Gerçeklerin üstündeki örtüyü açalım


Acaba şöyle mi oluyor: Bir sorun eğer 'devlet sorunu' halini almışsa Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) ilgi alanına girmiş oluyor... MGK üyesi politikacılar ile askerler sorunun çözümü için bir plan hazırlanmasını kararlaştırıyor; görevlendirmeyi de yapıyor MGK... Planı icrayla görevlendirilenler, arada ne geçerse geçsin, zamanı geldiğinde duruma müdahale ediyorlar... Devlet arşivindeki adının 'Tufan' olduğu neden sonra açıklanan 11 yıl öncesine ait 'Hayata Dönüş Operasyonu' için aynen böyle olmuş: Bayrampaşa Cezaevi'nde uygulamaları protesto için açlık grevi başlatan hükümlülerle ilgilenen MGK 'müdahale' kararı almış ve bu görevi Jandarma'ya vermiş; Jandarma da 'operasyonu' gözünü kırpmadan hayata geçirmiş... 12 hükümlü ile iki erin hayatını kaybettiği, sağ kalanların "Kaldığımız hücrelere tepeden gaz sıktılar" şikâyetini her yıldönümünde tekrarladıkları 'operasyonu'... MGK üyesi bakanların anlatımından anlaşılan bu... 'Tufan' kod adlı operasyonda 'arada geçen', eylemi sona erdirmek için açlık grevi yapanlar ile devlet yetkilileri arasında 'arabuluculuk' misyonu üstlenenlerin çabasıydı. Günler boyu cezaevine taşındı beş aydın, grevcilerin direnişlerini yumuşatmaya çalıştı; müdahaleden sonra da "Çabalarımıza şans tanımak için bir süre daha verilseydi, kan dökmek gerekmeyecekti" açıklamasını yaptı. Geriye dönüp bakınca, onların da, çabalarına umut bağlayan bizlerin de ne kadar saf olduğumuz anlaşılıyor. MGK'nın aldığı kararı uygulamakla görevli olanların 'şans' tanımayacakları bir arabuluculuğun, grevciler yumuşasa bile olumlu bir sonuca erişmesi nasıl mümkün olabilirdi ki? Acaba son 50 yıl boyunca ülkemizi karıştıran siyasi suikastlar ve kitle eylemleri için de MGK'da karar alınmış mıdır? Sözgelimi Susurluk'ta ortalığa dökülen kirli ilişkilerin ipuçlarını da MGK toplantı tutanaklarında aramalı mıyız? Yurtdışında 'devlet adına' girişildiğinden kuşkulanılan bazı eylemler için de MGK kararı var mıydı? 1990'ların ortalarından itibaren Adapazarı-Düzce-Hendek üçgeninde birbiri ardına sahnelenen suikastlar kendiliğinden miydi, yoksa MGK kararı sonucu mu? Şimdilerde 'hükümete karşı suç' işledikleri gerekçesiyle yargılananların bir türlü ağızlarından çıkaramadıkları bakla, bu işlere karıştırılanların 'operasyonu' devlet onayıyla yaptıklarına inandırılmaları bile olabilir. Bu soruların hemen hepsinin cevabını elde etme fırsatını sağlıyor 'Tufan' belgesi... Jandarma'nın açlık grevine müdahale için hazırladığı ve harfi harfine uygulanmış bir 'operasyon' olduğu anlaşılıyor... Dönemin Cezaevleri genel müdürünün ve MGK üyesi bakanlarının yaptıkları açıklamalar da müdahale kararının hangi düzeyde alındığına ışık tutuyor... Operasyonun mahkemelik olan sonucu ise zaten ortada. Davayı gören mahkeme nasıl belgenin peşine düşmüş ve 11 yıl sonra da olsa gerçeğin bir parçasını öğrenmişse, aynı mahkeme politikacı ve bürokratların itiraflarından hareketle MGK tutanaklarını da talep edebilir. Daha kestirme yol ise şu: Hükümet, yakın tarihimizin kritik dönemeçlerde yapılan MGK toplantılarının tutanaklarını açıklamasını MGK Genel Sekreterliği'nden isteyebilir. Gerçeklerin üstünün örtülü kaldığı ortamlarda özgürlüklerden söz edilemez.
<< Önceki Haber Gerçeklerin üstündeki örtüyü açalım Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER