İnternetin denetimi de siyasi içerikli bir olgudur...


Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu (BTK) Başkanı Tayfun Acarer yoğunlaşan "İnternete sansür geliyor" haberleri üzerine yaptığı açıklamada şöyle demiş: "Yönetmeliğin şubat ayında yayınlanmasına rağmen mayısta tartışılmasına anlam veremiyorum. Eğer bir sansür iddiası varsa neden bunu söylemek için 2.5 ay beklendiğini merak ediyoruz. Konunun şimdi gündeme getirilmesinin nedeni konusunda yorum yapmayacağım ama şubatta alınan bir kararın mayısta gündeme getirilmesinin nedeni bence siyasi. Başka bir izahını yapamıyorum." Bu kadar önemeli bir kamu kuruluşu başkanının Türkiye gerçeklerine Fransız kalmasını anlamak kolay değil. Bundan bir ay sonra bir genel seçim var. İletişimin de kapsamında olduğu tartışmaların nedeninde "Siyaset"in bulunmaması mümkün mü? Özgürlüklerin kapsamı siyasi bir mesele değil midir? Bu sadece internete girmenin devlet denetiminde olmasına ilişkin tartışma ile bitmiyor ki? Her yerde siyaset var Basılmamış kitapların toplatılması üzerindeki tartışmalarda da siyaset var, tutuklulukların mahkûmiyetin yerine geçmesi durumunun tartışılmasında da var siyaset. Seçime bir ay kala İzmir'deki CHP'li belediyelere yolsuzluk iddialarına dayalı olarak polisin baskın yapması tartışılırken, bu siyaset dışı bir durum mu oluşturuyor sanki? Veya üniversitelere giriş için oluşturulan merkezi sınav sisteminin her gün yeni bir fiyasko haberine konu olmasının ve bu sınavların düzenlenmesinin sorumlusu olan kişinin hâlâ görevinde kalmasının siyaset dışında tutulması mümkün mü? Aynı şekilde bir heykel için Başbakan "Ucube" dedikten sonra o heykel seçim atmosferinde belediye tarafından parça parça tahrip ediliyorsa, bu olayı nasıl siyaset dışında tutabilirsiniz? İstanbul'a 2'nci Boğaz Projesi ne kadar siyasi içerikli ise, internete sansür tartışmaları da siyasidir. Paketli internet Ayrıca bu tartışmalar yeni başlamadı. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu tarafından hazırlanan ve 23 Şubat 2011'de yayınlanan "İnternetin Güvenli Kullanımı Yönetmeliği" yayınlandığı günden beri bu tartışmalar yapılıyor. Bu tartışmalar hem internete girmekte "Paket" seçimleri sunulması üzerine, hem de hosting firmalarına 138 kelimelik bir yasaklar listesinin gönderilmesi ile hızlandı. Son olarak da "Ekşi Sözlük"ün kurucusu Sedat Kapanoğlu'nun yaptığı açıklama ile "Sansür uygulaması başladı mı" mı endişesi zirveye çıktı. Buna göre 21 Nisan'da Kurul bir yazı ile hosting şirketi "sadecehosting"i uyarmış ve "Sonlandırılacaklar" listesine "sourtimes. org"u da eklemişti. Bu aynı zamanda Ekşi Sözlük'ün de yasaklanması anlamına geliyordu. Çünkü "sourtimes.org" adresine girildiğinde zaten Ekşi Sözlük'e yönleniliyordu. Fatura siyasi iktidara Kurul Başkanı Acarer'in dünkü açıklamasında "Her adımımızda acaba sansür mü diyecekler diye düşünür hale geldik" şeklinde konuşması, bana göre olumlu bir gelişmedir. Kamu adına oluşturulan kurullardakilerin veya kamu yetkisi kullanan savcıların, polislerin attıkları her adım ve aldıkları her karar sonuçta siyasidir ve olumsuz her gelişmenin faturası doğrudan siyasi iktidara ve Başbakan'a kesilmektedir. Ayrıca bir kurula girip "Bu müstehcen, bu edepli" demek için ne kadar porno yayın varsa bunların hepsini izlemeye çalışmak da gerçekten yorucu bir iştir. "Denetleme" gerekçesi ile de olsa bu işi devamlı yapmak kişilerin dünyaya ve insanlara bakış açılarında sapmalara sebep olmaz mı?
<< Önceki Haber İnternetin denetimi de siyasi içerikli bir olgudur... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER