Bir yandan elektronlaşan para ve öte yandan işlemlerin bilgisayar ortamında yapılıyor olması;
vergi idaresinde "devrim" umudunu yeşertiyordu. Yarısı
kayıt dışındaki ekonomiyi kayda geçirerek, vergisini tam ödeyenlere yapılan haksızlığı da giderecektik.
Vizite fabrikası gibi çalışan muayenelerin veya
banknot matbaası gibi faaliyet gösteren büfelerin yıllık vergisinin asgari ücretlinin ödediğine denk olma ayıbını ortadan kaldıracaktık.
Yetmedi, "vergi yüzsüzleri" diye teşhir edersek utanacaklarını
sandık. Bilişim teknolojilerini Maliye'nin hizmetine verdik, vergi kaçağını azaltırız diye umduk. Fakat fena halde yanıldık. En azından umduğumuz iyileştirmeyi sağlayamadık.
1980-90'lı yıllarda Matild Manukyan'ın vergi
rekortmenliğiyle yetindik. Şimdi de rekortmenler liginde hep aynı insanlar var. Milli gelir,1 trilyona tırmandı ama vergide yeni şampiyonlar çıkaramıyoruz.
Geldiğimiz noktaya bakıyorum; bunca ileri teknolojiye rağmen vergi ödememeyi başaranların sayısı hâlâ çok fazla. Oysa
Türkiye yeni zenginleriyle övünüyor. Fakat bunları nedense vergi rekortmen listelerinde göremiyoruz.
Başkasında işe yarayan teknoloji, sahi bizde neden işe yaramadı? Neden hala verginin yükü, "kaçıramayacakların" omuzlarında ağırlaşır?
Merak ediyorum.