İşin Öz'ü


Önce Savcı Zekeriya Öz'e teşekkür ederek başlayayım söze. Neden bizde Batı'da, mesela İtalya'da gördüğümüz derin devleti çözen, mafya ile siyaset arasındaki ahlaksız ilişkiyi sergileyip bozan gözü pek ve fedakâr savcılar yok diye hayıflanıyorduk. Yoktu çünkü bu kirli ve kanlı ilişkiler yumağını çözme azminde olan bir iktidar (siyasi irade) yoktu. O olmayınca kimse "Niyazi" olmaya yeltenmedi. Ancak AK Parti'nin ikinci seçim döneminden sonra eksik olan siyasi kararlılık oluştu ve icra faslında Savcı Öz ve mesai arkadaşları öne çıktı. Bu sayede devlet dediğimiz hizmet örgütünün nasıl kendisini yaratan insanlardan bağımsızlaşan bir robot gibi toplumdan uzaklaştığını, ona hükmeder hale geldiğini gördük. Bağımsızlaştıkça keyfileştiğini, tüm kuralları çiğneyerek kendi varlığını ve hegemonyasını sürdürebilmek için cinayet işlediğini, istikrarsızlık ve yılgınlık yarattığını; insanları çaresizliğe ve kendisine muhtaç bırakmak için ne denli ahlak dışı oyunlara başvurduğunu anladık. Bu kirli tezgâhın sonlandırılması, bu kanlı oyunun durdurulması gerekiyordu. Devletle toplumun düşman kamplarda saflaşması; bu saflaşmanın toplumu böldüğü bir dönemde görev yaptı Savcı Öz. Zor bir işti yaptığı. Ama görevden alındı. Neden alındı? Alınması neyi ortaya çıkardı? Bence Öz'ün görevden alınması Türk yargı sisteminin çok önemli bir zafiyetini, yani adil yargılama ihlallerini ortaya çıkardı. Bu ihlallerin iki kaynağı var. İlki, kaldırılan Devlet Güvenlik Mahkemeleri yerine kurulan Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri ve onun selefinden devir aldığı yöntemler. Bu nedenle özel yetkilerle donatılmış savcılar, soruşturma ve kovuşturma sürecinde yasayla (Terörle Mücadele Yasası-TMK) bir yığın adil yargılanma hakkı ihlali yapıyorlar. Bu ihlaller, söz konusu yasaya uygun ama uluslararası hukuka değil. İkinci zafiyet kaynağı da bizzat TMK'nın kendisi. 1991'de yürürlüğe giren, son olarak 2006'da yapılan değişikliğin içerdiği sakıncalar dile getirilse bile kanun yapıcının kulak asmadığı içerikle TMK o kadar geniş bir terör çerçevesi çiziyor ki, her itham edilen kişi ya terör örgütü üyesi oluyor ya da "örgütün yönlendirmesine tabii kişi." Onlarla ilişkili kitap notları ve telefon konuşmaları da terör aracı haline geliyor. Bu durum her özgür anayasal düzenin esasını oluşturan temel hak ve özgürlüklerin ihlaline yol açıyor. Çünkü yasada belirtilen "her türlü suç teşkil eden eylem", cebir ve şiddet içermeyen tasarrufları da kapsıyor. Örneğin buna cebir ve şiddete başvurmadan "Cumhuriyetin anayasal niteliklerini değiştirmek" de giriyor. Oysa hukuk ilke kadar usuldür de. Yanlış usul, doğru yargıyı bozar. Nitekim öyle oldu. TMK kapsamında bunca yıldır yargılanan, yıllarca tam neyle suçlandıklarını bilmeden tutuklu kalan, haklarındaki deliller kendilerine ve avukatlarına bildirilmeyen pek çok sanık dilsiz bir yılgınlıkla ortadan kalkan kaba işkencenin daha incesine tabii yaşadılar. Geçenlerde 10 yıldır hüküm giymeden hapis yatan bir dizi tutuklunun serbest bırakılması bir yargı zafiyeti, hatta skandalı değildir de nedir? Bu durum yargı kurumumuzun ve adaletin durumuna ilişkin bir uyarıydı. İkinci uyarı da Ergenekon davası sanıklarının çabalarından kaynaklandı. Bir zamanın muteber insanları, ülkeyi parmağında oynatan güçlüleri tutuklanıp kovuşturmaya uğradılar. Soruşturma, kovuşturma ve yargı sürecinde birçok boşluğu, TMK ve ceza yargısındaki çarpıklıkları gün yüzüne çıkararak, vahim suçlarla itham edildikleri davalarını güçsüzleştirmek, sulandırmak için fırsatı kaçırmadılar. TMK'da terör suçu kavramı son derece muğlak. Tez elden bu yasayı düzeltmek ve suç kapsamını cebir ve şiddet eylemleriyle sınırlamak gerekiyor. Aksi halde yayımlanmamış bir kitap taslağı da terör örgütü dokümanı olabiliyor, düşünce ve yayım özgürlüklerinin önüne dikilebiliyor. Hukuk devletinde korunması gereken tüm hak ve özgürlükleri çiğneyebilme kabiliyetindeki bu anlayış, demokrasisini "derinleştirmek" isteyen bir ülke için hiç de hoş değil. İşte bu durum o kadar ayan beyan hale geldi ki, seçim öncesi giderek daha fazla telaffuz edilen "sivil dikta" söylentileri hükümeti de harekete geçirdi. Yasa ve yargılama usullerini değiştirmek zor olduğundan savcı değişti. Umarım asıl değişmesi gerekenler seçimden hemen sonra ele alınır.

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER