Tüm dünyada olduğu gibi bizde de üst düzey kadın
yönetici sayısı çok az; hele konu teknoloji gibi erkek
egemen bir konuya gelince durum daha da belirginleşiyor.
Ancak diğer yandan
Intel Türkiye,
Ortadoğu ve
Afrika Bölge Direktörü Ayşegül İldeniz gibi spesifik örnekler de var. Bir işin başında kadın olunca elbette kadının gelişimine duyarlı projelere daha sıcak bakılıyor. Intel Türkiye'de de öyle olmuş.
Bilgisayarlı işlere ev ahalisinden görece uzak duran ve eğer yakın durursa müşteri potansiyeli olma ihtimali yüksek olan kadınlar söz konusu olunca da hiç düşünülmeden MEB ve Fütüristler Derneği'yle birlikte projeye girilmiş.
Tekno
Kadın projesinde ilk etapta 5 bin kadına
bilişimi öğreteceğiz diye yola çıkan Intel, sonradan bunu Türkiye'nin her
bölgesine yaymaya karar vermiş. Intel sadece kadınlar için proje yapmıyor. Bilgisayarın doğru kullanımını sağlamak ve farklı projeleri hayata geçirmek için öğretmenler, öğrenciler ve hatta profesyonellere yönelik
sosyal sorumluluk projeleri de var.
Öğretmen eğitimlerinde 160 bin sayısına ulaşılırken, Intel Global olarak tüm eğitim yatırımlarına 100 milyon dolar ayırıyorlar. Bu bütçenin sadece yüzde 20'sinin gelişmiş
ülkelere gittiğini söyleyen Ayşegül İldeniz, sırasıyla Çin,
Rusya,
Meksika ve Hindistan'ın ardından Türkiye'ye en çok eğitime ilişkin yatırım yaptıklarını belirtiyor.
Türkiye'de durum farklı, Afrika'da farklı
Ayşegül İldeniz, "Kullanılan bilgisayarların yüzde 90'ında bizim mikro işlemcimiz var ama bu, var olan pazara yönelik bir oran. Bizim amacımız pazarı da büyütmek. Bu amaçla bilişim odaklı projelerde yer alıyoruz. Türkiye ile diğer ülkeleri karşılaştırdığımızda ise az gelişmiş ülkelerle gelişmiş olanların sorunlarının farklı olduğunu görüyoruz. Türkiye, Batılı bir yaklaşımda ve
rekabet eden pek çok markanın en son versiyonuna farklı teknomarketlerden ulaşabiliyorken, Afrika ülkeleri gelişmiş ülkelerin ya ikinci elini ya da eski versiyonunu kullanıyor. Bir süre sonra bu cihazlar kullanılamaz hale gelecek ve dünya cihaz çöplüğüne dönüşecek. Ayrıca bu ülkelerde cihazları kullanabilmek için altyapıya ihtiyaç var ki, henüz bu da o ülkelerde tamamlanmış değil.
Az gelişmiş ülkelerd
e devletle altyapıyı kurma, var olanı güçlendirme yönünde işbirlikleri yapıyoruz. Bir diğer sıkıntı da altyapı kullanım fiyatları. Yine bu ülkelerde geniş bant internet ulaşımının fiyatının çok pahalı olması, ki Afrika'da bu
hizmet ayda 100 dolara mal olabiliyor.
Üstünde önemle durduğumuz bir diğer konu ise devletin tasarruf etmesi. Eğer devlet hizmetlerini 'e' haliyle verirse daha
ucuz olacağını öngörüyoruz. Bütün bunlar çerçevesinde de çalışmalarımızı sürdürüyoruz." diye konuşuyor ve ülkemizin bilişim altyapısı ve kullanımı konusunda gelişmiş ülkelere yakın bir noktada olduğunu ifade ediyor.
Teknoloji kullanımında
Avrupa ile yarışıyoruz
Intel, iş yaptığı ülkelere en yeni teknolojileri getirmeyi amaçlıyor çünkü geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerin 'bilişim çöplüğü'ne dönüşme tehlikesini de görüyor. Türkiye'nin bu konuda iyi bir konumda olduğunu söyleyen İldeniz, "Türkiye'deki tüketilen bilişim
ürünlerine baktığımızda Avrupa ya da Amerika'da var olan tüm seviyedeki ürünleri görüyoruz. Türkiye pazarındaki üst seviye ürünlerin miktarının da bölgeyle kıyaslandığında ilk sırada yer aldığını söyleyebiliriz.
Avrupa ve Almanya'yla yeni teknolojinin kullanımında yarışıyoruz. Üst seviye ürün alanların oranı kullanıcılar arasında yüzde 60 ile 70 arasında. Halbuki geri kalmış ya da az gelişmiş ülkelere baktığımız zaman tablo tam tersi. İş ortaklarımızla birlikte, son kullanıcıya yönelik bilinçlendirme çalışmaları yaparak, aslında yeni teknoloji almanın çok daha ucuz bir şey olduğunu anlatıyoruz. Çünkü yeni teknoloji 3 ila 5 yıl, eski teknoloji ise 1 ila 2 yıl içerisinde işe yaramaz hale gelip çöpe atılabilir. Üzücü olan, sorumlu olduğum bölgenin diğer ülkelerinde
seyahat ettiğimde ABD'den ya da Avrupa'nın diğer ülkelerinden kullanılmış ürünlerin, bu ülkelerdeki tüketiciye ucuza satıldığını, dolayısıyla da eskiliğine bakılmadan
tercih edildiğini görüyorum.
Tanzanya ve Kenya'da da aynı tabloyla karşılaştım. Aslında bana göre bu, o ülkelerin milli servetlerinin çöpe atılması. Zaten dünyanın gerisindeyken daha da geri düşecekler." diyor.
Genciz, heyecanlıyız ama eksiklerimiz var!
Intel Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Bölge Direktörü Ayşegül İldeniz, Türkiye'de
araba sayısının 12 milyon civarında olduğuna, internet kullanımında 35 milyon kişiye ulaşıldığına dikkat çekerek, "Ama dünyada endekslere göre teknoloji gelişimi sırasında 42. sıradayız.
Ürdün bile bizden önde. Bu tablo bize yakışmıyor." diyor. İldeniz, Türkiye birçok açıdan son derece ileri ve pazarın gelişmişliği açısından da son derece sofistike bir ülkeyken, altyapı ve bilişim hazırlılığı konusunda bu durumda olduğumuzu anlamakta zorlanıyor ve bir
Türk vatandaşı olarak üzülüyor.
"Teknoloji kullanımında özellikle
genç nesil oldukça meraklı ve heyecanlı gözüküyorsa da yine de istenilen düzeyde değil! Peki, neden? Türkiye'deki ekonominin ana dinamosu KOBİ'ler ancak nedense KOBİ'lerdeki bilişim kullanım oranı çok düşük. İyi örnekler vereyim; Karadeniz'de bir restoranda kullanılan malzemeler bir
yazılım vasıtasıyla izlendi ve gereksiz harcamalar tespit edilerek engellendi. Yerel bir yazılım şirketiyle bir bilgisayar şirketi birlikte yeni bir yazılımla işi ürünleştirdi ve diğer restoranlara da sattı. Restoranlarda yüzde 25'e varan bir
maliyet tasarrufu sağladı.
Ankara'da yine bir yazılım şirketiyle bilgisayar şirketi bir araya gelerek çiçekçilere yönelik projeler üretti. O bölgede yaşayan insanların
doğum günü, yıldönümleri gibi özel günleri arşivleyerek çiçekçilere bildirebilecekleri bir yazılım geliştirdiler. Türkiye'mizde bu gibi örneklerin çoğaltılması gerektiğini düşünüyorum. Aslında içine bilişim katılan işler daha verimli hale gelebiliyor.
Türkiye'de bilgisayar kullanımının gerekliliğini artık anlatmıyoruz ama bilgisayarı girişimcilerin işlerine, derslerine nasıl katacaklarını anlatmak önceliğimiz. Bu nedenle de MEB ile birlikte bilişimin hayatımızın her alanına girmesi için çalışıyoruz.
Birçok araştırmaya göre ülkelerin GSYİH'larının son 15 yılda teknoloji kullanımıyla birlikte yüzde 1 civarında arttığını görüyoruz. Bir ülkenin her yıl yüzde 4 büyüdüğünü düşünsek, teknolojinin büyümedeki katma değerini de görebiliriz. Bütün bunların sonunda Türkiye'yi rekabetçi bir ülke yapma hedefimiz var. Dünya giderek hizmet sektörüne dönerken küresel pazarda iş yapabilen hizmet satabilen bireyleri bir an önce yetiştirmek gerekiyor. Bana göre bilişime yapılan her yatırım Türkiye'nin rekabetçiliğini uluslararası ortamda artırır ve bizim GSYİH çok daha etken verimli hale getirir." diyen Ayşegül İldeniz hedeflerinin bilişimi özellikle KOBİ'lerin yapılan her işi daha verimli kılmak üzere günlük hayatlarına sokmaları gerektiğini söylüyor.