Sezen
Aksu büyük bir
sanatçıdır... Ülkemizin yüz akıdır... Sorumlu ve sağduyulu bir insandır.
Bunları çoğaltabiliriz.
Şairdir de...
Şiir nedir, mecaz nedir, imge nedir, eğretileme nedir biliyorsanız, oturup bir de bu nazarla bakın yazdığı
şarkı sözlerine... Adı “
şair”e çıkmış birçok isimden daha yetkin olduğunu göreceksiniz. Geleneğe sırtını dönmüş, “
miras”la ontolojik sorunlar yaşayan, müktesebatına ve cirmine bakmadan Eliot’la kafa bulan
Özdemir İnce’den daha iyidir mesela... 70 kuşağının “
devrimci tüfekler”inden de iyidir.
Bir kusuru var:
Kültürel iktidarın mümessilleriyle aynı paydada buluşmuyor.
Mesela, referandumda “
evet” denilmesi gerektiğini beyan ettiği için, seçkin mümessillerin ağır saldırısına uğradı...
Hurşit
Tolon gibilere göre zaten “vatan haini”ydi, bizi bu toprakların kültürüyle buluşturduğu için
imha edilmeliydi...
Daha da büyük bir suç işlemiş, referandumda oyunun rengini belli etmişti... Bu cürmünün (!) bedelini de CHP’li
Süheyl Batum ödetti: “Sazan” dedi...
Dün, bir internet sitesinde, yine önemli bir sanatçı olan Ajda Pekkan’ın
Devlet Bakanı Egemen Bağış’a demiş bulunduklarını okuyunca, “Saldırının mihverine bu kez Ajda Pekkan’ı oturtacaklar” dedim.
Dediğim gibi de oldu.
Bu kez, saygın, efendi, yüzünden “empatik” gülümsemesini eksik etmeyen tarafsız gazeteci
Uğur Dündar kafa çıkardı ve hiç de kendisine yakışmayan ifadelerle ağır bir istiskal girişiminde bulundu.
İnternethaber’in haberi...
Kendisinden dinleyelim: “Bunlardan sanatçı falan olmaz. Yalakalığın kitabını yazıyor adeta. ‘
Allah sizi başımızdan eksik etmesin’ diyor. Sanatçı dediğin bu kadar yalaka olamaz. Sanatın bu kadar alçaldığı başka bir durum var mıdır? İnsan dinlerken, okurken utanıyor.”
Öyle ya, Sanatçı dediğin CHP’ye oy verir.
Beyaz Türklerle omuzdaş olur.
Bazı
darbeleri destekler.
Bazı bürokratlara “serenat” yapar.
Uğur Dündar’ı severim... Fikren örtüşmeyiz ama hakkında kötü düşünülmesini, kötü yazılmasını istemem.
Refikası hanımefendiyle ilgili belden aşağı imalara ilk sert tepkiyi ben vermiştim. Bugün de olsa, aynını yaparım.
Madem konu “sanatçı yalakalığı”dır ve “tarafsız gazeteci” Uğur Dündar bundan rahatsızlık duyuyor, nazarını biraz da “darbe yalakalığı” yapan sanatçılara yöneltse diyorum.
Bunlardan bazılarını haber sunduğu stüdyoda ağırlıyor...
Bazılarıyla da ileri derecede ahbaplığı var.
Mesela, “Darbeler çok iyi olmuştur... 27
Mayıs ve 28
Şubat çok iyidir, 12
Mart ve 12 Eylül’ü de hoş görebiliriz” diyen
Tarık Akan hakkında ne düşünüyor? “
Yaşar Büyükanıt darbe yapsın, sokağa çıkıp davul çalacağım” diyen Ferhan Şensoy’u nereye oturtuyor? Ergenekoncularla kol kola girmiş sanatçıları nasıl konumlandırıyor? Kılıçdaroğlu destekçilerine hangi sıfatı uygun görüyor?
Bunları dinlerken ve izlerken de utanıyor mu, “sanatın alçaldığını” düşünüyor mu?
Uğur Dündar’a yakışmadı...
Belki de yakışmıştır...
Belki de herkes Uğur Dündar gibi düşünmek, Uğur Dündar’ın oy verdiği partiye oy vermek, hayatını “Uğur Dündar’ın doğrularına” göre tanzim etmek zorundadır...
NOT:
Ressam
Bedri Baykam,
Kürtler aleyhinde ağır sözler sarfeden “Türk Solu” dergisiyle, sırf bu sözler nedeniyle yollarını aşırdığını ve bu durumu ilk kendisinin eleştirdiğini söylüyor. Duyururum...