Kaset skandalı
Cihan Paçacı, Deniz
Bölükbaşı gibi saygın isimlerin de yer aldığı 6 MHP’linin daha
istifasına yol açtı.
CNN Türk’te Şirin Payzın’ın “Ne Oluyor?” programında “etik” yönden savunulması olanaksız
kasetlerin MHP’nin milliyetçi-muhafazakâr tabandaki etkilerini tartışmıştık. O tabanın siyasal davranışlarını tanıma iddiasındaki kimi yorumcuların aksine, MHP’nin “baraja takılma” riski açısından kasetlerin istenmedik sonuçlar doğurabileceğini savunmuştuk.
Sonuçta AKP gibi MHP tabanında da Türk-
İslam sentezinin etkileri sürüyor. Aile değerleri başta muhafazakârlık tanımına giren ölçütler korunuyor. Dolayısıyla “
telefon ve ortam dinlemesi, görüntü kaydı” gibi
özel hayata saldırı niteliğindeki utanç verici yöntemlere karşı çıkılırken, ne denli mağduriyete yol açarsa açsın sorunun “etik” boyutu da kaçınılmaz olarak MHP’yi bir karara zorlayacaktı.
Nitekim adı geçenler dün “partilerine zarar vermemek” için istifalarını açıkladılar.
Devlet Bey’i rahatlattılar!
2011 seçimleri gelecekte liderleri ve adayları yerinden eden “kaset skandalları”yla anılacak.
CHP’de Deniz
Baykal, onca yıllık genel
başkanlık kariyerine, eski özel
kalem müdiresiyle ilişkisini görüntüleyen bir kasetin internette yayınlanması sonucu
veda etmek zorunda kalmıştı. Kemal Kılıçdaroğlu’na liderlik yolu o sayede açıldı.
12 Haziran seçimlerine “beş kala” bu kez “Farklıülkücüler” adlı bir
site üzerinden MHP’li adaylar kasetler nedeniyle istifa ettiriliyor.
MHP lideri Bahçeli’nin kasetler nedeniyle “
okyanus ötesi”ne gönderme yaptığı günlerde ABD’de de bir skandal koptu.
IMF Başkanı Strauss-Kahn, NewYork’ta Gineli bir kadına
otelde tecavüzden tutuklandı. Cezaevine konuldu, birkaç gün sonra yüksek kefaletle serbest bırakıldı.
Kahn Fransa’da Sosyalistlerin Sarkozy’nin karşısına çıkaracakları güçlü başkan adayıydı.
Otel skandalından sonra bu şansı kalmadı.
IMF Başkanlığı’ndan da istifa etti.
Kamusal görevler ve
siyaset gibi topluma örnek olmayı gerektiren hizmetlerin “özel hayat”a kimi sınırlar koyduğu gerçeğinden hareketle Batı
Avrupa, ABD gibi ülkelerde bu tür skandalların medyaya yansıması halinde “istifa” kaçınılmaz oluyor. Kamuoyu bunu bekliyor.
Türkiye’de alışkın olmadığımız şekilde üst üste patlayan “kaset skandalları”nda ayrıca sorgulanması gereken bir nokta var. İnsanların özel yaşamları, sesli ya da görüntülü nasıl ve kimler tarafından takibe alınıyor?
Kasetler, partilerin içindeki mücadelenin sonucu olarak mı ortaya çılarılıyor?
Yoksa,
iktidar odaklı “merkezi” bir dinleme sistemi George Orwell’in “Big Brother”i gibi herkesi gözaltında mı tutuyor?
Kamuoyu bu sorulara
yanıt arıyor.
CHP ve MHP siyasi yönden üzerlerine düşeni yaptılar. CHP’de lider değişti. MHP’de adaylar çekildi. Sıra AKP Hükümeti’nde. Onlara düşen görev de bu “komplolar”ı kuranları ortaya çıkarmaktır.