Cinnet ve barbarlıkta şeytanla yarışıyorlar.
Çözüm zemini oluşur da
PKK ve BDP'nin varlığı anlamsızlaşır diye ödleri kopuyor.
Güneydoğu'da normalleşmenin, huzur ve sükûnun yayılmasından çok korkuyorlar.
Doğadaki her şeyin daimi değişim içinde olduğu düşüncesinin filozofu Heraklitos, PKK-BDP ekseninin değişmeyen saldırganlığını görseydi bir kez daha düşünürdü.
Ellerinde molotoflarla
Başakşehir cemevine saldırdılar.
İskenderun ve Gemlik'te, YSK iptal kararıyla
Türkiye genelinde sokakları savaş alanına çevirdiler.
Bölgedeki
AK Parti bürolarına saldırdılar.
Çatışmak istemeyen
Hizbullah derneklerini ateşe verdiler, Yüksekova'da Ubeydullah Durna'yı öldürdüler.
Sonunda MHP'lilere bulaşmayı da başardılar. İstanbul'da BDP'li bir grupla MHP'li gençler arasında
kavga çıktı.
Bulaşmadıkları kimse kalmadı.
Cuma günü
vahşet Cizre'deydi.
Terör örgütü yandaşları Cizre'de imam hatip öğrenci yurdunu içindekilerle birlikte ateşe verdiler.
Bir çocuk ciddi bir şekilde yandı. İkisi hafif yaralandı.
Şükür ki zamanında müdahaleyle diğer çocuklar tehlikeden kıl payı kurtuldu.
Anlaşılan o ki BDP çevreleri bölgede kendi dışında başka bir siyasal düşünce kalmayıncaya kadar
İsrail yöntemlerini uygulayacak.
Kan ve gözyaşıyla kurmak istedikleri yapı totaliter bir sosyalist PKK cemahiriyesi.
BDP, bölgede kendi
terörist yöntemlerini paylaşmayan büyük
Kürt kitleleri açısından lokal bir İsrail yönetimi kurmaya çalışıyor.
İsrail'in Gazze'de masum Filistinliler'e yaptığı zulmü, PKK bölgede kendi yandaşı olmayan Kürtler'e yapacak.
İnsan öldürmek ve
yakmak gibi bir
özgürlük dünyanın hiçbir yerinde yok.
Öldürmeye ve çocukları yakmaya teşebbüs etme özgürlüğü de yok.
PKK'ya oy devşirmek için 12-13 yaşındaki öğrencileri yakma teşebbüsünü izah edebilecek bir insanlık perspektifi yok.
Hiçbir
devrimci düşünce bunu izah edemez.
Zerdüştlükle de izahı mümkün değil ey PKK bendegânları!
Murat
Karayılan, Kürtler'in esas dinlerinin Zerdüştlük olduğunu söyledi.
Terör örgütünün dini ile Kürtler'in dinini açıkça karıştırıyor Karayılan.
Velev ki öyle olsun.
Zerdüştlükte iyiliği Tanrı Ahura
Mazda, kötülüğü ise Ehrimen temsil eder.
Bu dinin ahlaki dinamikleri iyi düşünce, iyi söz, iyi iş üzerine kuruludur.
Şu durumda PKK
teröristleri yüzdükleri kan deryasında Zerdüştlüğün şeytanı olan Ehrimen'in piyonluğunu yapıyorlar.
Yoksa yıktıkları dünyalarla, yaktıkları canlarla taşıdıkları günahlardan bir
Nevruz ateşinin üzerinden atlamakla kurtulacaklarını mı zannediyorlar?
Ahura Mazda'ya da
ihanet ettiler.
Şeytanlara bile dudak uçuklatan
cinnetlere soyunarak özerklik talep edilir mi?
"Haklı sebeplerle" insan öldürmek gibi bir özgürlük olsaydı, Cizre'de öğrencileri ateşe veren şeytanları yakacak milyonlara da yol vermek gerekirdi.
Böyle bir cinnet özgürlüğü olsaydı ortada PKK ve BDP diye bir olgu da kalmazdı.
Ama demokratik devlet hukuk ve
demokrasi içinde hareket etmek zorundadır.
Terör örgütü gibi hukuksuz ve ahlaksızca hareket edemez.
Demokratik devlet, PKK-BDP eksenine karşı milletin ezici bir kısmında oluşan nefreti, hukuk ve demokrasi mecrasına kanalize eden, marjinal refleksleri absorbe eden bir yapıdır.
Bu yazıyı yazarken Cizre'deki öğrenci yurduna saldırı konusunda BDP'den Hasip
Kaplan haricinde hiçbir açıklama yoktu.
Hasip Kaplan ne diyor?
"Kesinlikle biz yapmadık. Sivillere yönelik saldırıları tasvip etmiyoruz" diyor.
Biz yapanları biliyoruz da...
Benim takıldığım Kaplan'ın ikinci cümlesi.
"Sivillere yönelik saldırıları tasvip etmiyoruz."
Yani askere ve polise ne yaparsanız yapın, onları yakın gitsin öyle mi?
Tuhaf ki BDP'li çılgın göstericileri halkın
linç etmesinden kurtaranlar da polis ve askerler.
Sırrı Süreyya ve
Ertuğrul Kürkçü Cizre'deki vahşeti, devrimci kimlikleri içinde eritebilirler mi bilmem ama Altan Tan'ın ne düşündüğünü doğrusu çok merak ediyorum.
İslam ırkçılığa lanet ediyor.
BDP ise Kürtler'i İslam'dan koparmadan tabanını genişletemeyecek.