"Bir suçsuz" mahkûm olacağına "bin suçlu" dışarıda gezsin denir ya.
Doğrudur ama gerçekçi değildir.
Bu sözü her duyduğumda o dışarıda gezen "bin suçlu"nun o tek suçsuzu nihayetinde yok edeceğini, böylece ortada tek bir masumun da kalmayacağını düşünürüm.
Bu sefer farklı oldu.
Bir suçluyu yakalamak için 1 milyon masum insan öldürüldü.
Usame Bin Ladin'in yakalanması uğruna 1 milyon masum insan can verdi Irak'ta ve Afganistan'da.
Hem de
yargılanma gibi bir lüksü bile göremeden.
Ya su yolunda kırılan Bin Ladin?
ABD, geçen yılın ağustos ayından beri Ladin'in evini izlemeye almış.
ABD'nin Ladin'i sağ yakalama,
sorgulama ve yargılama imkânı vardı. Ladin kaçırılıp ABD'ye götürülebilirdi.
Böylece ABD, diline pelesenk ettiği ve tüm dünya ülkelerine ezberlettiği "dini motifli
terör"ün
ölümcül
markası
El Kaide'nin
örgütsel yapısı, unsurları ve konuşlandığı bölgelerle ilgili bilgi alma imkânına da kavuşacaktı.
Ama ABD
Ulusal Güvenlik yetkililerinden birisi Reuters'e yaptığı açıklamada, operasyonu yapan ABD özel kuvvetlerine yakalama değil öldürme talimatı verildiğini söyledi.
Amaç sadece intikam almak.
Ladin ne kadar cani, ne kadar
terörist olursa olsun, öncelikle ve imkân varken sağ ele geçirilmesi gerekirdi.
Silahsız olan Ladin'le birlikte oğlunun ve oradaki kadının da öldürülmesi gerekiyor muydu bilinmez.
Peki, 11
Eylül saldırılarını gerçekten Ladin mi yaptırmıştı?
Hatırlarsanız
11 Eylül saldırılarından sonra Bin Ladin yaptığı açıklamada, saldırıyı kendilerinin yapmadığını ama yapan her kimse onları takdir ettiğini söylemişti.
ABD, İkiz Kuleler'de 3500 kişiyi öldürdüğünü iddia ettiği Ladin'i öldürdü.
Ama biz 40.000 kişinin ölümüne
imza atan, hâlâ da talimat veren Öcalan'ı öldürmedik. Yargıladık.
Hâlbuki Öcalan'ı 1999'da Kenya'da paketleyen CIA, Türkiye'ye Öcalan'ın dirisini değil cesedini teslim etse Türkiye'den umduklarını yine alamaz mıydı?
Alırdı ve Türkiye'yi yine sevindirmiş olurdu.
Demek ki Öcalan'ın dirisi lazımdı ABD'ye.
11 Eylül 2001 saldırısına kadar El Kaide
terör örgütü diye bir şey duyan var mı?
11 Eylül'e kadar Usame Bin Ladin'in hiçbir popülaritesi yokken Ladin'i tüm dünyada "wanted" refleksiyle meşhur eden ve başına milyonlarca dolar
ödül koyan ABD'ydi.
10 yıl sonra Ladin'i öldüren de ABD'ydi.
İşte ABD bu 10 yıldaki
Ortadoğu manevralarını Bin Ladin'e borçlu.
Ladin'in dirisini 10 sene kullanan ABD, belli ki bundan sonra da ölüsünü kullanacak.
Zaten Ladin'in gerçek ölüm fotoğraflarının hâlâ yayınlanmaması, Obama'nın bu işi zamana yayacağını, uzatmalı bir zafere dönüştüreceğini gösteriyor.
Obama, Ladin'in ölüsünü hem iç politikada hem de dış politikada azami randımanla kullanacak.
Peki, El Kaide ne olacak?
El Kaide diye bir örgüt olduğuna hâlâ inanmıyorum.
Bugün dünyanın en güçlü terör örgütü LTTE yani Sri Lanka'daki ayrılıkçı Tamil Kaplanları'dır. Geçmişi 1973 yılına hatta daha da önceki yıllara dayanır.
Büyüklüğünün sebebi dünyada hava (hava kaplanları) ve
deniz gücüne (deniz kaplanları) sahip tek terör örgütü oluşudur.
Bugün Tamil Kaplanları,
Aydınlık Yol Savaşçıları, IRA, ETA, JKO, AUM gibi dünyaca bilinen ve kabul edilen terör örgütlerinin tüm
teşkilat yapısı, amaç ve ideolojileri, ilişkileri, geçmişleri istihbarat servislerince bilinmektedir.
Hal böyleyken 2001 yılına kadar El Kaide'nin esamesi okunmuyor.
Ama 2001 yılı 11 Eylül'ünde, ABD gibi 26 istihbarat servisine sahip
elektronik istihbaratın beyni olan süper gücü kalbinden vurup 3500 kişinin ölümüne sebep olarak sahneye çıkan bir El Kaide var.
El Kaide ne zamandan beri hayattaydı da bu derece etkili
eylemler yapabilme kapasitesine sahip oldu?
11 Eylül'de İkiz Kuleler'e çarpan ve "radikal İslamcı El Kaide militanı" denilen kişilerin
alkol limitlerini aşacak derecede bar ve eğlence tutkunu olmalarını kim açıklayabildi bugüne kadar?
El Kaide'nin hangi somut siyasal hedefi amaçladığı hâlâ muamma.
Örgütün merkezi bir coğrafi etkinlik alanı yok.
Kadro ve örgüt hiyerarşisi hakkında hâlâ net bir tablo yok.
Türk istihbarat servislerinin sağ yıkıcı faaliyetler tablosunda 11 Eylül saldırısına kadar El Kaide diye bir örgüt veya grup yok.
Bütün dünya El Kaide'nin eylem alanı. Ama örgütün kendisi hiçbir yerde görülmüyor ve bulunmuyor.
Müslüman Kardeşler Örgütü liderlerinden
Mehdi Akif, 2005 yılında
Cumhuriyet Gazetesi'yle yaptığı röportajda;
"El Kaide diye bir örgüt yok. ABD, hedeflerine ulaşmak için El Kaide diye bir grup uydurdu" demişti.
Bu tabloya terör ve istihbarat perspektifiyle bakılınca görünen;
El Kaide'nin ABD patentli bir marka olduğu...
Varlığını gösterme ve
propaganda yapma külfetini ekarte eden bu meşhur marka altında toplanmanın pek çok radikal eylemcinin işine geldiği...
El Kaide'nin ABD'ce hasım paradigma, marjinal dini motifli terör gruplarınca da sempati toplayan bir paradigma haline dönüştüğüdür.
Ama dini motifli marjinal akımlar için sembol olan Ladin'in öldürülmesiyle bundan sonra sanallıktan gerçekliğe dönüşen bir oluşumla karşılaşabiliriz.