12 Haziran 2011'de yapılacak olan milletvekili genel
seçimleri için siyasal partiler
aday listelerini açıkladılar.
Bu arada;
Barış ve Demokrasi Partisi de destekleyeceği
bağımsız adaylarının isimlerini belirledi. Ülkemiz için hayırlı olsun...
Siyaset biliminde "seçim"; bir toplumdaki gerginliği azaltan bir süreç olarak değerlendirilir ya da genellikle böyle olması beklenir ve temenni edilir. Bu konudaki klasik benzetme; içi su kaynayan bir tencerenin kapağının açılarak içinde biriken buharın dışarı çıkmasına imkân sağlamaktır. Gerçekten; ateşin üzerindeki bir tencerenin içindeki su kaynamaya başladığında; eğer kapağını açmazsanız o
kapak patlayarak çıkar. Oysaki kapağını açarsanız; buhar kendi kendine uçar gider.
Seçimler de buna benzer. Bir toplumda gerginlikler arttığı zaman;
özgürlük içinde yapılan seçimler (eğer yapılabiliyorsa) o gerginliği azaltır. Bazı ülkelerde hatta bizde de; bazı seçimlerde gerginlik azalmaz tam tersine "
tavan yapar" (!) ama genellikle seçimler gerginlikleri azaltır. Umalım 12 Haziran seçimleri toplumumuzdaki gerginlikleri ortadan kaldırsın ve endişeyle gözlediğim "kutuplaşma eğilimleri"ni azaltsın.
Xxxxxxxxxxxxxx
Aday listelerinin açıklanması daha doğrusu adayların belirlenmesi;
AK Parti,
CHP ve MHP'de bazı gerginliklere yol açtı. Doğrusu her seçim öncesinde adayların belirlenmesi aşamasında bazı huzursuzluklar yaşanır ama bu kez adayların isimleri gerçekten epey şaşırtıcı oldu. Hayal kırklığı yaşayanlar ve beklediklerini bulamayanların bu duygularına anlayışla yaklaşmak gerek.
Listelerden söz ederken; aslında
TBMM'de temsil edilen 4 partiden söz ediyoruz. Diğer partilerde adayların nasıl belirlendiğinden söz eden pek yok. Oysaki DSP'nin, DP'nin, Has Parti'nin ve hatta DP'nin de iddialı oldukları bir
milletvekili seçimi; hiç kuşkusuz toplumdaki eğilimleri TBMM'ye taşıması açısından çok daha yararlı olurdu. Ama yüzde on
barajlı bir seçim yasası; elbette buna izin vermiyor. Ve dünyanın hiçbir
demokrasisinde böyle saçma bir baraj yok. Bu konuda beni asıl kızdıran nokta TBMM'de temsil edilen partilerin; TBMM'ye girmeden önce bu baraja karşı çıkarken; TBMM çatısı altına girdikleri anda bu konudaki düşüncelerini rafa kaldırmaları oluyor.
Şimdiye dek yüzlerce kez yazdığım bir cümleyi bir kez daha kaleme almak istiyorum: Seçim yasalarının amacı;
koalisyon korkusuyla
küçük partilerin engellenmesi değil; toplumdaki tüm eğilimlerin parlamentoya yansıtılmasıdır. İstikrar parlamentoda değil sokakta gerçekleşir.
Neyse şimdi bunu bırakıp adaylar üzerinde duralım.
Xxxxxxxxxxxxxxxx
Beni en çok şaşırtan parti CHP oldu. Partinin aday profilinin biraz değişmesini bekliyordum ama böylesine köklü bir "tırpanlama" beklemiyordum. Öyle isimler "çizilmiş" ve öyle isimler eklenmiş ki; şimdilik bunun nedenlerini açıklayamıyorum.
Örneğin; Mehmet
Haberal'ın,
Zonguldak'tan aday gösterilmesini içime sindiremedim. Rahmetli Ecevit'in, Sayın Haberal'ın hastanesinde risk altına atıldığı konusundaki kuşkular tümüyle ortadan kalkmamışken; Ecevit'in kalesi olan Zonguldak, Haberal için hiç uygun bir seçim bölgesi değildi. Kaldı ki Haberal'ın sosyal demokratlığı da epey
tartışmalıdır. Ayrıca Ecevit'in korumalığını da yapmış olan ve daha sonra milletvekili olan Sayın
Recai Birgün de bu konuyu benim gibi değerlendirmişti.
CHP'nin aday gösterdiği isimler arasında beni çok şaşırtan bir isim de Demirel'in tavsiyesiyle listeye eklendiği söylenen; eski
Milli Eğitim Bakanları'ndan Sayın Turhan Tayan oldu. Tüm yaşamı boyunca sosyal demokrasiye en ufak bir katkısı olmamış olan Sayın Tayan'ın; bu işi içine nasıl sindirdiğini anlamak da çok zor. Bu arada CHP'den aday gösterilmesi beklenen ya da kendilerinin beklediği kimi isimlerin aday yapılmaması ve bunların bağımsız olarak aday olmaları ilginç bir gelişme oldu. Bu bağımsız adaylar arasından Çetin Doğan'ın belli bir ölçüde şansı olabileceğini düşünürüm. Fakat ne
Tuncay Özkan'ın ne Hanefi Avcı'nın ne de Doğu Perinçek'in herhangi bir şansları olabileceğini düşünmüyorum.
CHP'de aday gösterilenler kadar aday gösterilmeyenler de çok ilginç. Önümüzdeki dönemde bu konudaki tartışma büyüyecek ama eğer 12 Haziran seçimlerinde CHP başarılı olamazsa Sayın Kılıçdaroğlu ve ekibi ağır bir
fatura ödemek zorunda kalacaklar.
Önder Sav,
Onur Öymen,
Mehmet Sevigen, Canan
Arıtman,
Yılmaz Ateş, Mustafa
Özyürek gibi "ağır toplar" CHP'ye
renk veren insanlardı. (Bazılarından pek hoşlanmasam bile...) Şimdi bu renklerden yoksun bir CHP "yenileşen" bir CHP mi yoksa "ekseninden uzaklaşan" bir CHP mi bunu zaman içinde anlayacağız...
xxxxxxxxxxxxxxxxxx
MHP'de de çok ilginç isimler listelere girmiş. Örneğin; değerli arkadaşım ve İÜ İktisat Fakültesi'nin ürünü olan Sümer Oral'ın MHP'yi
tercih etmesi şaşırtıcı oldu ama herhalde
siyasete devam edeceği başka bir parti yoktu.
Aynı biçimde
Tansu Çiller'e yakın olarak bildiğimiz Celal Adan'ın MHP listelerinde yer alması çok ilginç.
Bahattin Şeker,
Murat Başesgioğlu gibi eski bakanlar da MHP listelerinde.
AK Parti'nin adaylarıyla MHP'nin adaylarının devamını daha sonra ele alacağım. Bu arada
Ufuk Uras ve Mithat Melen herhalde bizim koridora geri dönecek ki; bu da beni memnun ediyor...