Standard and Poors'un duvar yazısı


Amerika Birleşik Devlet-leri'nin ekonomik sıkıntılarını bu köşede önceden sıklıkla tartışmıştık. Ancak, doğrusu, Standard and Poors (S&P) isimli derecelendirme kuruluşunun geçen hafta aldığı "yumuşak" not kırımının geleceğini beklediğim söylenemez. Diğer gözlemcilerin de bu sürpriz ve önemli kararı beklemediği belliydi. Durum ortada olsa da. İngilizcede duvara yazılı yazı ("writing on the wall") kötü sona işaret eden bir deyim olarak kullanılır. S&P notunu duvara yazmış olmasa da Amerika'nın durumu pek iyi gözükmüyor. Oğul Bush'un ve krizin ABD'ye hediyesi... ABD'de kamu maliyesindeki sorun oğul Bush'un başa geçmesiyle başlamıştı. Clinton'ın sekiz yıllık döneminde Reagan ve baba Bush döneminde hızla büyüyen bütçe açıkları düzeltilmiş ve hatta artıya çevrilmişti. Hatta bir ara, bütçe fazlasının ortaya çıkardığı sorunlar tartışılır olmuştu. Oğul Bush bu sorunu kolaylıkla ortadan kaldırdı ve sekiz yıllık döneminin sonunda Obama'ya gerçek bir enkaz bıraktı. Bir taraftan genişleyici vergi ve harcama politikası diğer taraftaysa Irak savaşının etkisi George W. Bush döneminin ABD ekonomisini kamu maliyesi açısından enkaz haline getirdi. Finansal kriz ise bu enkazı altından çok zor kaldırılabilecekler listesinin en üst sırasına yazmış oldu. Finansal krizin en önemli kurbanının Amerikan bankaları değil Amerikan kamu maliyesi olduğunun anlaşılması için bugüne gelmeye gerek yoktu. Rakamlara bakalım. Oğul Bush döneminde merkezi hükümet bütçe açığı IMF rakamlarına göre sıfırdan 2008'de GSYİH'nın yüzde 6'sını aştı. Krizin etkisiyle açık 2009 yılında yüzde 12'yi geçti. Benzer bir resim kamu net ve brüt borcu için de geçerli. ABD'nin brüt kamu borcu 2000 yılında Clinton tarafından GSYH'nın yüzde 55'i seviyesinde teslim edildi. Bush dönemindeki politikaların birikimli etkisiyle 2008 yılında oran yüzde 70'i geçti. 2009 ve 2010 yıllarında ise rakam yüzde 85 ve 92'ye ulaştı. Bu rakamlar Yunanistan'a oranla iyi olsa da 2010 yılı itibarıyla ABD'yi diğer iflas eden Avrupa ülkeleri olan İrlanda-Portekiz kategorisine sokuyor. Ya sonra... ABD için henüz üzülmeyin; zira gelecek geçmişten daha acı görünüyor. Yandaki grafikler, IMF'in 2016'ya kadar uzanan en son tahminlerini de içeriyor. Tahminler mevcut politikaların devam edeceği varsayımıyla yapılıyor. Bu tahminlere göre, ABD'nin bütçe açığı bugünkü seviyelerine göre 2013 yılına kadar nisbi bir düzelme sürecine girse de sonrasında GSYİH'nın yüzde 5 ile 6'sı civarında sabitleniyor. Bu, pek de sağlıksız durum da tabii olarak, kamu borcunun giderek kötüleşmesine sebep oluyor. Öyle ki, kamu borcunun GSYİH'ya oranı 2016 yılında yüzde 116'ya çıkıyor. Net borç için aynı rakam yüzde 85. Bu tahminlere, Stiglitz gibi kötülerin yaptığı hesaplar dahil edilmiyor. Hatırlayacağınız gibi, Stiglitz, Irak savaşının uzun dönemli maliyetini 3 trilyon dolar olarak hesaplamıştı. Dahası, bu tahminlere bu köşede tartışılmış olan eyalet ve yerel yönetim borçları dahil değil. Tanım itibarıyla bu tür borçlar merkezi hükümetin garantisi altında olmasa da bir sıkıntı durumunda bu garanti fiili olarak devreye girecek ve Amerikan kamu maliyesinin durumunu daha da kötü hale getirecek. Bu tahminlere ön ayak olarak ABD'nin önünü tıkayan iki yapısal faktör var: ABD'nin savaş bütçesi ve sosyal güvenlik sistemindeki kalıcı delik. Ülkenin ve sosyal/siyasal olarak fedakarlık yapmaya hazır olmaması da bu ve diğer kalemlerde zaten zor olan tasarrufu engelliyor. Kalıyor Clinton dönemindeki hızlı verimlik artışlarının doğurduğu gelir artışları. Bu da önümüzdeki dönemde hem zor. Doların sonu? Önümüzdeki dönemde sağlam gelirlerle açığın kapatılamaması ve borç eğilimlerinin düzeltilememesi finansmanın artan borçlanma ya da para basımıyla karşılanmasını zorunlu kılıyor. Her ikisinin de sürdürülebilir yöntemler olmadığını bilmek için iktisatçı ya da maliyeci olmaya gerek yok. Bill Gross gibi büyük varlık yöneticilerini (uzun vadeli) Amerikan devlet kağıtlarından çıkmaya zorlayan resim işte bu. ABD yönetimlerinin (ya da Paul Ryan gibi kongre temsilcilerinin) dünyaya, güvenilir bir program sunamaması durumunda ABD Dolar'ının "pul olması" süreci devam edecek. Avrupa ekonomilerinin durumu da daha iyi değil. Bu da kısa vadede bu köşede adını koyduğumuz "testere" hareketinin devam edeceği manasına geliyor. Altın ise kısa vadedeki çıkışını "mecburen" devam ettirecek gibi görünüyor. Uzun vade mi? Keynes gibi biz de ölecek olsak da siz çocuğunuza dolara yatırım yapmamasını şimdiden öğütleyin.
<< Önceki Haber Standard and Poors'un duvar yazısı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER