Merkez Bankası (MB) başkanlığına mevcut yardımcı Doç. Dr.
Erdem Başçı atandı.
Tam beş senelik bir gecikme. Halkın iradesi
tahkim edildikçe, kurumlar üzerindeki oligarşik işgal bitiyor. Son 'savaş' MB başkanlığı üzerinden verildi.
Zaman gazetesinde ilk yazılarıma ekonomi editörü Turhan Bozkurt'un önerisi ile 2006 yılının başında üniversiteden 'haber
analiz' yazarak başladım.
Sonbahar itibarıyla da Genel Yayın Müdürü
Ekrem Dumanlı düzenli yazarlık teklifinde bulundu.
Analiz yazılarımın ikisini
Mart 2006'da MB başkanlığı ve
Erdem Başçı için yazmışım. O tarihte Galata Bankerleri, laikçi
koro ve
Çankaya, MB
başkanlık seçimlerini tam anlamıyla bloke etti. Rahmetli Adnan Büyükdeniz ve Erdem Başçı'yı veto ettiler. Son çare Durmuş Yılmaz'a kabul verdiler ancak dünyanın her yerinde kodesi boylatan türden aşağılayıcı bütün edepsizlik ve arsızlıkları sergilediler. Adamcağızın din ve vicdan hürriyeti, vatandaşlık haklarının tümü
baskı altına alındı.
Hani şu sıralar 'ama o saf ve
temiz bir gazeteciydi' diyorlar ya, bu türden! İşin gerçeği bunu yapanlar kravatlı, tıraşlı, papyonlu, yani görüntü itibarıyla Batılı,
modern, ancak kafa yapısı itibarıyla tam bir diktatörlük örneği sergileyen adamlardı.
Aşağıda Sayın Başçı için 2006'da yazdığım iki yorumun özetini bulacaksınız. 10 Mart'ta '
Piyasa cambazlarının hevesi kursağında kaldı' başlıklı analizde, atamanın devletin üst kademelerinde bir mutabakatı yansıttığını zannederek
destek vermişim. Oysa yanılmışım. Meğer mutabakatın kozmik odada yazılan Kırmızı Kitap'taki tarifi; seçimle gelenlerin
halk iradesini oligarşiye pazarlamasından ibaretmiş.
Oysa Başçı güven veren bir birikim ve tecrübeye sahip. Başçı para politikaları ve
banka alanında doçent. Eğitim ve akademik yayınlar bunu gösteriyor. Ayrıca 2003'ten beri
Merkez Bankası'nda çalışıyor ve o tarihlerde de yine başkan yardımcısıydı. Dolayısıyla
doku uyumu sorunu da yaşanmayacaktı.
Yine o dönemlerde MB başkanlığı o kadar fazla tartışmaların merkezine yerleşti ki yeni başkan kim ve hangi kesimden gelirse gelsin yönetilmesi zor beklentiler tesis edildi. Oysa Başçı ile böyle bir risk de kalmamıştı. Zira Başçı 'enflasyon hedeflemesinin, maliye ile uyumlu para politikasının ve dalgalı kurun devam edeceğini' ifade etmişti. Böylece belirsizlik ve spekülatif ortam daha baştan bitecekti. Kurumları arka bahçesi gibi kullanmaya alışanlar artık 'içeriden bilgi alarak' caka satamayacaktı. Bu yüzden de hepsinin beti benzi solmuş durumdaydı.
17 Mart'taki 'fikri takip' yazımda 'görevlendirmede liyakate bakın' çağrısını tekrarladım. Zira 'kişiler kapitalizminden', 'kurumlar ekonomisine' geçmek için bu şarttı. Ancak boşuna yazmışız. Zira kışla konuşunca geri kalanlara üç maymunları oynamak düşmüş.
Bazıları hükümetin başkan adayının adını neden çok önceden açıklamadığını da sorguladı. Bunlar, medya ahlakı oturup, yargısız
infaz ve
linç kampanyaları ortadan kalktığında ancak mümkün olur. Nitekim o tarihlerde Başçı'nın liyakatine bakılmadan 'eşi de türbanlıymış' diye gizli-açık jurnaller yaptılar. Memleket çocuklarının kendi vatanlarında hak ettikleri pozisyonlara göğüslerini gererek talip olmasını engelleyen ahlaksız teklifler ve 'kışla standartları' koymaya kalktılar.
Ama artık buraya kadar!
Millet ülkesine ve kurumlarına el koyuyor! Bana gelince, ben sadece hakkın hatırını korurum. Başçı'yı da o yüzden desteklemiştim. Bazı odaklar Başçı ile MB Başkan Yardımcısı
İbrahim Turhan arasında
rekabet varmış gibi bir
algı oluşturmak için çok çırpındı. Ancak ikisinin de yüksek fazileti buna izin vermez. Erdem Başçı'ya başarılar ve dualar. Liyakat sahibi
Anadolu çocuklarının muvaffakiyeti hepimizin başarısıdır.