Derin KCK'nın Hizbullah oyunu


YSK'nın iptal kararı ve BDP'li kitlelerin ortalığı ateşe vermesi çok önemli bir konuyu gölgede bıraktı. KCK, YSK'nın iptal kararlarını uygun bulmayınca BDP kitlelerine gereken emri verdi. Gösterilerde molotofkokteyli atılması, eylem alanına taşlı-sopalı gelinerek polislere karşı konulması ve mümkünse polislerin linç edilmesi talimatı. Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı, telsiz ve telefon görüşmelerinden bu gerçeği açıkça tespit etti. KCK'nın "Sokakları karıştırın, yakın yıkın" emriyle harekete geçen çılgın BDP'lilerin gözlerden kaçan bir saldırı hedefi vardı. Hizbullah. BDP'li eylemciler, özellikle Hizbullah'a yakınlığıyla bilinen Mustazaf-Der şubelerine Yüksekova ve Adana'da saldırı düzenlediler. BDP'li eylemciler, Yüksekova'da derneğin bulunduğu binaya molotof atarak dernek binasında büyük bir yangın çıkarttılar. Dernekte bulunan kişiler ölümle burun buruna geldi. Olay sonrası halkın içine karışan özel görevli KCK unsurları halkı provoke ediyordu. Ne söyledikleri gerçekten önemliydi. "Bunlara Yüksekova'da yer verilmesin, hepsi sürülsün, bu İslamcılar bize zarar veriyor" sözleriyle halkı galeyana getirmeye çalışıyorlardı. Ama umduklarını bulamadıkları gibi pek çok feraset sahibi Kürt kardeşimizden tepki gördüler. Bir başka saldırı da Adana'da oldu. Çılgın BDP'liler Adana'da Mustazaf-Der şubesine taşlar, ses bombaları ve molotoflarla saldırdılar. Derneğin camları taşlarla kırıldı ve içeriye molotoflar atıldı. Dernek üyeleri ellerine geçirdikleri taş ve sopalarla saldırganları püskürttü. BDP'li saldırganlar, daha kalabalık bir güruhla geri döndüler. BDP'lilerin saldırısı sırasında bir Kur'an-ı Kerim'in yanması nefret ve şiddeti artıran bir görüntü oluşturmuştu. BDP saldırısı devam ederken Mustazaf-Der üyesi yaklaşık 100 kişi ellerinde sopalar ile dernek binası önünde toplandı. Hizbullah kitlesini gören BDP'li saldırganlar derneğin olduğu mevkii terk ederek ara sokaklara kaçtı. Takdire şayan olan bir şey vardı burada. Mustazaf-Der yöneticileri BDP yöneticilerinin hiç yanaşmadığı bir şeyi yaptı. Dernek yöneticisi, kendisinin bir işaretiyle BDP'lileri yerle bir edebilecek olan kitleye sağduyu ve tahriklere kapılmamayı öğütlüyordu megafonla. BDP milletvekillerinden bir tanesi bile bugüne kadar kendi kitlelerine açıkça böyle bir çağrı yaptı mı acaba? Mustazaf-Der Genel Başkanı ve Hizbullah sanıklarının avukatı Hüseyin Yılmaz, artık Hizbullah'ın terör örgütü olmadığını, terör örgütü listelerinden çıkarılması gerektiğini 102 tahliyeleri serencamında söylemişti. Peki, KCK ve BDP, kabuğuna çekilmiş ve süratle legal alana kayan Hizbullah'a neden saldırıyor? Hizbullah'ı neden tekrar terörize etmek istiyor? PKK, Hizbullah'ın bölgedeki etkinliğinden ve güçlü tabanından oldukça rahatsız. 90'lı yılların başında PKK-Hizbullah çatışmasının nasıl başladığını önceki yazılarımda anlatmıştım. PKK bölgenin tek otoritesi olmak ve Hizbullah'ı kendine ram etmek istiyordu. Ama yapamadı hatta Hizbullah'tan ummadığı derecede ağır bir darbe aldı. Geçenlerde Mustazaf-Der Kızıltepe Şube Başkanı Yusuf Beken, BDP'nin Müslüman bir halktan oy aldığını unuttuğunu, bundan sonra tek bir oy bile alamayacağını söylemişti. Hizbullah'ın "Bize saldırmadıkça ve bıçak kemiğe dayanmadıkça biz de saldırmayacağız" tavrı ve son açıklamalar PKK-Hizbullah gerilimini yükseltti. Laik KCK-PKK-BDP ekseni, dini motifli Hizbullah'ın hâlâ kendilerine boyun eğmemesini, aksine meydan okuyarak sahadan çekilmesini içine sindiremiyor. Kürt kimliğinde kendi nüfuzunu kıran başka bir aktör istemiyor. Zira KCK-BDP ekseni, dindar Kürt kitlelerini cezbedebilmek için ne yaparsa yapsın Hizbullah tabanının etkinliği karşısında hiç inandırıcı olamıyor. KCK ve BDP yine aynı tehlikeli oyuna soyundu. Hizbullah'a yine zorla diş geçirmeye çalışıyorlar. Kelimenin tam anlamıyla tekrar Hizbullah'a sataşıyorlar. Ya biat et ya da perişan ederiz tavrı. Dikkat edilirse BDP'lilerin geçen haftaki saldırılarında iki stratejik hedef vardı. Biri AK Parti binaları, ikincisi Hizbullah dernekleri. Çünkü Kürt bölgesinde ve Kürt kimliğinde BDP'nin dışında en etkili iki aktör bunlar. CHP, MHP veya SP gibi partilerin teşkilatlarına bir saldırı yapmıyorlar. Çünkü onlar bölgede BDP karşısında siyasal bir varlık gösteremiyorlar. Seçim sürecinde BDP'lilerin Hizbullah'a yönelik saldırıları devam edebilir. Tuhaf ki Hizbullah'la çatışmak PKK'nın dindar Kürtler'e yönelik sahte açılımını da bloke eder. Yeni bir PKK-Hizbullah çatışması başlarsa kim kaybeder? Öncelikle ızdırabı birinci derecede yaşayacak olan bölgedeki Kürt kardeşlerimiz. İkincisi, seçim öncesi oluşan kaosun stratejik mağduru olarak AK Parti iktidarı. Demokratik açılım da irtifa kaybeder. Kim kazanır? Kaosu ve anarşiyi yükselten, puslu havayı seven Ergenekon. Hizbullah derneklerine saldırı emrini kim verdi? Derin KCK yani Kandil'deki Derin Ankara Grubu. Derin troyka, Duran Kalkan, Ali Haydar Kaytan, Mustafa Karasu'dan oluşuyor.
<< Önceki Haber Derin KCK'nın Hizbullah oyunu Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER