11 Eylül 2001’de kim, ne yazmıştı?


Dünya Ticaret Merkezi ile Pentagon’un terör tarafından hedeflenmesi, en çok silahçıların işine gelen bir çılgınlık olarak gözüküyor. Nitekim teröre karşı NATO’nun harekete geçmesi, terörün ortak düşman ilan edilmesi de bunu doğruluyor. Küreselleşmenin ivmesi arttıkça, dünyadan yükselen çığlıklar da çoğalıyor. Feodal Dönem’den Sanayi Dönemi’ne geçerken de insanlık büyük acılar yaşadı. Sanayi Devrimi’nin insanlığa kazandırdığı refah ve özgürlük kan ve gözyaşı ile büyüdü. Bugün ise muhakkak ki Sanayi Devrimi’nden çok daha derin, kalıcı ve büyük bir dönüşüm yaşanmakta. Eskinin kalıpları tuz buz oldukça, buna uyum göstermekte zorlananların da yaşam çileleri büyümekte. Teknolojinin gelişmesi sayesinde artık kendisine ihtiyaç duyulmayan yığınların çaresizliği arttıkça, küreselleşme süreci kollektif bir cinnetin hedefi haline gelmekte. Küreselleşmenin simgesi Amerika Birleşik Devletleri psikolojik izlerini kolayca silemeyeceği çok ağır bir tepki yumruğu yedi. Bu olayın planlayıcıları, tetikçileri ve bundan medet umanlar daha önceki olaylarda olduğu gibi anında deşifre ediliyor. Ancak, bu girişim, çağ değişiminin tüm sıkıntılarını yaşayan yeryüzünün bu değişime uygun zeminini daha sağlıklı bir hale getiremiyor. Terör ile mücadelenin daha kalıcı ve etkili olması küreselleşmenin nimetlerinin yanında külfetlerine de çok daha fazla dikkat etmeyi gerektirmekte. Galiba bundan sonra ‘umutsuzluğun kamikazeleri’, onları üreten ortam ve onların çaresizlikleri çok daha fazla gündemde olacak. *** Aynı Sanayi Devrimi gibi, küreselleşme de ertelenemez bir insanlık süreci. İnsanlığın geniş perspektiflerinden bakınca, bu olayın da zemzem kuyusunu kirleten unutulmazlar listesinin baş sıralarında yer alacağı ama değişim, yenileşme ve özgürleşme sürecini kesemeyeceği açıkça gözükmekte. Paranın dolaşım yollarını izlemek, olayların çözümünü nispeten kolaylaştırıyor. Amerikan ekonomisi uzun bir süredir bilgisayar sektörünün egemenliğinde yol alıyordu. Savunma sanayinin yıldızı epeydir sönmüştü. Son iki yıldaki artışı bir yana koyarsanız, silahlanma sürekli hız kaybediyor. Beyni model alan yeni teknolojilerin başarısı ‘asker değil tüccar devletlerin’ çoğalıp serpilmesine bağlı. Sistem, ülkelerin hem zenginleşmesini hem özgürleşmesini istiyor. Zenginleşmek için piyasa ekonomisini, özgürleşmek için de demokrasiyi çare buluyor. Nitelikli bireysellik için de insan haklarını gerekli görüyor. Kaynaklarını akıllıca kullanan, toplumsal sorunlarını demokratik kanallara aktararak en maliyetsiz biçimde çözüp huzurunu sağlayan, insan haklarına saygılı davranarak bireylerin gelişimini hızlandıran bir yapılanma, dünyanın en nitelikli teknolojilerine de büyük bir talep yaratacak diye düşünülüyor. Ne var ki bu gelişme, teknolojik gelişmenin hızına uyum sağlayamayan toplumsal değişme nedeniyle sıkıntı geçiriyor. Boşluğu ise silah sektörü doldurma amacında. Bush da bu kesimlere çok daha yakın. Dünya Ticaret Merkezi ile Pentagon’un terör tarafından hedeflenmesi, soğukkanlı bir şekilde bakınca, en çok silahçıların işine gelen bir çılgınlık olarak gözüküyor. Nitekim teröre karşı NATO’nun harekete geçmesi, terörün ortak düşman ilan edilmesi de bunu doğruluyor. Bilgisayarlaşma duramaz, ama savunmaya karşı tartışmasız üstünlüğünü bir zaman için eskisi kadar sürdüremeyebilir.” *** “Küreselleşmeyi hazmedemeyen dünya cinnet geçiriyor” başlıklı, özetleyerek aldığım bu yazıyı on yıl önce, hemen 11 Eylül ertesi yazmışım... Usame Bin Ladin öldürülünce, acaba o dönem kim ne yazmıştı diye merak edip, bu merakı kendimden başlayarak gidermek ve tutarlılık gereği sizlerle paylaşmak istedim...
<< Önceki Haber 11 Eylül 2001’de kim, ne yazmıştı? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER