CHP Genel Merkezi, bir akademiye dönüşmüş gibi görünüyor. Her hafta bir bilimsel
rapor çıkıyor CHP’den. Aile sigortası,
sivil toplum,
gençlikten sonra dün de Doğu ve Güney
doğu Anadolu raporunu açıkladı Kılıçdaroğlu, sırada genel ekonomi, çocuk,
Kürt raporları var, dedi.
Raporların yanında CHP Genel Merkezi’nde çok sık konferans ve sunumlar yapıldığı haberleri geliyor.
Bilim Kurulu Başkanı Prof. Dr.
Sencer Ayata, sık sık parti yöneticilerini toplayıp bir sunum dinletiyor.
Gürsel Tekin, geçenlerde şakayla karışık, “Sencer Hoca, bizi sunum manyağı yaptı. Duyunca hemen koşup
derse girer gibi sunuma giriyoruz. Kemal Bey de her fırsatta gelip öğrenci gibi düzenli dinliyor” demişti, büromuzu ziyaretinde.
Ankara’daki Göksu Lokantası, dün sabah yine
erkenden faaliyetteydi. CHP lideri
Kemal Kılıçdaroğlu bu kez de Doğu ve
Güneydoğu raporunu açıklayacaktı. Sunum saat 09.00’daydı.
Mülkiye yerine
ODTÜ
Ben biraz erken gittim. Raporları hazırlayan genç CHP’liler erkenden gelmişlerdi.
Sabah saat 04.00’te kalkmışlar, metinleri gazetecilere dağıtacak hale getirmişler,
kontrol etmişler. Ünlü reklamdaki ifadeyle “hepsi okumuş çocuklar.”
Sencer Hoca’nın ağırlığı hissediliyor. Bir üniversite disipliniyle çalışıyorlar. Sencer Hoca’nın yardımcısı konumundaki Harvard’dan doktoralı ODTÜ’lü Doç. Dr. Aykan Erdemir, sunuş için son hazırlıkları gözden geçiriyordu. Genç akademisyenle sohbet ederken:
- Bülent Ecevit’in 1970’lerin başındaki durumunu hatırladım, dedim. Ecevit, o ünlü çıkışını Mülkiye’den oluşturduğu hoca kadrosuyla yapmıştı. Turan
Güneş,
Haluk Ülman, Deniz
Baykal, Ahmet Yücekök, Gündüz Ökçün, Ahmet
Taner Kışlalı ve daha başkaları. Önce “Mülkiye ekolu” sonra da “Mülkiye cuntası” girmişti siyasi literatürümüze. Şimdi de bakıyorum Sencer Hoca, Tarık Hoca, siz; CHP’de bir ODTÜ ekolü doğuyor galiba.
Aykan Hoca, “neden olmasın” dedi:
- Ecevit, dediğiniz kadroyla çalışmıştı. Biliyorsunuz İngiltere’de de İşçi Partisi’ni (Blair) iktidara ünlü London School of Economic (LSE) getirdi, derler. LSE’nin hocalarının İşçi Partisi’nin yeni politikaları ve projelerine çok katkısı oldu. Seçimi öyle kazandılar. Biz de şimdi CHP için elimizden geleni yapıyoruz.
Bilim Kurulu’nun başında ODTÜ’den Sencer Ayata, yanında ODTÜ’den Aykan Erdemir, Ankara İl Başkanı ODTÜ’den
Tarık Şengül,
gönüllü çalışan başka ODTÜ’lü hocalar,
Araştırma Koordinatörü ODTÜ’lü
İdil Aybars ve araştırma gruplarında çalışan birçok ODTÜ doktora öğrencisi...
Anlaşılıyor ki Ecevit’e Mülkiye, Blair’e LSE gibi Kılıçdaroğlu’na da ODTÜ ekolü arka verecek.
CHP’den
Kürtçe ilan
CHP, “Doğu ve
Güneydoğu Anadolu” raporunu açıklayınca, Kılıçdaroğlu’na sorulan ilk sorulardan biri “
Kürt raporu ne oldu?” biçimdeydi. Açıklanan rapor, bölgesel
kalkınma planı niteliğinde
ekonomik bir rapordu. Siyasi, sosyal, kültürel bağlamda Kürt raporu sunulunca Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:
- Onu da hazırlıyoruz. Şükrü Elekdağ,
Avrupa Birliği hukuku ve uygulamalarını inceliyor. Bir başka grup
arkadaş da diğer boyutları araştırıyorlar. O rapor da çıkacak. Ancak
seçime yetişmeyebilir.
“Aslında” dedi Kılıçdaroğlu, o konudaki açıklamalarımız alt alta konulursa Kürt raporumuz da ortaya çıkar:
- Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulsun, diyoruz.
Mustafa Muğlalı ismi kışladan kalksın, diyoruz. Kayıplar araştırılsın, faili meçhuller aydınlatılsın, geçmişle hesaplaşılsın, diyoruz. Yüzde 10’luk
seçim barajı insin istiyoruz. Anadilin öğrenilmesine, öğretilmesin
e devlet destek versin, seçimlik ders olsun, diyoruz. Bunları toplayınca rapor oluyor zaten...
Kürtçenin kullanımıyla ilgili soru gelince, “biz” diyor, “TRT-Şeş’e
aile sigortasıyla ilgili Kürtçe ilan vermek istedik, hazırladık. Ancak engel çıktı. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) genelgesi engel oluyor. Çünkü, bazı yasalar değişirken bazılarında Kürtçe
propaganda yasakları sürüyor.”
“Önyargıyı kıracağız”
Kürt sorunu ve Kürtçenin kullanım alanları konusunda Kılıçdaroğlu rahat görünüyor. Sınırları belirlemiş durumda. Güneydoğu’da hayalci olmadıklarını, oylarının yüzde 500 artacağını iddia etmediklerini ama önemli artış sağlayacaklarını vurguluyor. “Eskiden” diyor, “Arkadaşlar biz CHP rozeti takamıyorduk, sizin ne işiniz var CHP’de diye tepki alıyorduk. Ama artık takıyoruz ve kahvelerde görüşlerimizi tartışıyoruz.”
“CHP’yle ilgili önyargılar var, bunları kıracağız” diyor Kılıçdaroğlu, “Nedir o önyargılar” diye sorunca da şöyle devam ediyor:
- İşte CHP orduyla birliktedir, devletçidir, halktan kopuktur, sadece eleştirir, proje üretmez, tüketimle, gelir dağılımıyla ilgilidir ama üretimle, yatırımla ilgili değildir, gibi. Bütün bu değer yargılarını değiştiriyoruz. CHP’nin böyle olmadığını gösteriyoruz.
“Kitabı indirmedim”
Kılıçdaroğlu’na Ahmet Şık’ın internete düşen “İmamın Ordusu” kitabı da soruldu. Arkadaşımız Şükrü Küçükşahin, CHP liderine, “Siz de kitabı internetten indirdiniz mi?” diye sordu:
-
Hayır, indirmedim. Ama arkadaşlar indirirlerse bakarım.
Küçükşahin devam etti:
- Kemal Kılıçdaroğlu basılmamış kitap baskınını
protesto anlamında bu kitabı indirip
email kutusundaki bütün adreslere göndermeyi düşünmez mi?
- Düşünse bile vakti yok. Ama yasaklarla bir yere varılmayacağını bu olay gösterdi. Cumhurbaşkanı’nın dediği gibi kitabın yaygınlaşmasını yargıçlar sağlamış oldular.