A) “
Fethullah Gülen taraftarları her yere sızmış buralardan söküp atılmalı...Devleti ele geçirmeye çalışıyorlar...”
B) “Halkımız
terörle mücadele için gönderilen Fethullahçı imamların arkasında saf tutmasın. Bu tür imamları halkımızın kabul etmeyeceğinibir kez daha ifade etmek istiyorum.”
C) “Bu durum karşısında, bu tespitlere ve görüşlere katılıyorsa, durum bütün unsurlarıyla aydınlanana kadar Hocaefendi'nin, Gülen cemaati mensuplarının bu konularla hiçbir şekilde ilgisi olmadığını göstermek bakımından cemaatin faaliyetlerini durdurduğunu veya askıya aldığını açıklamasının yerinde ve yararlı olabileceği akla gelmektedir.”
Yukarıda yer alan ifadelerden ilki (A) Ergenekoncuların ağzından çıkan ortak-benzer iddialar.
İkincisi (B) BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın bir konuşmasından.
Üçüncüsü ise (C) MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeli'nin geçtiğimiz gün yaptığı bir yazılı açıklamadan.
Söz konusu düşünce ve açıklamalardan biri; iddia edilen ETÖ üyelerine, diğer ikisi bu ülkenin iki farklı uç görüşte, birbirini yok sayan ve yok saydıkları için bu ülkede bir ayrılma, bölünme paranoyası oluşmasına doğrudan veya dolaylı zemin hazırlayan iki siyasal partinin.
Kimilerine göre de varlığını öbürüne borçlu olan iki siyasi parti.
Yukarıdaki farklı üç oluşumdan çıkan ama adeta birbirinin devamı görüşleri içeren ifadelerin ortak tarafı, Sayın
Fethullah Gülen ve onun önderlik ettiği, dünyanın dört bir tarafında ve Türkiye’deki
hizmetlere şiddetle karşı durmaları.
Maalesef bu bir
şaka değil, ülkemin garip gerçeği.
Bu üç farklı kanattan çıktığı halde, noktası, virgülüne kadar aynı ortak payda da (içerik olarak) buluşan Sayın Fethullah Gülen'le ilgili düşünceleri değerlendirdiğimizde karşımıza içinden çıkılmaz(!) bir tablo çıkıyor.
Şöyle ki; ilk ifadelerin sahibi kişi veya kişilerin amaç ve niyetlerinin ne olduğunu kestirmek zor olmasa gerek.
Bu yüzden tecahül-i arifane takılıp bu kısmı geçelim.
İkinci tırnak içi ifadelerin sahibinin, önünde ve arkasındakilerin de neye hizmet ettiğini bilmeyen yok.
Yaptıkları gün gibi aşikar.
Geriye, üçüncü tırnak içi ifadeler kalıyor.
Bu cümleler, öyle bir kürsüden söylenmiş ve ağızdan o anda çıkıvermiş, üzerinde fazla düşünülmemiş cümleler olsa “bir anlık kızgınlık” deyip geçebiliriz.
Ama öyle değil.
Sayın Devlet Bahçeli bu açıklamayı yazılı olarak yaptı.
Planlı, programlı hedefi on ikiden vurmaya yönelik bir atış.
Tarafını meydanlarda, “
Cumhuriyet Mitingleri”nde, parti toplantılarında kin kusarak belli eden ilk iki gruptan farklı olarak belli eden, Sayın Bahçeli bugün dünyanın dört bir tarafında ülkesini layık olduğu konuma getirmek için çalışan ve aralarında, geçmişinde ülkücülük de olan binlerce insanı haddinden fazla üzüyor.
O, Sayın Bahçeli ki, Merhum
Alparslan Türkeş’in
ölüm yıldönümü töreninde, Türkeş’in mezarı başında dahi eski ülkücülere veryansın ediyor.
Ergenekoncularla, BDP’lilerin, Sayın Fethullah Gülen hakkındaki sözleri ile ne yapmaya çalıştıklarını anlamak zor değil.
Samanyolu Haber'in bir tek günlük ana haberini izleyen orta
zeka seviyesinde hemen herkes bu iki oluşumun neye hizmet ettiğini kolayca kavrar.
Asıl zor olan
Milliyetçi ve mukaddesatçı bir Parti'nin Genel Başkanı olup da tabanından bu kadar uzak olan Sayın Bahçeli ve onun gibi düşünen MHP’li üst düzey yöneticilerin ne yapmaya çalıştığını anlamak.
Bu yüzden
Milliyetçi Hareket Partisi, Sayın Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve yazılı açıklamada imzası bulunan diğer MHP’lileri, tam da bir genel
seçim arifesinde, ülkenin içinde bulunduğu ahval ve şeraiti de bir kez daha göz önünde bulundurarak; geçen gün yapılan yazılı açıklamaya bir yazılı veya sözlü açıklamayla anlam kazandırmaya davet ediyorum.
Yoksa, Sayın Bahçeli'nin deyimiyle; “A, B ise B de C ise o zaman A eşittir C'dir...” mantığıyla hareket edersek ortaya çok karmaşık bir tablo çıkıyor.
Bunu aklımaza bile getirmek istemeyiz.