Harp Akademileri Komutanı
Orgeneral Balanlı’nın ifade vermek için adliyeye gelmesinden,
Merkez Bankası’nın yurtdışından gelen
sermaye akımının azalmasını gerekçe göstererek döviz alım ihalelerinde günlük aldığı tutarı 50 milyon dolardan 40 milyon dolara indirmesine...
Uluslararası
Enerji Ajansı’nın henüz yayımlamadığı tahmini verilere göre, atmosfere salınan
sera gazlarının oranının geçen yıl tarihin en üst seviyesine ulaşmasından,
Almanya-
Hindistan ilişkilerindeki çok özel gelişmelere...
CHP’nin çok dikkat
çekici “Demokrasi Raporu”ndan, liderlerin artan günlük mitinglerine...
Dünyayı dipli köşeli gözledim...
Ama gözlerim nedense bizim medyanın suskun kaldığı
Suriye’deki gelişmelere takılı kaldı...
***
Cumartesi’yi Pazar gününe bağlayan gece Suriye tankları, ülkenin üçüncü büyük vilayeti olan Homs yakınlarındaki Rastan ve Talbise kentlerine girerek, elektrik ve
telefon bağlantılarını kesti, muhalefetin yoğun olduğu bu kentlerin dış dünya ile bağlantısını koparttı. Rastan ve Talbise kentlerinde güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu ölen ve yaralananlar oldu...
Ayrıca...
Pazar günü sabahın ilk saatlerinde ülkenin kuzeyindeki Deir el Sur kentindeki sekiz bin kadar gösterici de Rastan ve Talbise kentlerindeki güvenlik güçlerinin şiddetine maruz kaldı...
Buna rağmen,
Başkent Şam’ın varoşlarında ve diğer kentlerde de yeni
protesto gösterileri baş gösterdi.
***
Kısacası...
Beşar
Esad yönetimi, ABD ve AB’nin yaptırımlarına rağmen rejim karşıtlarına şiddet uygulamaya devam ediyor.
Öyle ki muhalefet, Suriye’de
Beşar Esad rejimine karşı bundan iki buçuk ay önce başlayan
protesto gösterilerinde yaklaşık bin kadar kişinin öldüğünü, 10 bin kadar kişinin de gözaltına alındığını açıkladı. Ülkeye
yabancı gazetecilerin, BM ya da
Kızıl Haç
yardım kuruluşu temsilcilerinin girmesine izin verilmemesinden ötürü rakamlar konusunda doğru bir saptamada bulunulamıyor.
***
Ordunun, kentlerin kuşatılmasına katıldığı, göstericilere ateş açanların ise vahşilikleriyle tanınan ve halkın “haydutlar” adını taktığı özel timler ve birlikler olduğu belirtiliyor. Özellikle Devlet Başkanı Beşar Esad’a bağlılık yemini etmiş olan, ordunun diğer birliklerinden daha iyi donanımlı ve Beşar Esad’ın kardeşi Mahir tarafından yönetilen bu cumhuriyet muhafızlarının merhametsizlikleri ile ünlü oldukları anlatılıyor.
Suriye’yi yakından tanıyan
İngiliz gazeteci Robert Fisk, emirleri ölesiye yerine getiren bu birlikler konusunda, “Beşar Esad’ın babası, olağanüstü hâl ilan etmiş ve orduyu halkın bastırılması yönünde eğitmiştir. Esad’a bağlı subaylar, örneğin
Mısır ordusunun hiçbir zaman yapmayacağı bir şeyi yapmaya, kendi halkına ateş açmaya hazır kişilerdir” diyor... Nitekim El Cezire Televizyonu, bir hastanenin önünde yerde yaralı yatan beş Suriyeli askeri görüntülemiş, bazı görgü tanıkları, muhaliflere ateş açmayı reddeden bu askerleri kendi arkadaşlarının vurduğunu kameralar önünde anlatmışlardı.
***
Benim Suriye konusunda iki gelişme çok dikkatimi çekti... Bunlardan birincisi Suriyeli meslektaşı
Velid Muallim ile bir
telefon görüşmesi yapan
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un, ilkesel olarak Suriye konusunu BM
Güvenlik Konseyi’ne getirme niyetinde olmadıklarını kamuoyuna duyurması oldu...
Türkiye açısından da çok önemsediğim ikinci gelişme ise
Amerikan Washington Post Gazetesi’nin, Suriye rejiminin göstericilere
baskı uygulamasına
İran’ın
destek verdiği iddiasını ortaya atması oldu... İran’ın Suriye’ye sadece
silah ve donanım vermekle yetinmediği, aralarında “El-Kuds” adındaki seçkin birliklere bağlı askeri eğitmen ve danışmanların da bulunduğu personelini, ayrıca dinleme araçlarını da Suriye’ye gönderdiği, gazetenin Amerikan kaynaklarına dayanarak verdiği haberde yer aldı.
***
Anlaşılan, İran’ın,
Irak ve Lübnan’dan sonra Suriye’de de satranç hamleleri ustalıkla devam ediyor... Ne ki hem
Ankara, hem de Türkiye bu gelişmelere adeta sağır... Çok yakın bir geçmişteki çok önemli gelişmelerin çok etkili adımları atılırken kayda geçsin istedim...
“Seçim vardı, duymadık” demeyin.