Demokrasilerde kurumlar, bireyler gibi duygusal refleksler göstermezler.
Bizim
Genelkurmay hariç.
"Tutukluluğu anlayamıyoruz" diyor Genelkurmay.
Bir
komutan astına emir verdiğinde ast bunu sorgulamaz ve anlama ihtiyacı duyamaz. Sadece emri yerine getirir.
Bunun gibi Genelkurmay önce
sivil otoriteye ve kanunlara itaat etmeyi öğrenmeli sonra anlamayı denemelidir.
Yani önce itaat sonra idrak.
Kanunun "tutukluluk sebebi varsayılabilir" diyerek yargı makamlarına açık
yetki verdiği bir olayda "nasıl varsayabilirsin" edasıyla kafa tutuyor.
Balyoz medyası da,
sanık avukatlarının sanrıları üzerinden
destek veriyor hezeyanlara.
Tutukluluk sebebini varsaymazsan büyük hukukçusun, özgürlükçüsün ama varsayarsan hainsin, yandaşsın, cemaatçisin.
Anlayış bu.
Toplam iki mahkemede 5 hâkimin fikrini görmüyor da, 1 hâkimin muhalefet şerhini çarşaf çarşaf yayınlıyor.
Hukuk ve
demokrasiye aykırı olan ve suç teşkil eden bu
bildiri hâlâ TSK'nın resmi web sitesinde duruyor.
Yani demokrasiye ve yargıya
isyan devam ediyor.
Suç devam ediyor.
O bildirinin TSK resmi web sitesinde durduğu her gün, demokraside ve hukuk devletinde kara bir delik açar.
O zaman şu
gözaltı ve tutuklamayı kökten kaldıralım gitsin ne dersiniz?
Böylece hiç tartışmaya mahal kalmaz.
Darbeler kadar vahim olmasa da
sokak ortasında herkesin gözü önünde adam öldüreni bile savcılar ifade için davet eder olur biter.
Darbeler, herkesin gözü önünde adam öldürmekten daha vahim suçlardır.
Onun içindir ki adam öldürmenin cezası müebbet ise darbeye teşebbüs etmenin bile cezası idam yerine ağırlaştırılmış müebbettir.
"Tutukluluğu anlayamıyoruz" diyen Genelkurmay'ın 1960'tan beri yönlendirdiği siyaseti, katlettiği adaleti ve prangaya vurduğu demokrasiyi kim anlayabildi ki?
Militer bakış açısında hukuk ve demokrasi, askeri bürokrasinin caydırıcılığını, nüfuz ve itibarını, siyasal belirleyiciliği ve patronajını eriten sistemler olduğu için kabul görmez.
Görmemeye de devam ediyor.
Önceki yazımda açtığım günah galerisi sadece
AK Parti iktidarı döneminde Genelkurmay'ca işlenen demokrasi günahlarıydı.
Galeriyi gezmeye devam edelim.
- Hava Pilot Üsteğmen F Ç.'nin, Hava Pilot Yarbay S Ç.'yi arayarak "Çok PKK'lı vuruluyor, düşürün şu Heronları" dediği, Yarbay'ın da "Çaresine bakarız" karşılığını verdiği Heron
ihaneti
soruşturması 2007'den beri savsaklandı.
Üstelik Yarbay S. Ç.
Ergenekon ve Karargâh Evleri soruşturmasında tutuklandı.
MİT'in
legal teknik dinlemesi ortada.
Heronların kayıtları ortada.
Kriminal laboratuvarlar ortada.
İhanet zanlıları ortada.
Bir ayda adli soruşturması bitirilebilecek ve 2-3 ayda karar verilebilecek net bir olayda 4 senedir neredesiniz?
Hangi sonuca ulaştınız?
Ergenekon gibi evrakı milyonları bulan dev bir soruşturma ve
dava 4 seneyi bile doldurmamışken geciken adaletten yakınanlar, Heron ihaneti soruşturmasında neden susuyorlar?
Yoksa onlara değil de başkalarına mı ihanet edildi?
Heron ihanetinin hesabını bugüne kadar soramayanlar, Balyoz İhanet Planı'nda kanunen oldukça açık tutuklamaların hesabını mı soruyorlar?
Bir soru da Savunma Bakanı'na.
O subaylar neden açığa alınmadı?
-
Org. Başbuğ, Genelkurmay karargâhında basın mensuplarına yaptığı konuşmada "TSK demokrasiye bağlıdır ama içeride illegal faaliyetlerde bulunanları tespit etmek için de
cadı avı yapmayız" dedi.
Darbeciler ve antidemokratik unsurlar demokrasiye kasteden cadılar değil mi?
Demek ki Genelkurmay bunların üzerine gitmeyecekti.
Ama bin bir güçlükle darbenin üzerine giden sivil yargıya da "anlayamıyoruz" diye
hesap soruluyor.
Hem de kurumun resmi web sitesinden.
MİT mensupları ve Emniyet mensupları tutuklanırken bu kurumlar neden Genelkurmay gibi hukuktan uzak duygusal refleksler göstermiyorlar?
- Org.
İlker Başbuğ Genelkurmay Başkanlığı'na başladığı ilk günlerde (16.9.2008) yaptığı basın
iletişim toplantısında açıkça "28 Şubat'ın arkasındayız" dedi.
Yani suçu ve suç işleyenleri överek suç işledi.
İşte böyle bizim Genelkurmay'ın AK Parti dönemi hikâyesi.
Aslolan Genelkurmay'ın son hukuksuzluğuna Batı standardında bir refleks göstermektir.
Bu iki şekilde olur:
Birincisi; suç teşkil eden Genelkurmay 6
Nisan bildirisinin bu konudaki şikâyetlere mahal kalmadan savcılarca doğrudan soruşturulması ve mahkemeye taşınması.
İkincisi ise siyasal iktidarın bu işte rol alan sıralı amirleri
Genelkurmay Başkanı dâhil görevden almasıdır.
Batı bunu yapıyor biliyorsunuz.
Yeni gelen yine açıklama yaparsa?
Onu da alırsınız.
Kaygılanmayın üçüncü gelen yapmaz.
Çünkü demokratik inisiyatif artık tecrübe, ciddiyet ve geleneksellik kazanmıştır.