"Terörü yeniden azdıracaklar galiba" dedi dostum. "Üsame çoktan öldü, başka hesapları var, öldüğünü ondan ilân etmiyorlar" tezinin sahibi olduğu için kendisine daha dikkatle
kulak verdim. İlk günün tepkilerini
Amerikan medyasından, bize yansımalarını dünkü gazetelerden izleyince haklı olabileceği düşüncesindeyim...
Sovyetler Birliği'nin
Afganistan işgalini, Soğuk Savaş'ı sona erdirme amaçlı büyük bir fiyaskoya dönüştürmeyi kafasına koymuş ABD'nin bir projesiydi Üsame bin Laden...
Yemen asıllı kalabalık bir Suudlu ailenin fazla insan içine çıkmayan oğluydu Üsame; ailesinin inşaat işlerinden kazandığı parayla hayatının sonuna kadar
refah içerisinde yaşaması bekleniyordu.
Suudi
Arabistan istihbaratı Kral Faysal'ın Adapazarlı eşinin ağabeyi Kemal Adham'ın elindeydi uzun yıllar; ondan sonra yeğenleri örgütün başına geçti. Elit istihbaratçıların
Safari Kulübü'nün de kurucusuydu Kemal Adham. Bu 'Safari
Kulüp' ismini bir yere kaydedin. Kissinger,
İran Şahı, Sedat, Fas Kralı Hasan ve Kont Alexander de Marenches (
Fransa) ile Kemal Adham birlikteliği dünyaya hayli sürprizler yaşattı çünkü...
Varlığından ilk kez politikacı-gazeteci
Muhammed Hasaneyn Haykal'in 'Iran: Untold Story' (İran: Anlatılmamış hikâye) adlı kitabıyla haberdar olmuştuk (s. 112-115).
İngiliz gazeteci John K. Cooley de 'Unholy Wars' (Kutsal olmayan savaşlar) adlı kitabında kulüple ilgili daha geniş bilgiler sağladı.
Cooley 11
Eylül'den çok önce çıkan kitabında (s. 122-125) Üsame bin Laden'i de konu ediyor. Dediği şu: Safari Kulüp 'Afganistan'daki mücadeleye
yardım' kararı aldı. Bu kararın uzantısı olarak 'uluslararası cihad birliği' oluşturulması ve başına uygun birinin geçirilmesi işi Suud istihbaratına bırakıldı.
Prens Türki bin Faysal da seçimini Üsame bin Laden'den yana yaptı. "Birliğin kurulmasını, eğitimini, Afganistan'daki operasyonlarını yakından izleyen Prens Türki'ydi; şimdilerde adı çok duyulan 'el-Kaide' örgütünü kuran Bin Laden'di, ama kurduran oydu" diyor Cooley..
11 Eylül uğursuz eylemlerinin hemen ardından meydana gelen bir olay herkesi çok şaşırtmıştı.
Washington yönetimi, ABD'de yaşayan ve sayıları bir uçağı dolduracak boyutlara varmış bulunan Bin Laden Ailesi'nin bütün fertlerini bir noktada toplayıp
Suudi Arabistan'a tahliyelerini gerçekleştirivermişti.
Düşünebiliyor musunuz? Ailenin bir ferdi
New York ve Washington'a uçaklarla gençleri saldırtıyor, ABD yönetimi "Babanız, kardeşiniz bizden ne istiyor?" diye sormak için bilgilerine başvurmadığı gibi, hepsini bir uçağa bindirip selâmetle memleketlerine varmalarını sağlıyor... Amerikan vatandaşına bile merhamet edilmeyen
Bush günlerinde,
terör eylemlerinden sadece 48 saat sonra yaptı bunu ABD...
Sebebini 11 Eylül'den bir ay sonra BBC vermişti bu garip tahliyenin... 'Newsnight' programında ABD ile Üsame bin Laden, Bush Ailesi ile Bin Laden Ailesi arasındaki muazzam yakınlığa temas ediyordu BBC. Programda yer alan pek çok çarpıcı örnekten biri şuydu: 1991 yılında, FBI, bir
rapor (WF213589) üzerine Bin Laden soyadlı birinin üzerine gitmeye kalktığında, o sırada Beyaz Saray'da oturan Baba Bush, "Sakın ha!" ihtarıyla geri durma talimatı vermişti.
Aynı programdan şunu da öğrenmiştik: Cidde'deki ABD Başkonsolosluğu öğrenci vizesi almak üzere başvuran Suudlulara bile zorluk çıkartırken Üsame bin Laden tarafından seçilmiş gençlere fazla soru sormadan vize veriyor, o gençler de Afganistan'a doğru yola çıkmadan bir yerlerde CIA tarafından eğitiliyordu... Üsame bin Laden'in aylardan beri
Pakistan'da saklandığını açıkladı
Barack Obama; operasyona geçen ağustos ayından beri hazırlanıyorlarmış... Kaldığı evin tıpatıp aynısını inşa edip saldırının provasını yapmış özel tim...
"Vay be" gerçekten...
Abbotabad kenti
Harp Akademisi bulunduğu için askerle kaynıyormuş... Pakistan askerlerini eğiten bazı ABD subayları da yöredeymiş; ajanslar "Kentte bir Amerikan üssü var" haberini de geçti.
İngiliz gazeteci Robert Fisk televizyonlara, "Onun çağrısıyla tam üç kez Bin Laden'le görüştüm" deyip görüşmelerin nasıl yapıldığını anlattı gün boyu. Hamid Mir adlı Pakistanlı gazeteci de,
ABD ordusu Üsame bin Laden'i fellik fellik ararken görüntülü bir mülâkat yapmayı başarmıştı 'dünyanın en tehlikeli teröristi' ile...
Herkese ulaşabilen, isteyen herkesin ulaşabildiği Bin Laden aslında Amerikalılar'ın burnunun dibindeymiş...
Bizde
Hizbullah'ın bir kışlada kurulduğu çok söylendi. Hizbullah lideri Güneydoğu'da değil İstanbul'da düzenlenen bir operasyonla öldürüldü. Pek çok kişi, "Yalan, daha önce öldürülmüştü" dedi onun için...
Dostum "Baharı kışa çevirebilirler" dedi.