsrail donanma subayı bu sürprizleri teyit etmiş bulunurken aynı zamanda şöyle konuşuyor: '...Askerlerimize silahlı tehditleri saf dışı etme ve gerektiğinde saldırganları da saf dışı emirleri verilmiştir. Ancak genel konuşursak hedef ve amaç gemiyi (gemileri) şiddete başvurmadan ve iki tarafta da herhangi bir kayba yol açmadan ele geçirmektir.'
İsrailli subayın sürprizlerden kastı ne, bunlar hangi sürprizler, hangi mahiyetteler, elbette bilmek mümkün değil. Ancak, bu konuda akla
elektromanyetik tedbirler, denizaltı ve deniz üstünde yapılacak bilinmeyen yeni operasyonlar, gemileri hareketsiz hale getirmek için yapılabilecek mekanik,
elektronik ve başka şeyler geliyor. Bunların neler olabileceğini tahmin etmek, gereken karşı tedbirleri düşünmek uzmanların işi ve görevi. Biz bu konuda sadece duyduklarımızı, okuduklarımızı aktarabiliriz, o kadar.
Bu arada, bu sürprizlerin birisinin belki helikopter ya da savaş gemilerinden açılabilecek
keskin nişancı ateşi olabileceği akla gelebilir. Nitekim, Mavi
Marmara faciasını araştıran Turkel Komisyonu'na ifade veren zamanın
Genelkurmay Başkanı General
Gabi Aşkenazi, gerektiğinde protestocuları saf dışı etmek amacıyla keskin nişancı ateşine başvurulabileceğini, bunun askerlerin hayatını tehlikeye atan yüz yüze çatışmaları engelleyeceğini son
komisyon toplantısında söylemiş bulunuyor.
Bu ve diğer haberlerden İsrail'in 2. Özgürlük Filosu'nu da engellemek için akla gelen ve gelmeyen birçok şeyi göze aldığı anlaşılıyor. Bunda da anlaşılan donanma, hava kuvvetleri ve başka unsurlar başrolü oynayacaklar. Bu bakımdan İsrail'in bu konuda geri adım atması şimdilik pek mümkün görünmüyor. Bunu böyle söylemek belki bazılarına ters gelebilir; ancak bunları da şimdiden bilmek gerekir. Özellikle de Türk hükümetinin bu konuda şimdiden çok iyi, ayrıntılı ve bütün ihtimalleri hesaba alan, bunların olması halinde nasıl ve ne şekilde davranılacağını şimdiden planlaması gerekir.
Ayrıca, 'Bu bir
sivil girişim. Biz bu işe karışamayız. Karışmayız.' demenin de pek bir anlamı bulunmuyor; zira Filo başkalarıyla birlikte bu ülkeden hareket edecek ve Filo'da Türk vatandaşları olacak. Bunları olabilecekler konusunda uyarmak, ilgili tedbirleri almak ve nihayetinde hangi şartlar altında olursa olsun bunları korumak hükümetin görevi elbette.
Daha
vakit varken, bunları düşünmek, gereğini yapmak, geçen yıl yaşanan acıları bir daha yaşatmamak, İsrail'in sürprizlerine karşı hem milli hem de milletlerarası planda hazırlıklı olmak konusu elbette hükümeti ilgilendiriyor. Başka türlü düşünmek mümkün mü?..