Türkiye'de sadece hayatın
sivilleşmesi, toplumsal barışın sağlanması için değil, ekonominin
büyümesi için de yepyeni demokratik bir anayasanın yapılması gerekiyor. Mevcut anayasadaki askeri
vesayeti ve yargı vesayetinin kaldırılıp, devletin yerine bireyi koyan sivil bir anayasaya,
ekonomik gelişme için de acil bir ihtiyaç var. Aksi takdirde 2 trilyon dolarlık bir
milli gelire ulaşmak bir hayal olarak kalacak.
Bu noktada hemen aklınıza, "Uzak Doğu'daki despotik
kalkınma modelleri nerede duruyor? Türkiye ekonomisi de o kaplanlar gibi kükreyemez mi?" sorusu gelebilir.
Hayır, Türkiye ekonomisi bu yoldan şahlanamaz. Türkiye vesayet rejimleriyle daha öteye gidemez ve nitekim 200 milyar dolar civarında dolaşan bir ekonomiyi de aşamadı. En son 28
Şubat post
modern darbesi de zaten böyle bir ekonominin sınırlarını bize gösterdi.
İstanbul sermayesi, 'pazarımıza giriyorlar' diyerek
Anadolu sermayesini 28 Şubat'ta askere dövdürüp pazardan kovalayınca, ekonomi 2001 krizini yaşadı. Yakın geçmişin bu en büyük krizinden sonra Türkiye halkı ilk seçimlerde Meclis'teki
iktidar ve muhalefeti kenara süpürdü ve Ak Partiyi iktidara getirdi. Böylece Ak Parti'nin attığı
demokratikleşme adımları, çetelere ve darbe planlarına karşı verdiği mücadele sonucunda milli gelir son sekiz yılda 230 milyar dolardan 730 milyar dolara yükseldi. İşte bu büyümenin devamı için
demokrasi merdivenlerini daha da hızlı çıkmak ve demokratik hukuk devletini yeni anayasayla kurmak gerekiyor.
Peki daha demokratik bir Türkiye'yi kim istiyor? Bu sorunun cevabını Türkiye'nin önde gelen sosyologlarından Nur Vergin veriyor. Dün Taraf'ta Neşe Düzel'in sorularını cevaplayan Vergin aynen şöyle diyor: "Burjuvazinin demokrasiye ve liberal ekonomiye ihtiyacı vardır. Yükselen burjuvazinin daima özgürlüğe ihtiyacı oldu tarihte. O, sınırsız
özgürlük ister.
Ekonomik özgürlük, hukuk ister. Biraz gürbüzleştikten sonra da entelektüel özgürlüğe, fikir hürriyetine ihtiyaç duyar. Fikir hürriyeti talebi sonra gelecek. Demokratik hukuk devletini Anadolu burjuvazisi kuracak. Daha özgürlükçü olan partilerin seçilmişlerinin insan profiline bak. Bir tek kalantor, monşer var mı aralarında? Nitekim Anadolu burjuvazisinin gerisine düşen bir siyasi partinin bu
ülkede şansı da çok olmayacak. Onun gerisine düşen, bu seçimlerde değil ama sonraki seçimde geriler ve yerini daha yenilikçi bir partiye bırakır"diyor.
TÜSİAD'ın geçen hafta açıkladığı anayasa taslağını hazırlayan ekibin içinde yer alan Prof. Dr. Nur Vergin, TÜSİAD'ın hazırlatıp arkasında 24 saat duramadığı anayasa taslağına ilişkin kendisine yöneltilen "Sizin hazırladığınız türden demokrat bir anayasa yapabilecek mi bu ülke?" sorusuna da şu cevabı veriyor.
"Bence bu ülke demokratik bir anayasa yapacak." diyor. Ve, devam ediyor: "Bunu, Anadolu burjuvazisi sayesinde yapacak. Çünkü Anadolu burjuvazisi bulunduğu illerde, toplumla bire bir ilişki içinde. Onlarla tavla oynuyor, güreşiyor, namaza duruyor. Onlardan biri o. Dolayısıyla toplumu etkileme ve toplumda dinamizm oluşturma gücü fazla. Ama şu anda Anadolu burjuvazisi bu noktada değil. O, hâlâ sermaye birikimi yapma, büyüme peşinde. Henüz kibarca oturup, arkadaşlar bir anayasa ortaya çıkaralım deme aşamasında değil. Ama şu kesin. Anadolu bu toplumun esası kaidesi. Demokrasi talebi ondan gelecek."
Anlayacağınız umutsuzluğa kapılmaya gerek yok. Bu ülkenin de sonunda gerçek bir burjuvazisi var. Anadolu sermayesi her türlü vesayete son veren demokratik anayasayı önünde sonunda hazırlayacak. Çünkü kendi varlığını sürdürebilmek ve geliştirebilmek için buna ihtiyaç duyacak.