Libya'nın Misrata şehri yaklaşık iki aydır kuşatma altında bulunuyor. Şehri üç yönden kuşatan
Kaddafi güçleri, şehri ve nüfusunu adeta piton yılanı gibi sararak ezerek bitirmeye çalışıyorlar.
Bunu da
sivil mahallere gizledikleri top, Grad roket bataryaları, çeşitli havanlar ve başka ağır silahlarla rastgele
bombardımanla ve de şüphesiz sivil binalara konuşlandırdıkları
keskin nişancı ateşiyle gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Bunlara son günlerde ortaya çıkan
İspanyol yapımı olduğu söylenen misket bombalarını da eklemek gerekiyor şüphesiz. 100 kadar ülkenin
imza koyduğu bu tür bomba yasağına Libya rejimi karşı çıkmış, imzadan kaçınmıştı. Bunu da burada hatırlatalım. Misrata hem Kaddafi güçleri ve hem de
muhalif hareket yönünden büyük stratejik öneme sahip, bugün yaklaşık 300 bin kişinin yaşadığı bir şehir. Büyük ve elverişli
limanı, muhalif hareketin Kaddafi güçleri
kontrolündeki Batı Libya'da kalan tek büyük kalesi, başkent Trablus'a nisbeten yakın olması gibi sebeplerle her iki tarafın muhakkak kontrol altında tutmak istediği bir şehir Misrata...
Misrata'da bugün hayat çok zor şartlar altında devam ediyor. Şehirde
şebeke suyu yok, şebeke elektriğinin her üç günde bir sadece 6 saat süreyle verilebildiği söyleniyor. Bu yüzden
halk elektrik ihtiyacını jeneratörlerle karşılamaya çalışıyor.
İlaç,
gıda,
yakıt sıkıntısı had safhada. Şehre
ulaşım sadece liman üzerinden yapılabiliyor. Bu da şüphesiz çok tehlikeli bir yol. Kaddafi topçusunun insafına kalmış durumda.
Kaddafi güçlerin
bombardımanı ve kuşatmasına karşı muhalefet elindeki sınırlı hafif silahlarla karşı koymaya çalışıyor. Ellerinde sadece
Kalaşnikof otomatik tüfekler ve roketatarlar var. Tanklara da
molotof kokteylleriyle hücum etmek zorunda kalıyorlar; ancak bunlar da pek işe yaramıyor. Haberler böyle...
Acımasız bombardıman ve keskin nişancı ateşi sonucu çocuklar dahil pek çok sivil hayatını kaybetmiş, yüzlercesi yaralanmış bulunuyor. Bu yüzden hastaneler dolup taşıyor, yeni kurbanlara yer bulunamıyor. Bölgeden gelen bütün haberler ve çeşitli yollarla şehirdeki durumu anlatan görgü şahitleri Misrata'da büyük bir insanlık faciasının yaşanmakta olduğunu, biraz daha geç kalınması halinde facianın katliama dönüşebileceğini açıkça dile getiriyorlar. Biz bunların pek çoğunu bizzat televizyonlardan, başka kaynaklardan da izledik; söylenenleri kontrol ettik, durumun anlatılanlar gibi olduğu kanaatine vardık. Dolayısıyla, Misrata'daki durumun gerçekten çok vahim ve derhal müdahale gerektirdiği sonucuna ulaştık velhasıl..
Bu sonuç şüphesiz hem NATO, hem BM ve hem de diğer güçler tarafından bugün açıklıkla kabul edilen bir sonuç. Ancak buna rağmen bu durumun nasıl ortadan kaldırılacağı, kuşatmanın ve mezalimin nasıl durdurulacağı konusunda ise tereddütler hakim bulunuyor. NATO, Kaddafi güçlerinin ağır silahlarını gizlemesinden ötürü sivil kayıplara sebebiyet vermemek için çok dikkatli davranıyor, bu silahları tespitte zorluklar yaşıyor. Bu yüzden de bunlara karşı harekete geçemiyor.
BM, Misrata'da insanî
yardım koridoru açılması için çalışıyor. Bu amaçla Kaddafi rejimi ile görüşüyor. Rejim, şehrin sadece kendi kontrolü altındaki kısmı için garanti veriyor; gerisine veremiyor. AB, askerî bir kontenjanla aynı tür bir hareket tarzı üzerinde çalışıyor; ancak BM kendisinden bu yönde herhangi bir talepte bulunmadığından dolayı işe başlayamıyor.
Misrata'daki muhalif hareketi temsil eden Misrata Hukuk Komitesi ise
yabancı askerî kara güçlerinin şehre intikalinin talep edilmesi konusunda karar alındığını, kararın Bingazi'deki merkeze iletildiğini; ancak bugüne kadar kendilerine
cevap verilmediğini söylüyor.
"Topraklarımıza yabancı askerlerin ayak basmasını istemedik. Ancak bu, Kaddafi'nin cürümleri ile karşı karşıya olmadığımız zamandı. Bugün insanî ve İslamî ilkeler doğrultusunda birilerinin buraya gelip ölümleri durdurmalarını istiyoruz." diyor yabancı asker konusunda Misrata Hukuk Konseyi üyesi Abdullah Abdülati ve böylece yabancı asker ya da müdahale konusuna yeni bir boyut getiriyor.
Misrata'daki
son durum ve gelişmeler böyle. Misrata'yı kim, nasıl ve ne zaman Kaddafi güçlerinin zulmünden kurtaracak? NATO, BM, AB bunu yapamıyorlarsa, kim yapacak? Bu soruyu Libya'yı dert edinen herkes kendine sormalı; ama boş da konuşmamalı; somut çözüm ve çare sunmalı. Misrata halkı kendini kurtarmakta aciz kaldıysa, bu yüzden dış yardım istiyorsa, buna duyarsız mı kalınacak, yoksa hâlâ 'Libya'ya yabancı müdahale olmasın' diye konuşmaya devam mı edilecek, akan kanlar görmezden mi gelinecek? Fikri olan varsa, söylesin de bilelim...