Ergenekon sanığı
emekli org. Şener Eruygur’a,
Jandarma Genel Komutanı olduğu dönemde tahsis edilen 14 milyon 330 bin liralık örtülü
ödenekle ilgili soruşturmayı tamamlayan
Başbakanlık Teftiş Kurulu (BTK), 4 milyon lira ile 2,4 milyon doların nereye harcandığını tespit edemedi. BTK,
örtülü ödenek parasıyla alınan 5 GSM dinleme ve 2 internet
izleme cihazının da nerede olduğunu bulamadı.
Böyle kepazelik olur mu bilmiyorum? Harcama tespit edilemiyor ve alınan 7 farklı cihaz da bulunamıyor.
14 milyon 330 bin liranın izini süren müfettişler, paranın bir kısmına ulaşsa da büyük bir bölümünün nerede kullanıldığını tespit edemedi. Müfettişler, ‘izah edilemeyen’ veya ‘karşılığında harcama tespit edilemeyen’ 3 milyon 954 bin lira saptadı. Raporda, bu paranın 1 milyon 190 bin lirasının Başçavuş Recep Cömert’in hesabına aktarıldıktan sonra kaybolduğu, geri kalanının ise 10 farklı
tabela şirkete aktarıldığı iddia ediliyor.
Doğruysa böyle ahlaksızlık olur mu Tanrı aşkına?
Yine aynı rapora göre; 3 milyon 531 bin dolar ve 62 bin 800 euronun, Eruygur’un talimatıyla, Rem Mümessillik Dış
Ticaret A.Ş mutemedi Mehmet Sanibal’a aktarılıyor. Bu şirketin
yönetim kurulu başkanı Sencer Özkan, paraların tamamını kendisinin aldığını, bu paraların İngiltere’de olan
Cambridge Lake Ltd. şirketinin Jandarma’ya yaptığı hassas gizli dinleme malzeme satışına ilişkin olduğunu söylüyor. Özkan, paraları Dean Lavey’ye elden teslim ettiğini, Cambridge Lake şirketinin
fatura düzenlediğini, kendilerinin ise sadece
komisyon aldıklarını savunuyor. Cambridge Lake yetkilisi Lavey ise müfettişlere verdiği bilgide, Jandarma’ya 5 GSM dinleme ve 2 internet izleme cihazı satıp
banka aracılığıyla 1 milyon 163 bin dolar aldığını, elden para almadıklarını, faturaların Rem Dış Ticaret’e kesildiğini ancak Rem tarafından komisyon alınmadığını söylüyor.
İşte şimdi de rapordaki garabete bakın.
Jandarma ile
İngiliz şirketinin kayıtları arasında, ‘izah edilemeyen’ 2,4 milyon dolarlık bir fark bulunuyor. Başbakanlık müfettişleri, İngiltere’den alındığı söylenen cihazların izine rastlayamazken, Jandarma’daki cihazların İngiltere’den alınanlar olup olmadığının tespiti için de bilirkişi istiyorlar.
Devlet kaynaklarının devleti yıkmak isteyenlere peşkeş çekilmesi bağlamında da raporda şu bilgiler söz konusu; ‘…paranın bir kısmıyla genel bütçeden alınabilecek demirbaşlar, on binlerce liraya da Ergenekon sanığı
Ergun Poyraz’ın iki kitabından çok sayıda alınıyor. Kitaplara ilişkin Jandarma adına düzenlenmiş faturalar daha önceden de ortaya çıkmış. Yüz binlerce liranın ise, Atatürkçü Düşünce Derneğine, ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğine ve Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hareketi’ne aktarıldığı…’ ifade ediliyor.
Yukarıdaki bu bilgiler
Radikal gazetesindeki bir haberden alıntılandı. (http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1046248&Date=15.04.2011&CategoryID=77) Şimdi de benim kaynaklarıma göre alıntıladığım bir diğer bu konuyla ilgili bilgiyi, siz okuyucularımıza sorular sorarak ifade edelim:
1. Bu tarihlerde, Jandarma
teknik takip cihazlarının büyük bir bölümünü Rem Mümessillik Dış Ticaret A.Ş den mi alınmaktadır?
2.
Albay Hasan
Atilla Uğur bu şirkete ortak mıdır?
3. Ortaklığı kendi adına değil, yanında çalışan muhabere
astsubay Yılmaz’ın üzerinedir?
4. Emekli olan Yılmaz başçavuş şirkete ortak ve yönetim kurulu üyesi olmuş mudur?
5. Acaba Yılmaz Beyin Yönetim Kurulu üyeliği ve ortaklığı halen devam ediyor mudur?
6.
Kayıp trilyonlar Jandarma Albay
Hasan Atilla Uğur'un yakınlarının ve Yılmaz Başçavuşun mal varlıklarında aranmalı mıdır?
7. Zamanında Hanefi
Avcı KOM daire başkanıyken, Hasan Atilla Uğur'un bu konu ile ilgili
telefon görüşmeleri KOM'un teknik takibine takılmış mıdır?
8. Atilla Uğur,
Hanefi Avcı’nın "hatırını kıramayacağı
arkadaş ve abilerini" devreye sokup, Hanefi Avcı’nın elindeki tapeleri Genel Kurmay ve
Jandarma Genel Komutanlığına göndermemesi sağlanılmış mıdır?
9. Daha sonrasında
Star Gazetesi
Ankara polis muhabiri Kamil Elibol bu olayı duyarak, dönemin Jandarma Gn. K.lığı Kurmay Başkanı Mehmet Çavdaroğlu'na gidip, Hanefi Avcı'nın yaptıklarını iletmiş ve fakat bu tarihte Jandarma Genel Komutanlığı gereğini yapmamış mıdır?
10. Bu kişiler hem Ergenekoncu hem de hırsız mıdır? Devleti daha iyi soyabilmek için devleti ele geçirmek mi istiyorlardır?
Ya da Tevfik Fikret’in Han'ı Yağma’da söylediği gibi mi söylemeliyiz ?
Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazir
Huzurunuzda titriyor - bu milletin hayatidir;
Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazir!
Fakat sakin çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-i iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mi kim bilir?
Bu nadi-i niam, bakin kudumunuzla müftehir!
Bu hakkidir gazanızın,
evet, o hak da elde bir...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-i istiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bütün bu
nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
Haseb, neseb, şeref, oyun,
düğün, konak, saray,
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay;
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-i istiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
Gurur-i ihtiiami var, sürur-i intikaami var.
Bu sofra iltifatınızdan iste ab u tab umar.
Sizin bu bas,
beyin, ciğer, bütün su kanlı lokmalar...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-i iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malini
Vücudunu, hayatini, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-i halini, olanca sevk-i balini.
Hemen yutun düşünmeyin haramini, helalini...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-i istiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bu harmanin gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan
ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü
çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-i istiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!