Öyle hadiselerle karşı karşıyayız ki insanın damarlarındaki kan donuyor, söyleyecek söz kalmıyor. Hırçın, şımarık,
saldırgan, mütecaviz, haksız, adaletsiz... Ne söyleseniz yapılanları anlatmaya kifayet etmiyor. İşte size birkaç örnek:
Koskoca
Hürriyet gazetesi 12
Eylül askerî döneminin bir hâkimini
manşet yapmış. Adam 40 idam kararına
imza atmış. 4 idam infazında bulunmuş. Şimdi
Balyoz sanıklarından birinin avukatlığını yapıyor. Ve gazetenin manşetinde ne buyuruyor (!) biliyor musunuz: "
12 Eylül yargısı bugünden daha adildi". Yuh vallahi! Adama demezler mi: "Be birader sen ve senin gibi hâkimler değil miydi 'bir oradan bir buradan asalım' diye gencecik çocukları idama mahkûm eden? Utanmıyor musun?" 12 Eylül
darbesinde yaklaşık 1,5 milyon insan gözaltına alındı. Partiler kapatıldı, gazetelere el konuldu. 700 bin civarında tutuklama yapıldı, 200 civarında insan 'kuşkulu' bir şekilde (kışlada, karakolda, hapishanede vs.) hayatını kaybetti. Ancak ar damarı çatlayan bir zihniyet kalkıp
Ergenekon soruşturmasına göre 12 Eylül
mahkemelerinin daha adil olduğunu söyleyebilir. Ya bu zihniyete alkış tutanlar? Yazık ki ne yazık!
Başbakan'ın kızı
Sümeyye Erdoğan, Devlet Tiyatroları'nın oynadığı bir oyunu izlemeye gidiyor. Kendini
oyuncu sanan bir kişi Başbakan'ın kızına ve gelinine el kol hareketleri yaparak
hakaret ediyor. Oyunun orijinalinde olmayan bu hareketler öyle rahatsız edici hale geliyor ki sonunda Sümeyye Hanım ve yanındakiler salonu terk etmek zorunda kalıyor. Devlet Tiyatroları'nı babalarının çiftliği gibi kullanıp ideolojik körlüğünü her fırsatta öne sürenler utanmadan, sıkılmadan güya açıklama yapıyor. Önce o saygısız adamın yaptığı çirkin davranıştan özür dile, sonra 'endişeli
modern' pozlarında bir şeyler söyle. Ne gezer!
12 Eylül hakkında
dava başlatıldı ya;
Radikal Gazetesi'nin muazzam bir gayreti olmuş, araştırmacı gazetecilik (!) adına kimlerin yargılanacağını ortaya çıkarmışlar (!) Sonuç? Sonuç şu: "
12 Eylül darbesi yargılanırsa sadece askerler
hesap vermeyecek, siviller de mahkeme karşısına çıkacak." Hatta liste hazırlamışlar; o günkü valiler,
emniyet görevlileri falan filan. Hızlarını alamamış olacaklar ki; cuntanın darbe sonrası kurduğu kabineyi işin içine sokmuşlar. Onunla da yetinmeyip rahmetli Turgut Özal'ı bile yargı çemberinin içine almışlar. İyi de bu askerî darbeyi, bu adamlar mı yaptı? Açılan dava, darbecileri
hedef alıyor. Darbe sonrası görev yaparken darbecilerle
işbirliği yapıp kanunsuz işlere giren varsa ve onlar yargılanırsa 'darbecilik suçu'ndan mı yargılanmış olurlar? Gel de çöz çözebilirsen bazı kişilerin telaşını...
YGS'de şifre var mıydı yok muydu? İnsanın bazı çarpıtmaları gördüğünde, "Canı cehenneme! Varsa yanlış yapan, her kimse bulun da ümüğünü sıkın!" diyesi geliyor. Ancak ortada tespit edilen bir suç da yok, suçlu da. Ne var ki bir homurtudur sürüp gidiyor. Daha kötüsü kendini
Türkiye komünist bilmem necisi diye tanıtan ve sayıları yüzü bulamayan marjinal bir grup sokağa çıkıp konuyla ilgisi olmayan kişileri hedef gösteriyor. Bazı gazete ve televizyonlar da bu sinsi ve kara
propagandaya çanak tutuyor. Anlaşılan o ki bu kadar
Fethullah Gülen düşmanlığı, bu kadar 'cemaat paranoyası', bu kadar
AK Parti antipatisi sadece cibilli bir düşmanlıktan kaynaklanmıyor; aynı zamanda yaklaşan
seçim uğruna kalleş metotlar uygulanıyor. Ne yapalım;
Allah kerim. Zalimin maksadı neyse o maksadın aksiyle tokat yiyeceği tecrübeyle sabit değil mi?
Yılların oyuncusu Zeki Alasya'nın ettiği lafa ne demeli: "Emek Sineması'nın sahnesinde namaz kılınacaksa hiç açılmasın daha iyi." Al birini vur öbürüne!
Müjdat Gezen de, AK Parti'ye oy verenleri 'aptal' olmakla suçlayarak, '
komik' olduğunu sanmıştı.
Saymakla bitmez. Asabı bozuk bir zümre bir yandan kırıyor döküyor, saldırıyor, ısırıyor; bir yandan da 'mahalle baskısı'na maruz kaldığını söyleyecek kara propaganda yapıyor. Bütün bu yaşananlar karşısında insanın bazen nutku tutuluyor. Yaklaşan seçimde Ergenekon'u
iktidara getirmek için var gücüyle çalışanları belli bir yere kadar anlayışla karşılamak mümkün. Tabiatları ve ilişkiler ağı, maalesef, bu. Ancak bir iktidar uğruna bu kadar saldırgan olmaya değer mi? Halk bu hırçınlığın hesabını sizden sormayacak mı?