Kılıçdaroğlu galiba gazete okumuyor


CHP ile ilgili enteresan bir durum var. Kılıçdaroğlu referandumda olduğu gibi yaklaşan 12 Haziran seçimleri öncesinde de her seyahatinde yanına gazetecileri alıyor. En azından bir kısmını. O seyahatlerde açıklamalar yapıyor, iddialar ortaya atıyor. Açıklamaları da çarşaf çarşaf yayınlanıyor. Hatta denebilir ki medyanın genelinde Kılıçdaroğlu'na yönelik ekstra hoşgörü, bir başka ifadeyle de ekstra kredi var. Gelin görün ki Kılıçdaroğlu da medyadan rahatsız. Kendilerine yer verilmediğinden şikâyetçi. Galiba bizim kaderimiz bu; her siyasetçi gazetecileri partili gibi görmek istiyor. Gerçi bazı meslektaşlarımız CHP kurultayında sandalyelerin üzerine çıkıp Kılıçdaroğlu'nu gözlerinden yaş gelinceye kadar alkışlamışlardı. Sonra da ekranlarda 'tarafsızlık' dersleri verdiler. Kılıçdaroğlu medyaya yönelik rahatsızlığını son Hatay seyahati öncesinde yanına aldığı üç gazeteciye de söylemiş. Ona göre hükümete yakın bir medya var ve kendileri hakkında olumsuz haberler yapıyor. Yani, Kılıçdaroğlu seçim meydanında 'Anaa... aa' ile başlayan ve toplumun ekserisi tarafından küfür olarak yorumlanan cümleyi etmemiş. Yani, CHP'li Tepebaşı Belediyesi bu ülkedeki herkesi rencide edecek tuhaf bir sergiye ev sahipliği yapmamış. Yani, bir başka CHP'li belediye başörtülüleri rahibeye benzetmemiş. Yani, Ergenekon sanıklarını aday yapabilmek için her türlü operasyona CHP içerisinde girişilmemiş. Yani, merhum Ecevit'in akıl sağlığının yerinde olup olmadığı yönünde dilekçe veren bir Ergenekon sanığını aday göstermemişler. Yani, 'Dinleniyoruz' diye ortalığı birbirine katıp buradan rejim tartışması çıkaran sonra da aslında telefonu açık bırakan genel sekreter bu partiden çıkmamış. Yani, partinin üst düzey yöneticileri kaset skandalları ile anılmamış, bir genel başkan ve bir grup başkan vekilinin uygunsuz görüntüleri piyasaya dökülmemiş. Yani... Yani... Listeyi uzatmak mümkün. Çünkü CHP bu konuda çok bereketli(!) bir parti. Tabii bunların dışında çelişkili açıklamaları var ki onları anlatmaya sayfalar yetmez. Genel başkanı olarak kendisinin meşhur dönüşleri var. Bir şehirde söylediğini bir başka şehirde yalanlıyor. O yapmazsa bir grup başkan vekili ya da düz bir milletvekili genel başkanı tekzip ediyor. CHP yönetimi bunu 'çokseslilik' olarak lanse etmeye çalışsa da bunlar acayiplikten öte değil. Gelelim medya ile ilgili yanlışlarına. Diyor ki Kılıçdaroğlu 'sağ medya' bize yer vermiyor. Önce soralım, 'Seyahatlerinize, röportajlarınıza ya da proje açıklama toplantılarınıza kaçını davet ettiniz?' Şahsen size hayırlı olsun diyebilmek için bir yıl bekledim. Bazı medya gruplarına hiç randevu vermediniz. Röportajlarınızı da aynı kişilere veriyorsunuz. Neler sorulduğu da genel olarak ortada. Mesela 'Baykal'ın kaset komplosunu çözmek boynumuzun borcu' diyordunuz. O borç ne oldu? Hiç duymadık bir girişimde bulunduğunuzu. Şimdi gelelim asıl yanıldığınız konuya. Ya gazete okumuyorsunuz ya da ortada kategorik bir yanlış var. Hatay seyahatinde Habertürk'ten Amberin Zaman'ın, 'Askerin siyasetin dışına çıkmasında AK Parti'nin payı yok mu?' sorusuna 'Askerin artık gücü kalmadı. Darbe marbe olması söz konusu değil. Ordu siyasetin dışına çıktı. Bunda en büyük pay merkez medyanın' diye cevap vermişsiniz. Bu söze ne demek lazım bilemiyorum. Yani askerin gücü olsa ve şartlar uygun olsaydı askerin darbe yapması meşru bir durum mu olacaktı? Hadi bu durumu geçtik. Askerin siyasetin dışına çıkmasında en büyük payın merkez medyada olduğunu iddia etmiş Kılıçdaroğlu. Yani Ergenekon belgeleri, Balyoz, Kafes, İrtica ile Mücadele Eylem Planı, GATA'daki kobay skandalları, Heron ihanetleri, önceden istihbaratı geldiği halde tedbir alınmadığı için onlarca şehit verdiğimiz karakol baskınları ile ilgili haberler merkez medyada çıkmış! Bu arada o haberler merkez medyada çıkmışsa bize açılan binlerce dava neyin nesiydi? Ayrıca unutmayalım, Kılıçdaroğlu'nun merkez medya diye tanımladığı kesimin 28 Şubat karnesi ortada. Kılıçdaroğlu ya yoğunluğu sebebiyle gazete okuyamıyor. Ya da önüne konan basın dosyasında birileri Taraf'ta ya da Bugün'de çıkan bir haberin üzerine başka bir gazetenin adını yazıyor. Yoksa Ergenekon'a fasa fiso, LAW silahlarına boru, Heron skandalına komplo, İrtica İle Mücadele Eylem Planı'na kâğıt parçası diyen medyayı 'orduyu siyasetin dışına çıkartan güç' olarak tanımlamak kolay olmasa gerek.
<< Önceki Haber Kılıçdaroğlu galiba gazete okumuyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER