Akaryakıt fiyatları sürekli artıyor. Bu artışın nedeni, dünya
ham petrol fiyatlarındaki süratli yükselişe bağlanabilir. Çünkü, Libya'da isyanın ardından ham petrol fiyatları hızla artmaya başladı. Ve Libya'daki durum karmaşıklaştıkça da ham petrol fiyatlarındaki bu artış sürüyor. Gerçi petrol üretiminde Libya'nın pek de öyle önemli bir payı yok ama spekülatörler Libya'yı bahane edip fiyatları yükseltmeye devam ediyor.
Peki ham petrol fiyatlarını etkileyen başka faktörler var mı? Var.
Amerikan Merkez Bankası'nın izlediği gevşek
para politikası da ham petrol fiyatlarını yukarı doğru ittiriyor. Konu kendisine sorulduğunda, Amerikan
Merkez Bankası Başkanı
Ben Bernanke "ham petrol fiyatlarındaki artışın Amerikan para politikasından etkilenmediğini, gelişmekte olan ülkelerin hızlı
büyümelerinden kaynaklandığını" ileri sürüyor ve "gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızlarını ABD olarak
kontrol edemeyeceklerini" söylüyor ama gerçek öyle değil.
Gelelim ham petrol fiyatlarındaki artışın
Türkiye ekonomisine etkisine... Ham petrol fiyatlarındaki artış, enerji hammaddesi
ithal eden Türkiye'yi de olumsuz etkiliyor. Çünkü küresel
dış ticaret hadleri Türkiye aleyhine değişiyor. Yani Türkiye'nin
ihraç ürünlerinin fiyatları artmazken, ithal ettiği enerji hammaddelerinin fiyatları sürekli yükseliyor. Dış ticaret hadlerindeki aleyhimize bu gelişme, dış ticaret dengesini bozuyor.
Ayrıca ham petrol fiyatlarındaki artış, Türkiye'de özellikle orta ve düşük gelirli otomobil sahiplerini ve yolcuları da olumsuz etkiliyor. Çünkü 95 oktan benzinin litresinin 4 lira 30
kuruşa dayanması,
aile bütçelerinden akaryakıta ayrılan kısmı çoğaltıyor.
Peki benzin fiyatları düşürülebilir mi? Evet düşürülebilir. Çünkü akaryakıt dağıtım firmaları toplu alım yapan kulüp üyelerine yüzde on seviyesine ulaşan oranlarda
indirim yapıyorlar. Bu indirimi şirketlere yapabilen dağıtıcı firmalar, bu indirme rağmen kâr elde ettiklerine göre vatandaşa da aynı indirimi yapabilirler. Anlayacağınız şirket kartlarına uygulanan indirim nedense bireysel tüketiciden esirgeniyor. Halbuki vatandaş da 95 oktan benzini yüzde 10 indirimle 4 lira 30 kuruş yerine, 3 lira 87 kuruşa alabilir. Böylece 50 litrelik bir
depo 215 lira yerine 193 liraya dolar. Dolayısıyla her depoda 22 lira vatandaşın cebinde kalır.
Bir başka konu ise
rafineri firmaları... Doğrusu onlar da iyi bir
stok yönetimi yapmıyorlar. "
Petrol fiyatları artacak" düşüncesiyle 2008'de yüksek fiyattan alım bağlantıları yaptılar. Ardından fiyatlar gerileyince, uğradıkları zararı vatandaşın sırtına yüklemeye çalıştılar. Hatta geçmiş 15 günlük brent ham petrol fiyatlarına göre hesaplanan akaryakıt fiyat formülünü bile değiştirmeyi
teklif ettiler.
Petrol üreticisi
Kuzey Afrika ve Ortadoğu'nun
halk hareketleriyle sarsıldığı bir dönemde, bizim rafineri ve dağıtım firmalarının, Türkiye halkına karşı artık insaflı olmalarında ve vatandaşın daha
ekonomik akaryakıt kullanması için akılcı çalışmalarında fayda var. "Nasıl olsa bireysel tüketiciye sahip çıkan yok" düşüncesiyle, sürekli verimlilikten bahsedip bugüne dek verimli olmak gibi bir dertleri olmadı. Ama bundan sonra böyle bir dertleri olmalı.