Nefret edilen 118 33'ün reklam ajansı belli de, ya reklamvereni kim?


118 33 reklamlarıyla ilgili fikrim soruluyor. Geçen hafta Zaman Pazar ekinde "Birileri bu reklamlara dur desin" başlıklı yazısında 118 33 ile ilgili görüşlerimi Fatma Turan'a da söylemiştim. Tekrarlayayım; rekabet eden eşitleri arasından öne çıkmak, ürün ve hizmetler arasından farklılaşmak için 'absürt reklamlar' yapılır. Bu bizde de olduğu gibi yurtdışında da uygulanan bir yöntem. Böylesine reklamlar reklam festivallerinde izleyenler tarafından ıslıklanırken eğer kazara ödül alırlarsa protestonun şiddeti de artar ama ödülün verilmesi engellenemez. 118 33 ile ilgili sosyal medyada patlayan protestolar ilk kez Zaman Pazar'da haberleşti sonra televizyon kanallarına sıçradı. Olay reklamın ajansı M.A.R.K.A.'nın başkanı Hulusi Derici'yi tanırım. Reklam ve oyuncusu hakkındaki tartışmalardan hiç etkilenmediğini rahatlıkla söyleyebilirim. O bilir ki reklam hakkında ne kadar çok konuşulursa ürün ya da hizmet o kadar yol kat eder. Meseleye böyle bakınca tartışmalar başladığı andan itibaren 118 33'ün aranışı tavan yapmış. O halde ajans görevini yapmıştır. Değişik versiyonlarını izlediğimiz reklamın son versiyonunda da 'efemine' oyuncunun aklı başında kardeşi devreye giriyor. Kılık kıyafetiyle beklentilere uygun ama potansiyel olarak her an patlamaya hazır haliyle yeni karakter bakalım neler yapacak? Ancak, benim de konuya ilişkin bir sorum var ama ajansa değil, reklama ve daha da çok oyuncusuna tepki gösterenlere. Neden hiç kimse 118 33'ün sahibini, reklamı beğenip onaylayan ve yayınlanmasına izin veren hatta eleştiren habercilerin televizyonunda, gazetesinde göstermeye devam ettiren reklamverenine ses etmez, edemez? Cesaret ajansı taşlamak değil, reklamverenine neden bu kampanyaya evet dedin diye sormaktır! Kutunun dışında düşünmek zaten bir kutunun varlığını kabul etmektir; ya kutu hiç yok dersek! TEB'in bu yıl dördüncüsü yapılan "Akıl Fikir Yarışması"nda jüri üyesiydim. Geçen hafta yaklaşık bin banka çalışanının katıldığı bir ödül töreninde yarışmada özgün fikirleriyle öne çıkanlar ödüllendirildi. Müşteri, öğrenci ve yeni mezun kategorisinde yapılan yarışmaya bu yıl bir de duayen bankacı Rıfat Taranto anısına yarışma kategorisi açılmıştı. Sıkı kurallarla denetlenen ciddi bir işkolunun yenilikçilikle anıldığı ülkemizdeki tek değerlendirme olduğunu bildiğim "Akıl Fikir Yarışması"nda dikkatimi çeken, salonu dolduran TEB çalışanlarının enerjisi oldu. Ödül töreninde en çok alkışı, müşterilerle kurduğu pozitif ilişkiler nedeniyle Rıfat Taranto İlkelerinden "adanmışlık" ödülünü alan güvenlik görevlisi Taner Güler oldu. Arı Maya ödülünü ise müşterilerin ihtiyacını risk içermeyen yenilikçi ve yaratıcı çözümlerle cevaplayan Güliz Kanat aldı. Böylesine geniş bir kalabalık bir araya toplanınca TEB İK'dan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Nilsen Altıntaş fırsatı kaçırmamış ve ödül törenine "Yetenek Günü" vesilesiyle "Müşteri deneyiminde mükemmellik" içerikli bir de konferans düzenlemiş. Dükkan Burger'in kurucusu Emre Mermer'in ve Mars Entertainment'in yönetim kurulu başkanı Muzaffer Yıldırım'ın ilginç girişimcilik öykülerini dinledim. Hep söylerim Türk'ün aklı gözündedir diye. Bu kez de öyle oldu. Deneyimlerini paylaşan ve "kutunun dışında" düşünerek özgün fikri serbest bırakın