Yok böyle bir şey. Bu mesleğe 25 yıl önce başladığımda, gün aşırı
yalan haberlerin sayısını tutturamazdım ve hep yanılırdım.
Sonraki günkü yalan haberler, bir önceki günden daha fazla olurdu. Ve bu durumu Anadolu’nun değişik illerinde çiçeği burnunda bu işi yaparken hep yaşardım.
Bugün ise; ‘hadi az buçuk düzeldik, insanlar artık alternatif yayınlar sayesinde birazcık vicdanlı davranabiliyor’ kanaatine varmışken, hala aynı mantığın hakim olduğu ve bazı meslektaşların bu işe devam ettiğini – yalan haber ve yaftalama yapmak gibi- görmek şaşırtmaktan öte beni üzüyor.
Cumhuriyet ve
Habertürk gazeteleri, Telekominikasyon İletişim Başkanlığı ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun
İnternetin filtrelenmesi yönündeki girişimlerini, 'internete
sansür emri' başlığı ile
Fethullah Gülen Hoca efendiye bağladı.
06.05.2011 tarihli sayılarında birer sayfa ayıran gazetelerin söz konusu haberde aynı dili kullanmaları dikkat çekerken, Fethullah Gülen’in internet konusunda birkaç hafta önce söylediklerini, delil olarak ileri sürdüler.
Üstelik söz konusu haberde bir cümle var ki evlere
şenlik.
Habertürk Gazetesi’nin haberinde başlayan cümlede;”Fethullah Gülen, ABD’den gönderdiği son videoda, ‘
kontrol edilmeli’ dediği interneti şu şekilde tanımladı:”Şimdi herkes, internet denen devvar u gaddarın elinde de bir
oyuncak ve bu sihirbazın bir piyonu halini almaya başladı… Vicdana kezzap döküp insan hissiyatını köreltmekte; gençleri iffetsizliğe düşürüp haramlara alıştırmakta” dediği yer alıyor.
Bir kere ‘Fethullah Gülen ABD’den son gönderdiği videoda’ cümlesi tam bir aymazlık örneği.
Ayrıca ne zamandan beri aileye ve bireye yönelik olumlu tavsiyeler internet sansürcülüğü anlamına geliyor? Nasıl bir mantık bu?
Ki Fethullah Gülen hoca efendi, zaman zaman bulunduğu ortamda sorulan sorulara cevap veriyor, sevenlerine sohbet ediyor ve onlara insan kalmanın ve insanca yaşamanın kodlarını söylüyor. Konuştuklarını da video yapıp bir yerlere göndermiyor.
Cumhuriyet Gazetesi'ndeki (06.05.2011) haberde ise;
"Gülen'in vaazlarında internetin denetim altına alınması için ortaya koyduğu gerekçeler ile AKP hükümetinin gerekçelerinin tamamen örtüşüyor olması 'internete F tipi müdahale yapılıyor' yorumlarını da beraberinde getirdi. Gülen'in son olarak geçen ay internete konan 35 saniyelik videosunda adeta internetin denetim altına alınması talimatı verir gibi konuşması dikkat çekti. Konuşmasında "Günümüzde bu bilgisayar oyunları filan. Bu internet kafeler filan buralarda olan şeyler, bu mevzunun da böyle bağlayıcı kanunu kuralı yok" dediği öne çıkarılıyor ve özellikle AKP ile Gülen hoca efendi’nin ileri sürdüğü gerekçelerin örtüştüğü vurgusu öne çıkarılıyor.
Ki haberlerinde doğruluk payı olsun. Yemezler beyler, baylar.
Bu cümlede bir düzeltme daha yapayım. Fethullah Gülen Hoca efendi 35 saniye konuşmaz.
Sohbetleri yarım saatten fazla sürer.
Aynı haberin devamında Fethullah Gülen Hoca efendi’nin;
“Bu problemin çözümü, teknolojiye tamamen karşı çıkmak değildir. Asıl mesele; teknolojiye ve ürünlerine hâkim olup onları doğru şekilde kullanmaktır. Türkiye’deki birtakım psikologlar ve pedagoglar bu problemin üzerinde durmalılar. Onların ortaya koyduğu projeler RTÜK ve Milli Eğitim Bakanlığı gibi kurumlara sunulmalı ve bir toplumu kurtarıcı müşterek planlar oluşturulmalı. En azından internette zararlı yerlere ulaşmanın önü kesilmeli; Milli Eğitim Bakanlığı ve RTÜK gibi kurumlardan vesika alınması sağlanmalı.” İfadelerinin suç ve internete sansür emri gibi lanse edilmesi ise gazetecilikten öte, bildik ve tanıdık bir zihniyetin olayları çarpıtmasından başka bir şey değil.
Sahi çok bilmiş bazı meslektaşlar soruyorum sizlere; sizlerin bir ailesi bir çocuğu yok mu? İnternette dolaşırken, hatta bir haber ya da çocuğunuz için bir ödev konusunda araştırma yaparken ilgisiz ve pornografik bir resim karşınıza çıkmasından rahatsız olmuyor ve de yüzünüz kızarmıyor mu, bunun mantıklı şekilde çözülmesi doğru değil mi?
Ve bu haberleri yaparken vicdanınız sızlamıyor mu?
Eğer bu sorulara cevabınız; “bizim derdimiz ailemizi/çocuğumuzu tehdit eden internet değil, bizim derdimiz Fethullah Gülen üzerinden traj ve populerlik ya da ona çamur atmak” diyorsanız, onu vicdanlara
havale etmekten başka çare yok diyorum.
Kalkıp bu tavsiyeleri, Cumhuriyet ve Habertürk Gazeteleri’nin; TİB’in ve BTK’nın internette filtreleme işlemine 3 gün sonra başladığını ve yasak emrini ‘Fethullah Gülen verdi’ diye, birer sayfa haber yapmılmasını ise ne vicdanla veya ne de medya etiği ile açıklamalarını beklemek ise sadece saflık olur.
Çok bilmiş bazı meslektaşlarımızın, nedir bu Fethullah Gülen düşmanlığı, Hem Fethullah Gülen’in böyle tavsiyelerde bulunması neden rahatsız eder siz beyleri? Anlamak mümkün değil.
Olsa olsa bu tavrın adı gazetecilik değil,“devvar u gaddar (durmadan dönen ve çok zulmeden) olur”, pek sayın bazı gazeteci arkadaşlarım.
[email protected]
http://twitter.com/maomazhar