Erdoğan’ın hakkını Erdoğan’a teslim edeceksin; ister yanında ol ister karşısında.
Türkiye seçimlere gidiyor.
CHP’lisi MHP’lisi, MDP’lisi
kulak kesilmiş partilerinin genel başkanları, adayları ne diyecek, ne anlatacak, neler söz verecek diye... Derken
Başbakan çıkıyor, “Çılgın projem var, 27 Nisan’da açıklayacağım!” diyor. Ve o saat, herkes kendi partisini bırakıyor, heyecan içinde bekliyor: “Acaba Başbakan ne diyecek? Neyin nesi bu çılgın proje?!”
Anketler düzenleniyor, internet kilitleniyor; akıllara ziyan projeler uçuşuyor havada... Kimi Kara
deniz’le Akdeniz’i birleştirecek, yarım kilometre eninde dev bir kanaldan söz ediyor. Hemen bu tasarı masaya yatırılıyor. Mimarı, mühendisi kesiyor, biçiyor kanalı. Kimi, “Bu kanalı kimse 2023’e kadar bitiremez!” diyor, kimiyse “Bitirir canım; feşmekan makinaları var şimdi, deler geçer valla!” diyor. Eminim Başbakan da bir köşeden bunları izleyip kıs kıs gülüyor.
Çünkü ne böyle bir kanaldan söz etti ne de 2023’e kadar iki denizi birleştirmekten. DTP’li kimi bağımsız milletvekili adaylarına kırmızı
kart göstermiş YSK; kimin umurunda.
Cihaner paraşütle CHP’nin Denizli listesine inmiş; gündeme alan kim? Özetle kimse “Çılgın proje”den başka birşey ne düşünüyor ne de tartışıyor.
ERDOĞAN'IN ÇILGIN PROJESİ HANGİSİ? - SAMANYOLUHABER.COM OKUYUCULARINDAN 8.900 ÇILGIN TAHMİN - TIKLAYIN
Ayın 27’sinde proje açıklanınca ne olacak? Seçim sabahına kadar konuşulacak, tartışılacak, kimi alkış tutacak kimi eleştirecek. Ama gündemin dizginleri hep Tayyip Erdoğan’ın elinde olacak. Siyasetçinin zekisi seçim kazanır, zekası kıt olanıysa neyin nasıl ve neden yapılamayacağını anlatır durur.
Tarık sen nasıl
darbeleri savunursun?
Her türlü baskıya, şiddete, darbeye karşı çıktın bir ömür boyu Tarık (Akan ). Şimdiyse “27
Mayıs da 28
Şubat da darbe değildir!” diyorsun. Değildir de nedir yahu? Halkın oylarıyla seçilmişleri eli silahlı memurların alaşağı etmesine ne denir senin yeni yazdığın sözlükte? Ne demek
27 Mayıs önümüzü açtı, 28 Şubat laik cumhuriyet’ten uzaklaşmamızın önünü kapattı?! Tarık, 27 Mayıs sonucunda üç kişi ipe çekildi, bir kişi öldürüldü;
intihar etti denildi. Daha geçenlerde
Orhan Birgit, 27 Mayıs’la ilgili öğrenci kıyımı haberlerini kendilerinin uydurup yaydığını açıklamadı mı? Eğer 27 Mayıs olmasaydı,
halk 1961’de sandığa gidecekti; belki de ilk kez CHP
iktidar olacaktı bir başına! Seninle 28 Şubat’ı hiç tartışmayacağım; git Mehmet Ali
Birand anlatsın sana başına gelenleri! Ve de birçok işsiz güçsüz, aç bilaç kalan insan!
Hele eğer “12
Mart ve 12
Eylül yanlış yaptı ama giderilmeyecek yanlışlar değil!” lafını söylemişsen pes doğrusu. Deniz Gezmiş’in ailesini de idam edilen, işkence gören onlarca yüzlerce insanın ailelerini de çok üzmüştür senin bunları söylemen. Daha yazacak çok şey var da... İçtiğimiz kahvelerin kırk yıllık hatırı kırıyor elimdeki kalemi!
Vergi memuru
Kürt kökenli bir
vergi memuru Erzurum’da vergi toplamaya çıkmış. Kuytudaki ilçelerden birine doğru giderken arabasıyla, bir adam el etmiş. Bizimki durup almış arabaya. Adam biner binmez başlamış Kürtlere sövüp saymaya, “Bunların alayı PKK’lı. Neden asmadılar Abdullah Öcalan’ı anlamadım gitti!” diye sürdürmüş de sürdürmüş. Bizim vergi memuru ses çıkarmamış, adam belki susar diye de bir CD koymuş. Raslantı bu ya
Kürtçe nağmeler doldurmuş arabanın içini. Adamın sesi kesilmiş o saat. Camdan dışarı bakmaya başlamış. Bizim vergi memuru, ‘yahu adama ayıp oluyor; başka bir şey çalayım’ diye düşünerek torpido gözünü açmış. Gözde ruhsatlı tabancası durmuyor mu?! Bizim yolcu, tabancayı görünce yutkunmuş bir iki; sonra da sırıtmış pişkin pişkin: Ee anlat bakalım
arkadaş... Bizim Abdullah ağabey nasıl? İyi midir sağlığı İmralı’da? (Algan’la Saadet’e teşekkürler)