diyen konuşmalardan hem ben hem de salondakiler çok etkilendi. Hep alışageldiğimiz gibi, "Otur oturduğun yerde icat çıkarma" diyen bir toplumda, rekabetçi bir Türkiye için "Hayır, oturma icat çıkar!" diyen şirketlerin sayısının artması gerektiğine inanıyorum. İnancımı daha da ileriye götürüyor ve "kutunun dışını" düşünmek daha baştan bir kutunun varlığını kabul etmek anlamına gelir; ya hiç kutu yok dersek daha yenilikçi olur muyuz? Dondurma pazarında sütler durulmuyor Ülker Golf'ün, Algida'nın 2010-2011 dondurma pazarı değerlendirme ve vizyonuna cevap verdiği, "Van minüt, van minüt çok iddialıyız!" başlıklı yazımda, "Golf, Türkiye dondurma pazarının yüzde 30'una sahip. Ayrıca Ülker Golf Türkiye Kalite Derneği (KalDer) tarafından yürütülen Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi (TMME) 2010 yılı ölçüm sonuçlarına göre de müşteri memnuniyetinde en yüksek puanı alarak birinciyiz." deniliyordu. Ben de, "Algida'nın pazar payı ile Golf'unkini topladığımızda Panda, Mado ve diğerlerini hesaba bile katmasak yüzde yüzü geçen bir değere ulaşıyoruz ki, bu işte bir terslik var!" değerlendirmesini yapmıştım. Yazının yayınladığı gün Unilever Kurumsal İletişim Müdürü Ebru Şenel Erim'den Algida'dan Nielsen verileri ve KalDer'in mektubuyla bir cevap geldi. Erim, "Algida Türkiye olarak dondurma pazarını, bağımsız bir araştırma ve ölçümleme şirketi olan Nielsen Türkiye'nin bilimsel araştırma ve ölçümleri çerçevesinde değerlendiriyoruz. Dolayısıyla Nielsen Türkiye'nin 2010 yılı dondurma pazarıyla ilgili ölçümleri çerçevesinde Algida'nın pazar payını paylaşmayı isteriz: 2010 yılında ciro bazında Algida yüzde 74 pazar payına sahip olup, 2011'in ilk iki ayı içinse Algida pazar payı yüzde 85'tir. Litre bazında ise 2010 yılında Algida yüzde 67 pazar payına ve 2011'in ilk iki ayına yönelik olarak yüzde 83 pazar payına sahiptir. Dolayısıyla yazınızdaki rakip firmanın pazar payı yüzde 30 seviyelerinde olmayıp, Nielsen 2010 rakamına göre yüzde 16 seviyesindedir. Ayrıca Türkiye Kalite Derneği tarafından gerçekleştirilen Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi 2010 yılı ölçüm sonuçlarıyla ilgili olarak da şu bilgiyi paylaşmak isteriz. 2010 yılı Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi'ne göre Algida ve Golf en yüksek puanı alarak ikisi de birinci olmuştur." diyordu. Ayrıca Erim, mesajının ekine Nielsen verilerinin yanı sıra KALDER'in TMME resmi açıklama mektubunu da koyarak bir nevi söylemlerinin sağlamasını da yapmıştı. Ebru Şenel Erim yorum yapmıyor, ben de yapmıyorum ve durumu dikkatinize sunuyorum. Benzerlik gözüme takıldı Kuruyemiş pazarı giderek hareketleniyor. Peyman'ın başlattığı reklamlı iletişim çalışmalarına, Tadım da katıldı. Ürünün lezzetini ve vazgeçilmezliğini ana mesaj olarak alan iki markanın reklamları birbirine benziyor. BKM oyuncuları esprili senaryolarla Peyman, Sumru Yavrucuk ise Tadım diyor. Tadım reklamını izlerken hangi marka olduğunu sonuna kadar anlamadım dersem, marka yetkililerine bir katkım olur mu? Çünkü kampanyalar sürdüğü müddetçe iş en çok frekans kullanan markaya yarayacak. Yani demem o ki televizyon reklam fiyatları böylesine uçmuşken birisi ana mesajını değiştirsin!
<< Önceki Haber Nefret edilen 118 33'ün reklam ajansı belli de, ya reklamvereni... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER