Aniden çıkan kötü içerik sebebiyle internete girmeye çekiniyorum


Elbette harekette bereket, rekabette tüketici adına fayda varsa da telekomünikasyon sektöründeki rekabet Ankara'yı bile rahatsız etmiş durumda. Gerçi bugüne değin kol kırılır yen içinde kalır mantığıyla rekabetin tatsız yüzü kamuoyuna pek yansıtılmamışsa da anlaşmazlık ilk kez mahkemeye taşınmıştı. Söylentiler muhtelif olunca Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Tayfun Acarer'e ilk sorum sektördeki rekabet oldu. Başkan Acarer değerlendirmesinde, "Hazırladığımız Tüketici Hakları ve Hizmet Kalitesi Yönetmeliği ile tüketicinin lehine pek çok düzenlemeyi gerekli görmüştük. 'Vodafone Tüketici Hakları Bildirgesi' ve 'Turkcell Tüketici Anayasası' bu gerekliliğin sonucu olarak ortaya çıktı. Rekabet güzel bir şey ama ölçüyü kaçırdığınız zaman önce işletmeler kendilerine, sonra da kullanıcıya zarar veriyor. Yani kullanıcı bu işten kısa dönemde kârlı çıksa da sonunda bazı oyuncular oyundan çıkmak durumunda kalır. Pazar tekele dönerse tüketici bu işten zararlı çıkar. Özellikle karşı tarafı itham edici, gerçek dışı olaylar olduğunda veya düzenlemelere aykırı tutum içine girildiğinde müdahalemiz oluyor. Her şey gibi rekabetin de bir ölçüsü olmalı." diyor. Son dönemde BTK'nın, çağrı merkezi aramalarına müdahale ettiğini biliyorum. Yeni düzenlemeye göre 'görüşmeler uzatılmayacak, uzarsa konuşma bedelinin bir tavanı olacak' denmişti. Peki, kararlara uyulmazsa, "Ceza vermeyi biz de pek istemeyiz." diye konuşuyor. TARİFELERDE ABONE LEHİNE değişiklikler 24 Mart'ta alınan BTK kararlarına göre; kısa mesaj servis ücretinin 'yurtiçi ve yurtdışı' olarak iki alt kategoriye ayrılması; yurtiçinin azami KDV ve ÖTV dahil 83,08 Kr/mesaj, yurtdışının ise 41,54 Kr/mesaj olarak belirlenmesine karar verilmiş. Bu, yüzde 50 daha ucuz demek. Peki neden? Trendler gösteriyor ki sesli iletişimden dataya doğru emin adımlarla ilerleniyor. Ayrıntılı faturalarınızı da elektronik ortamda (89,44 Kr) ya da basılı olarak posta yoluyla (57,71 Kr) tercihinize göre iki biçimde alabilirsiniz. Bilinmeyen numaralar servis ücreti bundan böyle en çok KDV ve ÖTV dahil 1,25 TL/Dk. olacak. BTK'nın bir de 13 maddeden oluşan 'hizmet tarifesi' var ki bunun dışında başka ad altında herhangi bir ücret talep edilmeyecek. Şu aklımızı karıştıran ve hangisinin daha avantajlı olduğu konusunda emin olamadığımız, bu sebeple de operatörümüz ya da değiştirmediğimiz kampanyalarla ilişkin bir madde de kararda yer alıyor. Mobil operatörler herhangi bir tarife değişikliğini ya da yeni oluşturulanı 7 gün önceden BTK'ya bildirmek durumunda. Ayrıca abone isterse faturasına üst sınır gelebilecek. Abone üst sınırını aştığında operatör tarafından ikaz edilecek. Ama isteyen istediği kadar konuşabilir. Bu arada mobilden mobile, mobilden sabite ya da tersi durumlar için de BTK'nın tarifesinde bağlayıcı kararlar var. SANSÜRCÜ MÜSÜNÜZ SAYIN ACARER? BTK Başkanı Acarer'e son günlerde 'güvenli internet' paketleri sebebiyle sansürcü olarak anıldıklarını söylüyorum. "İnternet çok önemli bir konu ve ne yazık ki yine medyanın, üniversitelerin popülist yaklaşımlarıyla olay çarpıtılıyor. İnternetin güvenli hale getirilmesi sadece bizim değil dünyanın sorunu. Erişime engellediğimiz sitelerin yüzde 51'i pornografi, yüzde 44'ü ise çocuk istismarı içeren siteler. Üçüncü sırada ise kumar var. Onun dışında, intihara teşvik ve uyuşturucu. Elbette bu kanalların engellenmesi konusunda herkes hemfikirdir. Erişime engellemek iki kanaldan yapılıyor; ya mahkemeler ya da BTK ile. Bizim engellediklerimizde hiçbir tartışma çıkmadı." diyor. Yeni güvenli paketler için de, "Paketleri isteyen kullansın istemeyen kullanmasın, zorlama yok! Ancak çocuk internete ödev yapmak için girdiğinde karşısına isteğinin dışında apayrı bir şey çıkıyor. Kimi zaman ben bile herkesin ortasında internete girmeye çekiniyorum; ya karşıma aniden istemediğim bir şey çıkarsa! Bununla ilgili düzenlemelerin yapılması gerekiyordu, biz de oluşabilecek ihtiyaçlara yönelik değişik paketler önerdik. Yani kim neyi kullanmak istiyorsa kullanır ama savunmasız çocukları koruyalım düşüncesiyle yola çıktık." diye sorumu cevaplıyor. NUMARA TAŞIMA, SABİTTE NEDEN YAYGIN DEĞİL? Acarer, bu soruya "İşletmeciler her düzenlemede itiraz edip, mahkemeye gidiyor. Şimdiye dek bütün davaları kazandık, çünkü kararlarımız tüketicinin lehine. Mahkeme yürütmeyi durdurma kararı vermediği takdirde yolumuza devam ediyoruz. Mobil numara taşıma mahkemesi de hâlâ devam edenler arasında. Anlamakta zorlanıyorum! Çünkü taşınan numara sayısı 27 milyonu geçti ve mahkeme kazara iptal ederse ne olacak çok merak ediyorum. Üstelik dağılım da her operatöre eşit sayıda oldu, bir taraf mağdur olsa neyse. Numara taşıma bir tüketici hakkıdır. Buna niçin itiraz ediyoruz? Kaldı ki dünyada ilk biz yapmıyoruz. Sektördeki hareketlenmeyi izliyorsunuzdur. Yeni tarifeler çıktı, tüketici haklarını ifade eden anayasalar da işte bu hareketliliğin bir yansıması." cevabını veriyor. Tayfun Acarer'e sabit hatların adından da yola çıkarak neden pek taşınmadığını soruyorum: "Sabit hatta numara taşıma hem daha geç başladı hem de teknik olarak daha zor. Çünkü Türkiye'de bugün 63 milyon mobil abone ve üç tane de operatör var. Bunların kullandığı ana santral sayısı herhalde 10 taneyi geçmez. Türk Telekom'un şu anda 17 milyon civarında abonesi var, santral sayısı ise 8-9 bin civarında. Mobilde taşınma işlemleri çok kolay halledilebiliyor ama sabit hatlarda birçok santrale tanıtma işlemi oluyor. Öncelikle bunun altyapısının hazırlanması lazımdı, bunlar tamamlandıktan sonra taşınma işleri başladı. Sabitte, numarasını alternatif operatöre taşıyan abone hiçbir zaman mobildeki kadar olmaz." KONUŞMA KALİTESİ VE BAZ İSTASYONLARI "Turkcell başlı başına devasa bir grup. Vodafone'un arkasında bir dünya devi ve Avea'nın arkasında da Türk Telekom var. Bu devler arasındaki mücadelede hizmet kalitesi çok önemli olduğundan çok ciddi yatırım yapıyorlar. Bizim operatörlerin altyapısı Avrupa'dakilerden çok daha iyi. Brüksel, Avrupa'nın baş şehri ama telefonumdan ses dahi gelmiyor. Aynı şekilde internette de öyleydi." diyerek mobil teknolojideki gelişmelerden memnuniyetle söz eden Tayfun Acarer, son dönemde giderek artan baz istasyonlarına ilişkin söylemlere de değiniyor: "Bazı medya kuruluşları halkı ya bilerek ya da bilmeyerek yanlış yönlendiriyor. Gidip sokaktaki vatandaşa, 'Baz istasyonunun şehir dışına çıkarılmasını ister misiniz?' diye soruyor. Şimdi bu yanlış bir soru. Vatandaş işin teknik tarafını bilmiyor ki! Ayrıca 'baz istasyonlarını şehir dışına çıkardığımızda mobil haberleşmeyi kullanamayacağız. Peki, bu haliyle şehir dışına çıkarılmasını istiyor musunuz?' sorusunu vatandaşa sormak gerekiyor. Vatandaş sorunun getireceği sonucu bilmiyorsa o zaman bu doğru bir soru olmaz. Ya bilmeden yapılmış bir yanlıştır, ya da yönlendirmeli yapılan bir hatadır. Düşünün bir karar verildi ve baz istasyonları şehir dışına çıkarıldı. Ne olur? Haberleşme biter. Ondan sonra gelecek tepkileri düşünüyor muyuz?"
<< Önceki Haber Aniden çıkan kötü içerik sebebiyle internete girmeye... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER